limos
hepinizden nefret ediyorum sizi seviyorum hoşça kalın
malifalitiko
yanlış bilinen şarkı sözleri ile alakalı durumumu sizlerle paylaşmak istiyorum ; "dışarıda deli dalgalar kirpi duvarları yalar." doğrusu bildiğiniz üzere "gelip duvarları yalar" olmalı. yanlış anladığım kısmı anlamlandırma mantığım ise şöyle : şimdi bizim köyde evler ahırlar vs hepsi taştan yapılma (erzurum köyleri 99-2000 li seneler). akşamları ahırda kirpi görüyordum. kaçınca taş duvara doğru gidiyor deliklerden yuvasına giriyordu. durum böyle olunca kirpi duvarları yalar mantığına buradan ulaşıyorum. ve itiraf ediyorum doğrusunun gelip duvarları yalar olduğu gerçeğini öğreneli 5-6 sene ancak olmuştur
Gamsız Baykuş
merhabalar sevgili omüdedikodu yazarları, merhaba değerli dostlar. epey olmuştu buralara yazmayalı. siteye girmişken birden çalakalem bir şeyler yazmak istedim, özlemişim... sizce de zaman çok hızlı geçmiyor mu? daha doğrusu bu konuda kendimle çelişen bir fikrim var. bir gün içerisinde o kadar çok olay, konuşma yaşanıyor ki sanki bazen gün bitmiyor gibi geliyor. hatta gün içinde spesifik bir olay olmazsa günleri sıklıkla karıştırıyorum. sanırım bu benim için 2019'da üniversiteden mezun olmamla birlikte hayatımda fark ettiğim bir durum. o zamandan bu zamana nasıl geldik, neler yaşandı, nasıl bu kadar vakit geçti bilmiyorum. geçen sene diyesim geliyor üniversite yıllarım için. bu aradaki kayıp zamanda pandeminin de etkisi olduğunu düşünüyorum. aslında kendi adıma çok da kayıp değildi. atandım, işim oldu, hayatıma çok farklı yeni insanlar girdi, yeni bir şehre alıştım, evim değişti, her şeyim değişti belki de... eski yazılarımı silmemiş olsaydım bunlardan bir kısmının konusunun değişimle alakalı olduğunu söyleyebilirdim. yapı olarak değişiklik seven biri değilimdir. çok sabit fikirlerim var ve acayip bir şekilde rutin severim, konfor alanından çıkmayı sevmem aslında. bu süreçler elbette benim için zorlayıcı oldu ama şimdi bakıyorum, günler birbirinin aynısı. zaman, o an içindeyken geçmiyor gibi gelse de bir bakmışsın yıllar geçmiş çoktaaan. bir gün içinde çok şey oluyormuş gibi gelse de hiçbir şey yapmaya yeteri kadar vakit kalmıyor. bu ne yaman çelişki annee? tamam tamam bir daha şarkıya bağlamayacağım :) belki de benim hiçbir şey için yapacak vakit bulamamam benim zaman yönetimimin kötü olduğunu gösteriyordur, bu da olabilir. zamanı algılama biçimimiz değişiyor. yaşantılarımız da değişiyor. bu yazdıklarım herkes için geçerli olmayabilir elbette. sizde durumlar nedir ahali? bu arada İstanbul'daki kızlar eqlesin, kıps ;) İyi geceler canım dedikodu.

bu arada böyle hitap ediyorum ama gerçekten içinden geldiği gibi yazıyorum çünkü bu sitenin olması bana güven veriyor. normalde kendimi yazarak iyi ifade edebilen biri değilimdir. sayısalcı olmamdan mütevellit kelimelerle aram pek de iyi değildir -en azından sayılara nazaran-. tanımadığım insanlara bir şeyler anlatmak yıllar önce de daha kolay geliyordu, şimdi de. ha şimdi bakınca sitede tanımadığım pek de kişi kalmamıştır, anonimlik falan hak getire ahahjs. neyse sitenin bana kattığı en güzel şeylerden biri yazı yazmak oldu. anlattığımı dinleyecek kimse olmasa bile buraya gönül rahatlığıyla yazabileceğimi biliyorum. kaldı ki buradan tanıştığım çok güzel insanlar var ve onlarla sohbetimiz hâlâ devam ediyor. İyi ki o insanlar var, iyi ki bu platform var... 💜
ikizler
bismillahirrahmanirrahim diyerek giriş yaptım siteye. İlk başta eşimden sitenin açıldığını duyduğumda inanamadım. yok be dedim ama gerçekmiş. nasılsınız hanımlar beyler, sıhhatiniz afiyetiniz yerindedir umarım. yazarak bir şeyler anlatmayalı uzun zaman geçtiği için klavyede ellerim bile şaşırıyor şu anda yazdıklarıma. ay bazında baksak 2 seneye yaklaştı böyle bir durum yaşamayalı. olsun o kadar da. eskiden dağa taşa yazardım her şeyi. her gittiğim yerde bir yere bir şeyler karalar orada var olmaya çalışırdım. bu geçtiğimiz sürede ise altını çizmeye başladım. bir elimde cetvel bir elimde kırmızı kalem ne görsem altını çiziyorum. kendim için kendimin konuşması yerine başkalarının kelimelerinde ifade edilmenin rahatlığını yaşıyorum sanırım. yoksa orta yaşlarıma geldikçe dinginlemeye mi başladım? sanmıyorum. atamalı bir işte çalışalı 2 yılı bitiriyorum. ticaretin köpeği olan ben için atanmışlık zor becerdiğim bir iş olsa da iyi kıvırdım sanırım bu işi. süreç içerisinde evlendim üniversiteden beri hayatımda olan hanımefendiyle. evlendim ama hanımefendi de başka bir ilde çalıştığı için bekar hayatı yaşıyorum senenin 10 ayında. sporumu düzenli bir şekilde devam ettiriyorum. tabi pisboğaz yememi de. bu yüzden fiziksel olarak pek değişmesem de güçsel ve mental anlamda her geçen zaman daha da güçleniyorum. zorla çaya attığım şekeri bıraktırdı hocam. alıştım ancak şimdi de ne şekerli içiliyor ne şekersiz içiliyor bu meret. gezginimden sonra (bilmeyenler için üniversite hayatımdaki bisikletim, dostum, herşeyim), bir de mızrağım oldu. o da motosikletim. mızrağımla beraber iş yerine gidip geliyoruz, işten sonra veya haftasonları farklı şehirlere kaçıyoruz. o da bu yetişkinlik hayatımdaki dostum oldu. gezgine oranla biraz masraflı (benzin fiyatları :( )bir dost ancak ona göre de keyfi olan bir dost. bir de karavan gibi kullandığımız bir aracımız oldu bu sene. onunla birlikte de 7 şehir gördük. acemilik senemizdi onunla birlikte ancak baya keyifli anlar yaşattı bize. arabadan eskiden nefret ederdim hâlâ nefret ediyorum. ancak böyle karavan tarzı kullanabildiğim için biraz sempatim var. o yüzden o benim işime yarayan uzaktan bir akrabam gibi. arkadaş edinme yetimi kaybettim niyese. eskiden hayatıma senede en az 1 dost bir çok da arkadaş eklerdim ancak 2 senedir hiç dost ekleyemedim. edindiğim arkadaşlar da çoğunluğu mecburiyetten. niye böyle oldu hâlâ anlam veremedim buna. hâlâ birileriyle kavga etmedim, hâlâ aynı şarkıcıları keyifle dinliyorum, hâlâ hâlâ... bir sürü hâlâlar ve bir sürü yepisyeni şeylerle iki yıl geçmiş buraya gelmeyeli. hepinizi çok özledim ve seviyorum. biraz daha duvarı okuyayım bakalım millet neler yapıyor. bu şarkı eşliğinden hanım memleketindeki balkonumdan hepinize mutlu geceler... :)


Ssoryy
ekonomi saolsun kötü alışkanlığım kalmadı alkol, sigara, konsol oyunu vs. hepsi gitti. diğer alışkanlıklarım da evrim geçirdi mesela eskiden kitapçıdan kitap alır okurdum şimdi pdf drive dan telegram gruplarından kitap pdf'i arıyorum. bilgisayar telefon falan bozulunca parça siparişi verip kendim tamir ediyorum. boyama, tesisat işlerini de öğrendim baya.umarım yakında hintlilerin doğada ilkel ev nasıl yapılır videolarını izlemek zorunda kalmam
Eskimorfinaltkat
birisini engellemek kadar ergence bişey yok yemin ediyorum jdkdkdkkke
Sanatçı
ve bir corona yilini geride biraktik, 2021 in saglikli mutlu ve huzurlu bir yil olmasini temenni ediyorum, biran once bu corona belasindan kurtulup hayatin normale donmesini umit ediyorum....
psikodok
bunu en çok gülüdüğüm paylaşım ilan ediyorum 🤦🏻‍♀️😅
thor
asgari ücret tespit komisyonu toplantısı genel özeti.
chen
İnsanlar konuşmayı, her şeye karışmayı aynı zamanda her şeyden şikayet etmeyi ne kadar seviyorlar. ne tarafa gitsem biri bi şey anlatıyor. hayret ediyorum gerçekten. güne başlayalı bir kaç saat oldu ve şimdiden yoruldum. İki insan konuşmadan da yan yana oturabilir. sessizlik de güzeldir. hatta çoğu zaman daha güzeldir.
mistletoe🍃
"...tut elimden küçüğüm, bir yolculuğa çıkacağız seninle.
nereye gideceğiz peki?
nereye gittiğimiz attığımız adımlarla şekillenecek...
ama nereye varacağız merak ediyorum ben.
o meraki yürüdüğümüz yollara, arkamizda bıraktığımız ayak izlerine sakla...
gitmek zorunda miyiz sahiden?
unuttun mu sen istemiştin gitmeyi? simdi vazgeçmek olmaz.
evet istemiştim.
tut elimden, pişman olmamak için tut bugünden..."
sessizleşti, sakinleşti. onla düşünce, onca ses nereye gitti merak ediyorum. bir yerlerde yine yakip yikmak için doğru zamanı kollayarak saklanıyor mu? dindi mi o firtinalar, o yagmurlar sahiden? yine bir sokagin köşesinde karsima dikilirler mi? hesap sorarlar mi benden. niyetlerim tanidik, adimlarim tanidik, yol tanidik. asla sonunu görmedim, göremedim. korkaktim, gucsuzdum... simdi farkli miyim? bir gun derin bir nefes alir miyim?
ikarus✨
az önce telefonumu 4. kez şarja taktım, bir yandan pc açık arkada sürekli bir şarkı dönüp duruyor, okuduğum kitabın kaçıncı sayfasında kaldığımı bilmiyorum çünkü uyuyakalınca kitap yataktan düşmüş, yattığım yerden masamın üzerindeki yarım kalmış kahve kupasını görebiliyorum, kolumun altında bir şey beni rahatsız ediyor, üzerimdeki battaniyeyi kaldırıp baktığımda kalimbanın üzerine yattığımı fark ediyorum, nota çıkartırken kullandığım renkli kalemin kapağını kapatmadan uyuyakaldığım için kalem üzerimdeki tişörte bulaşmış, migren atağının geleceğini hissediyorum ama ilacım bittiği için yapabileceğim tek şeyin yaradana sığınıp uyumaya çalışmak olduğunu biliyorum, boğazımda sürekli bir ağrı ve kaşınma hissi var, zaman zaman ateşim çıkıyor gibi hissediyorum ve gün içinde 3-4 kez ateşimi ölçüyorum, sonuç hel aynı;ateşim yok, benim için 23 gündür devam eden karantina böyle geçiyor, mükemmel.
thor
az önce instagram'ın keşfet bölümünde adımı taşıyan şehir ile ilgili gönderilere bakıyordum. bir hanımefendiye denk geldim. yemin ediyorum bu dünya üzerinde ondan daha güzel bir şey görmedim. "bence" olarak da belirteyim de sonra "yo bence güzel değil" diyenlerin kafasına mjölnir ile vururum.
thor
itiraf ediyorum: yemek yerken pembe panter izlemeyi çok seviyorum. gerçi bazen coyote ve roadrunner da izlerim yemek yerken. ikisi arasında tercihlerim değişebilir. değişmeyen tek şey sadece orijinal sarışın kadınları güzel bulmam.
ikarus✨
arkadaşlar şu kütüphanede ders çalışırken lütfen parmaklarınızı kıt kıt kıtlatmayın, n'olur. bakın rica ediyorum. hayır yani bir de esneme olayı gibi yayılıyor. biri parmak kıtlatmaya başlayınca arkasından 10 kişi daha hemen başlıyor çatır çutur parmak kıtlatmaya. bazıları var ki parmak ile kalsa iyi. tüm vücudunu boynundan ayak parmağına kadar kıtlatıyor. İçim gidiyor, yapmayın. telefonla konuşma, yüksek sesle ders çalışma veya şapır şupur bir şeyler yeme olaylarını çok şükür geride bırakmaya başladık, bir de şu parmak olayını çözersek muazzam olacak, mu az zam.
fvy
07.2020 tarihine kadar devam taahhütlü ttnet interneti devir ediyorum.
iyikalplipsikopat
tam 8 ay gecti

burada ancak bir seyler duzeldiginde paylasim yapacagima dair kendime soz vermistim.iyi ve dogru olmaya dair guzel seyler yazacagimi, sevgiyi, vicdani ogrendigimi, artik iyi dusundugumu iyi oldugumu yazacagimi falan

ama her zamanki gibi hicbir sey degismedigi gibi daha da kotuye gitti, daha cok curudum daha cok kinlendim , daha cok kole gibi ezildim, daha cok kolelestim

ve tum bunlarin ustune, gun sonunda en buyuk basarim intihar etmemek iken lanet domuz babamin salak sacma islerini yapiyor onun bagrislarina, emirlerine susup boyun egiyor, onun benim icin cizdigi kadere itaat ediyor, icimden onu öldurmek kesmek gelse de sadece tamam diyebiliyorum, kucuk bir sey istiyor yapiyorum ama gitmeme izin vermiyor saatlerce hicbir sey demeden onun karsisinda oturuyor, telefon konusmalarini dinliyor itaat ediyorum

hayati boyunca en buyuk zevki insanlari baskalarinin karsisinda asagilamakti, ne zaman babamn bir arkadasyla iletisim kurmak, hatta sadece arkadasinin sesini duymak zorunda kalsam kendimi bir haydut grubundaki seks kolesi gibi hissediyorum, adeta ruhuma toplu tecavuz ediliyor

bir gun tum bunlar bittiginde, kolelikten kurtuldugumda, kimseye itaat etmeyecegim, kimseden korkmayacagim, tamamen ozgur olacagim, kendim ve sevdiklerim disinda herkesi kole olarak gorecegim, hicbir duygumu bastirmayacagim, hicbir seye susmayacagim ve bir gun ozgur oldugumda, son 8-9 yildan beri kendimden nefret etmeme, kole gormeme, daima ezilmeme, asagilanmama, gucsuz ve aptal hissetmeme sebeb olan babamin en buyuk psikolojik acilari cekmesi, yalniz sekilde ruhundaki aciyla ölmesi icin elimden geleni yapacagim

sevdigim 3 insan disinda hicbir seye karsi vicdan, sevgi gibi hislerim kalmadi, her seyle alay edebiliyor, kendiminki dahil her aciya kahkaha atabiliyorum ve icimdeki kin ve delilik her gecen gun daha da artiyor gibi
ikarus✨
başıma bir şey gelmeyecekse eğer , itiraf ediyorum, uzunca bir süredir ezhel - aya ' yı loopa aldım dinliyorum. kopamıyorum. düştüm bu batağa bir kere kurtulamıyorum :(((
Sümsük
aklından ne geçiyor hınzır diye sormuş yukarıda. kafam çorba. arada şu balkona çıkıyorum ay fener misali asılı gökyüzünde ulan diyorum hani bu manzarada olmasa kime bakıp dertleşeceğiz. anlatıyorum aga ona dinliyor varya hiç usanmadan. ben ne kadar melankolik, saçma ve çocukça duygu varsa hepsini anlatıyorum ona o ise yılların yorgunluğu, bilgeliği ve benim gibi nice nice duygular anlatmış insanları bolca dinlemişliğin verdiği o tatlı sükunetle sadece gözlerimin içine bakıyor. sonra yaşlı fenere iyi geceler dileyip bana verilen süreyi doldurmaya devam ediyorum. İyi geceler.
👑 Ef.
'sen efe'nin arkadaşısın di mi?' dedi. başımı sallayarak onayladım. 'efe anlatmıştır biz ayrıldık onla' dedi. 'vay be ben evde oturup kalemle mandalina liflerini tırnaklarımdan sökerken insanlar neler yaşamış.' diye içimden geçirdim ve acı acı gülümsedim. efeyi hala çok sevdiğini filan söyledi. 'ulan efe'yi dedem de sever, yakışıklı, zengin çocuk, beni sevsene.' demek istedim, diyemedim.gözleri dolmuştu, benimkiler de doldu.sonra toparlanmaya çalışarak her şeye rağmen gülümsedi. 'neyse saçmalıyorum işte. boşver beni. sen ne yapıyorsun? yürüyelim mi işin yoksa?' dedi.yürüdük. 'sen hep susuyorsun. anlatsana kendini' dedi.boşver manasında başımı salladım.gerçekten de anlatacak bir şey aklıma gelmiyordu.'ama gerçekten merak ediyorum. her insanın bir hikayesi vardır' dedi. karşılaşmadan önce 'ağzıma bakalım şu çubuk krakeri enlemesine sokabilecek miyim' diye bir deney yapıyordum ve karşılaştığımdan beri ağzımda enlemesine duruyordu o kraker.önce onu yedim. sonra bütün gücümü toplayıp, bütün samimiyetimle 'göğüslerin çok güzelmiş' dedim.

umut sarıkaya- sıfatsız
King
hukuk fakültesi kantininde kurşun kalem 2 tl dandik tost 5 tlden fazla merkez kampüsteki kantin fiyatlarını merak ediyorum

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)