sapsaskin
ah içimizde ki bu sahiplenme, bu baglanma duygusu... aslında tek sorunumuz. bazen düşünüyorumda aşık olmak gerçekten çok güzel bir duygudur heralde, ama bu arayış içinde olmak niye? bırakın arkadaşlar etrafda sevecek çok şey var kuşları sevin, agaçları, denizi, balıkları... İki simit alın, biriyle sevgi gölünde ki kuguları besleyin mesela, onları sevin. dengesiz hocalarınızı bile sevin ya onlara bile gülümseyin. aman ya sen mi üzeceksin beni olmadı bu dersi seneye veririm deyin. ama baglanmayın. sevdiğiniz herşeyin allah'ın size bir emaneti olduğunu düşünerek sevin, bir 'emanete' ne kadar baglanılabilirse o kadar baglanın. düşünsenize allah'ın emaneti ya. bu düşünceyle sevdiniz mi hiç? yere göge sığdıramaz, nasıl seveceğini nasıl bakacağını bilemez insan. ve eger bir gün allah'ın emanetini ondan alacağını bilir, sonra tekrar sonsuzlukta buluşacağına inanırsa ölüme'de dayanır bir şekilde. bir gün allah size o ömür boyu seveceğiniz sevgiliyi de verecek. al, sana ömürlük emanetim diyecek. ama önce haketmek gerek, onu orda burda aramadan şu anın tadını yaşarak beklemek. kalp kırmadan, incitmeden arkanızda gözü yaşlı birilerini bırakmadan beklemeli ki sonsuz emanetle mutlu olunabilirsin. sevin arkadaşlar illa bir insanı sevmek zorunda değilsiniz. sevmek büyük erdem yerde ki karıncalar, susamış bir kedi mesela onlarda size allah'ın emaneti bize verilen bu sonsuz nimeti iyi kullanmak gerek. bu günlük benden bu kadar, kalın sağlıcakla :)

Yorumlar