zlatan
önyargılarınızla hunharca yorum yapabileceğiniz o harika hikayemi özet geçiyorum. yıllarca birbirini seven iki insan düşünün. hayatlarının bir döneminde kavuşabilmişler ama engeller çok çok büyükmüş. bakmayın öyle aval aval, engel dediysem öyle basit engeller değil. İstemeye istemeye vazgeçmişler, yada öyle görünmüşler. ayrı geçen 5 yıl içinde kız başka yerde acı çekmiş oğlan başka yerde. ama içten içe hep beklemişler birbirlerini. bi yere kadar! delikanlı evlenmiş gönlü istemeye istemeye, çünkü sevdiği kız evlenmesi gerektiğini söylemiş. belki de mücadele etmekten korkmuşumdur. olabilir. ama benim asıl korktuğum ailelerdi. akrabaydık ve babam tehditlerinin boyutunu fazlasıyla hayata sokmaya başlamıştı.. vazgeçmek zorunda kaldım, aslında vazgeçmesem de. ve evlendi.. 9 ağustos 2014'te düğünleri oldu. İnanın bana o gün ve öncesi günler geçmek bilmedi. engel olmayı o kadar çok istedim ki. yapmadım, yapamazdım, mutlu olsunda benle olmasa da olur dedim. mutlu olamadılar. 10 ağustos 2015 gecesi bir mesaj aldım "boşanıyoruz". sevinmedim ama üzülmedim de. o an sadece görevimi yaptım ve boşanmamaları için onu ikna etmeye çalıştım ama o kesindi. çok karışık şeyler olmuştu ve boşanma kararı almışlardı. yalan yok boşanmalarını istedim ama bunu ona hiç söylemedim. yuva yıkan olmaktan ziyade benim vicdanım buna el vermezdi. ama o emindi.. ve mutlu son yıllar sonra sevdiğim adama kavuşmuştum. direnicektik bu sefer, çünkü vazgeçersek en adi korkak biz olucaktık. artık onun uğruna kaybedebileceklerimi bile görmüyordu gözüm. bi kere kaybetmiştim onu, ve sanki allah'ta bizim kavuşmamızı ister gibi tekrar yollarımızı birleştirmişti. mutluluktan ağlamayı öğrendim ben bu yaşımda. babası hastalandı bir hafta önce ve köye gitti. eğer babası hastalanmasaydı yanıma gelicekti o akşam. gelemedi... bir haftadır haber alamıyorum kendisinden ve zorlamıyorum da. çünkü köyümüzde telefon çekmiyor biliyorum. zaten onu o kadar iyi tanıyorum ki haber verebilecek olsa arardı. dün akşam msj atmış ve aramış, uyuduğum için duymamıştım. bugün saat 11 gibi geri aradım. aslında sabah çok erken kalkmıştım ama belki uyuyordur uyandırmim diye bekledim. telefonu çaldı demekki köyden dönmüştü. bi bayan çıktı telefona. evet eşi.. dünyam başıma yıkıldı sanki. hayır hayır boşanmamalarına üzülmedim, sadece keşke benimde haberim olsaydı da bu duruma düşmeseydim. eşi beni biliyordu, birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi de. ama telefonda konuştuğu kişinin ben olduğunu bilmiyordu. israrla kim olduğumu sordu, dün arayan da msj atan da oymuş. benim adam demişki bi 'arkadaşım msjlaşıyodu telefondan, benim haberim yok". kızcağızda eşi doğru mu söylüyor diye teyid etmeye çalışıyor. ben bugün nasıl kötü insan olunuru öğrendim. o kıza adımı söyleseydim, olanları söyleseydim kavga ediceklerdi. söylemedim, yediğim bütün hakaretlere rağmen söylemedim. ne orospuluğum kaldı ne evli adamlarla yatıp kalkmadığım.. "evet dedim işte bu benim. çok haklısın dedim, umarım benim kim olduğumu öğrendiğinde bu lafları söylediğin için vicdan azabından ölmezsin". kız haklı, detayları bilmiyor. ben kendimden eminim sadece. evet o kızın hiç bir suçu yok, aslında adamın da suçu yok, benim? hayır benim de suçum yok. herkes kendince haklı bu meselede.. üzgün müyüm? hayır. sadece güvenim ağır zedelendi, bi parça kırıldım o kadar. ama affediyorum, affetmek zorundayım.. keşke benim de barıştıklarından haberim böyle olmasaydı. en azından bu kadar aciz hissetmezdim.. bu yazıyı okumayın sonuna kadar, öyle bi beklenti için yazmadım. sadece yazmak istedim ve burası denk geldi. rahatladım mı? hiç bi boka yaramadı.

Yorumlar

nox
ben de sonu... yok okumadım, ama :d umarım hayatın hakkettiğini verir.