mortavsan
her insan bazen öyle bir boşluğa düşer ki sanki yok olacakmışsın gibi gelir. hatta yok olmanın ötesini bile düşünmeye çalışırken bir anda hiçbir şey hissetmediğini farkeder. allah’a dua ederken dahi yüreğinizde hiçbir kımıldama olmadığını hissettiniz mi hiç? sanki sizi saran o koruma kalkanı ortadan bir anda yok olmuş sanki. hiçbir şey hissedemezsin, ağlamak gelir ağlayamazsın, gülünç bir olay olur gülemezsin, uyumak istersin uyuyamazsın. yalnızca bomboş durursun, isyan etmek istersin edemezsin, yemek yemek bile, hayati ihtiyaçlarını karşılamak bile işkence gibi gelir, öyle bir boşluk. sonra birisi karşına çıkar, onu tanırsın arkadaşlık kurarsın. birden bir bakarsın ki kalbinde ufak kımıldamalar olmaya başlar, hayret edersin. ota boka salak salak gülersin. demek ki hala yaşıyorum der ve pis pis bir sırıtış gelir peşinden. o insan bir anda hayatının merkezine girmeye başlar. konuştuğu her kelime, söylediği her cümleyi aklında tutarsın. komik olmayan bir şey söylese gülersin, ona uzaktan bakıp bakıp gülümsersin, mesaj yazdığında, aradığında kalbin durgun halden birden koşar adımlar atmak ister. her söylediğini desteklersin, üzülmesin, daima onunla olacağını bilmesini istersin. allah’a dualar edersin şükür edersin dakikalarca. duyguların yeniden geldi ya artık allah’ı daha yakından hissetmeye başlarsın. bir bakmışsın ki duyguların yeniden gelmiş, yeniden eski haline dönmüşsün. birlikte çok vakit geçirirsiniz gerçekten sıkı dost olursunuz herşeyi birbirinizle konuşabilecek hale gelirsiniz. sonra birden ayrılırsınız araya mesafeler girer, kilometreler girer. uzak düşersin ilk başta onun hiçbir şeyden haberi yoktur zaten o arkadaş olduğunuzu düşünür, sense çok seversin ama ne olduğundan emin değilsindir. fakat mesafeler canını yakmaya başlar. yalnızca fotoğraflarına bakmakla kalırsın. eskisi gibi konuşmazsınız, arayıp sormazsınız. meraktan geberirsin resmen. araya bir kez soğukluk girdi mi birdaha cesaret edemezsin mesaj atmaya, arayıp sormaya. hani uzak düştünüz ya eskiden konuşacak çok şey vardı şimdi birbirinizden haberiniz olmadığından anlatmaya çekinirsin. bir süre hiç konuşmazsınız belki haftalar belki aylar boyunca. ne o merak eder ne de sen. yeni çevren olmuştur artık yeni insanlar vardır yeni yeni dertler edinmişsindir. “o merak etmiyor banane ben neden merak edeyim ki?” moduna girmişsindir artık istemezsin onu mesafelere kızarsın kendi cesaretsizliğine kızarsın ama yalnızca kızarsın bahaneler üreterek araya birde sen mesafe koyarsın. unuttum artık dersin artık ve cidden unutursun ya da öyle sanarsın. böyle günler haftalar aylar geçer de geçer… birgün bir şey olur, bir şey seni dürter birden iletişime yeniden geçersin. “ya ben onu unuttum” demiştin ya hani o iki kelime eder tık olmaz sende fakat yeniden iletişim kurdun ya artık hergün konuşur hale gelirsiniz. hiç yoktan bir “merhaba” kelimesi bile yeterli gelmiştir sana. eski duyguların yeniden hayat bulmuştur sanki. “ya nasıl olur ben unutmuştum” dersin bu sefer “yine aynı şeyler mi olacak, yine kalp sızısı mı çekeceğim” diye paşa paşa düşünürsün yine kendine kızarsın. ama hala seviyorsundur araya ne kadar mesafe girerse girsin, kimler gelirse kimler giderse gitsin hala seviyorsundur. aşık değilsindir çünkü aşkı daha önce hiç tatmadığın için nasıl bir şey olduğunu bilmezsin. seviyorsundur sevgi bu dersin, belki de aşktır bilemezsin ancak bilen birisi anlatabilir insana aşkı. en yakın arkadaşındır hala ama ona söyleyemezsin yine de duygularını. korkarsın, “ya arkadaşlığımıza birşey olursa”diye. kaybetme korkusu işte bu. manyak gibi korkarsın hemde. şunu da bilirsin ki gideceği varsa zaten gider.zamanında gittiği ve araya mesafelerin girdiği o zamanki gibi,seni kendinden mahrum bıraktığı gibi. yavaş yavaş kendini açıkça belli etmeye başlarsın, korkmanın alemi yok . tabi ki egosu tavan yapmaya başlar kendisi egosunun okşanmasını seviyorsa sürekli ilgilenmeni ister tabi. hep ilk mesajı sen atarsın. sonra ona bu durumdan rahatsız olduğunu tatlı bir dille ifade etsen de o bundan memnundur. o da merak ettiğini fakat benim mesajı yazmamı beklediğini söyler. odun ya işte öküz herif ilgi görmek hoşuna gidiyor yine hep sen onu konuşmaya davet edersin. merak ediyorsun ya neler yapıyor, kimlerle birlikte, evde mi iyi mi hasta mı falan diye. bu durumdan rahatsız olsan da kendini belli etmek istiyorsundur sen. egosu umrunda değildir, zamanı geldiğinde burnundan getireceksindir zaten. ( keşke lafından nefret etmene rağmen keşkeler geçer kafandan dolu dolu. fakat gerçekten onun gibi birini tanımamışsındır o yumuşak sesini, iyi niyetliliğini, her konuştuğunda “kendine dikkat et, hasta falan olma, derslerini geç” demesini seversin, yüreğini seversin, kıyamazsın. mesafelere rağmen, o lanet egosuna rağmen, umursamazlığına rağmen, odun olmasına rağmen hala seversin ve sevmeye devam edersin. ama aşk değildir sana göre, hala yalnızca sevmeye devam edersin. kendisi senin duygularından bir haber yaşamaya devam ederken sende yalnızca kalp sızısıyla ve sevginle yaşamaya devam edersin. buradan benim gibi en yakın arkadaşına aşığımsı gibi bir şey olanlara jason mraz’dan lucky şarkısını armağan ediyorum. jason ağabey gibi bende şanslıyım, en yakın arkadaşıma aşığımsı olduğum için. (yazar artık yazsının sonuna ciddiyetle geldiği için memnundur fakat artık dayanamaz en yakın arkadaşına aşık gibi birşeydir sabrı kalmaz ciddiyetini bozar ve son lafı basar) sen hala ayakta uyu öküz herif seviyorum seni işte!

Yorumlar

mortavsan
davşan gitti bu sefer de mor olduk iyi mi ? 😑😑 biraz mazosistlik var. acı cekmem lazım m artık oda acı çeksin mi ki diye düşünmeye başladım. nasıl yaparım bilmiyorum. umursamamakla basliycam galiba