bir üniversite düşünün, ülke genelinde kabûl görmüş. bu üniversitenin eğitim fakültesi'ni tasavvur etmeye çalışın. nasıl olmalı, öğrencileri, hocaları, dersleri, etkinlikleri ve etkisi vs. ne kadar güzel şeyler geliyor insanın aklına değil mi? ne yazık ki gerçekler tam tersi. ben böyle "sistem", böyle "düzen" görmedim. aralarında bu genellemeye girmeyenleri tenzîh ediyorum, fakat "eğitim fakültesi"nde bile işler böyle ise... bu ülkeden ne beklersin ki? ikiyüzlü, menfaat peşinde koşan, yalaka, istismarcı idârecilerin altında çalışan, omurgasız hocaların, lafla peynir gemisini yürütmeye çalışan öğrencileriyiz. yazık bize... yazık memleketime ve geleceğine.

eğitim fakültesi'nde hangi bolum desin bilemem ama bizim bölümün hocaları çok canlıdır ictendir. etkinligimiz de var yani.

canlı ve içten olmaları, yüzünüze gülmeleri, size değer vermeleri güzel. benim kastım bunlar değil. etkinlik ve etki derken, fakülteye genel olarak eğitime ve hattâ ülkeye etkisinden bahsediyorum. sunulan çerçevenin dışına çıkmadan, sorgulamadan, tartmadan, suya sabuna dokunmadan bunları yapmaları ve iş elini taşın altına koymaya geldiğinde herkesin köşesine sinmesi kadar acı bir şey yok benim gözümde. iyi bir idareci olmak, iyi bir hoca olmak ve iyi bir öğrenci olmak vicdan gerektirir... sorsan hepsine/hepimize şikâyet etmeyi ve neyin doğru gitmediğini iyi bilir ve tespit ederiz. "ben ülkem için canımı ortaya koyarım" gibi beylik laflar çıkar ama... belki de hayatı ve sorumlulukları çok ciddiye alıyorumdur, kim bilir?

olabilir ya. ama her yerde var bu. İllaki çıkıyor bir yerlerde pürüz. biz şikayet ediyoruz (kinamayalim aman)cogu zaman fakat egitimci olduğumuz zaman onlar gibi olmayalım inşallah.