patlakteker
gece gece baya kafa ütüleyeceğim sanırım ama paylaşmak istedim sizinle. anlatacaklarım 3 yıl önce gerçekleşti. bir arkadaşım var, kan kardeşim, tek dostum. sivas'a tatile gidiyor ablasıyla ve orada terk edilmiş tren istasyonunda fotoğraf çekinme sevdasına bir vagonun üzerine çıkıyor. kader bu ya fotoğraf makinesinin flashı patlayınca üzerindeki yüksek gerilim kablosu etkileşime geçiyor ve bunu 15-20 metre öteye fırlatıyor. yavaş yavaş duman çıkıyor vücudundan ve sonra birden alev alıyor. ablası biçare eliyle vura vura söndürüyor iyi kötü ve hastaneye kaldırılıyor. oradan kayseri'ye naklediyorlar. 3 ay gözlerini dahi açmıyor. annesi, ablası perişan. canıma tak etti, ehliyet falan da yok ama gittim tanış bir galeriden araba kiraladım atladım, gittim. o gün akşama kadar annesine, ablasına moral vermeye çalıştım ama çare etmiyor. sonra bir hemşire sesi duyduk. "çocuk gözlerini açtı, doktoru çağırın hemen." gittiğim günde böyle bir şey olması inanılmaz bir şeydi. o zamana kadar mutluluğu hep farklı tanımlarda arayan bir insandım. ta ki hemşire onu dedikten sonra annesinin gözlerindeki onu görene kadar. mutluluğu. hastaneden çıktığı zamanlarda yanından bir an olsun ayrılmak istemedim. devamsızlıktan kalacak duruma kadar geldim. ellerimle yemeğini yedirdim, duşunu aldırdım, afedersiniz tuvaletini yaptırdım. tamam insan bunlara karşılık bir şey beklemiyor ama bir kız için insan arkadaşını hatta kan kardeşini satar mı ya? bunu neden anlattım bilmiyorum ama birisinin yüzüne anlatamıyorum bunları ve anlatabileceğim tek yer olarak burayı gördüm. biraz kafa şişirmiş olabilirim, kusuruma bakmayın bu seferlik. son şu sözlerle bitireyim yazımı. demem o ki mutluluk arayıp da bulunacak bir şey değil ama hep sizin yanınızda, sizin içinizde. İnsanların hayatta daima tercihleri olacaktır. bazı şeylerden vazgeçmeleri gerekecektir. ama siz siz olun yeni sahip olduğunuz bir şeyi birden bire varolanın yerine koymayın. ya üzülürsünüz ya pişman olursunuz.

Yorumlar

patlakteker
İnan tek temennim bu, inşallah.