kayipgalaksi
hafta sonundan beri pek kendimde değilim. şuan içinde bulunduğum durumu da anlatacak bir sıfat bulamıyorum. belkide bu havalardan dolayı diyeceğim ama ben gökyüzünün masmavi olduğu zaman bile böyleyim. şu aralar hep geçen sene okuduğum yer ve yaşadıklarım aklıma geliyor. dört bir tarafı çıplak dağlarla çevrili bir yerde sürgün hayatı yaşamıştım resmen. ağaçların arasında, doğanın içinde büyümüş, sabah uyandığında kaya parçasını değil de mavinin sonsuzluğunu gören, her canı sıkıldığında rahatlamak için deniz kenarına giden biri için çok zordur. hele birde seni anlayan, senin kafa yapına uygun kimse yoksa sevgili tyler durden abimizin dediği gibi " dibe vurmak için bir adım daha yaklaştın." demektir. her sabah uyanmak üzereyken sanki kendi evimde, kendi yatağımda yatıyormuş sanıyordum. o kadar mutlu oluyordum ki anlatamam. o an dünyanın en mutlu insanı oluyordum. sonra yavaş yavaş gözlerimi araladığımda, pencereden o kaya parçasını gördüğümde işte o an bütün karanlık üzerime çöküyordu. ve ertesi sabah uyanmak üzere olana kadar da dağılmıyordu. her sabah bu iğrenç durumu yaşamak zorunda kaldım. benim için çok ama çok zordu. bana kattıkları da oldu. olmadı diyemem. öncelikle kendimi tanımamı sağladı. sınırlarımı gördüm. düşüncelerim ve inandığım şeyler netleşti. İnsanları tanıdım sonra. İki yüzlüleri de gördüm adam gibi olanları da. kimseye güvenmemem gerektiğini öğrendim. en yakınıma bile. ve en önemlisi de kendimi kötü hissettiğim zaman yazı yazarak içimdekilerden, bir kısmı dahi olsa, kurtulmayı öğrendim. kötü deneyimler yaşadıktan sonra doğruyu bulmak insanı bir nebzede olsa mutlu ediyor. hayırlı geceler arkadaşlar :)

Yorumlar