kayipgalaksi
bu stanley kubrick ile tanışmaz olaydım keşke. bir yönetmen bu kadar zeki, apayrı bir bakış açısına sahip, ayrıntılara önem veren ve aynı zamanda çok iyi bir fotoğrafçı olabilir. filmlerini izlediğinizde hayran olmamak elde değil. ki bence diğer yönetmenlerde benim gibi çok kıskanıyorlardır kesin. sadece yönetmenler de değil yazarlar bile. mesela stephen king. adam o muhteşem the shining filmini beğenmemiş gitmiş dizi olarak çekmiş. ve tabikide kimse beğenmemiş haliyle. sen git kitap yazmaya devam et bu işlere bulaşma canım. neyse biz kubrick ile devam edelim. adamın çektiği 13 film var ve bu filmlerin hepsi farklı türlerdedir. korku, bilim-kurgu, savaş, komedi, tarihi, dram.. bugün izlediğim dr. stranglove filmiyle birlikte 5 tane filmini izlemiş oldum. kubrick’in soğuk savaş dönemini anlattığı kara komedi filmi. dr. stranglove. filmde 3 karakteri canlandıran peter sellers filmde döktürmüş resmen. hele ki o dr. stranglove karakteri çok sinir bozucu bir karakter. ama benim en sevdiğim karakter general turgidson’dır. rus elçisi ile olan kavgası ise çok komiktir.”you can’t fight in here, this is the war room.” adam zaten komünistlerle kafayı bozmuş durumda. garip hareketleri ve konuşmasıda eklenince gülmekten ölüyorsunuz. ha birde anlayamadığım bir yer var. uçak füzeyle vuruluyor ve dışarıdan bakıldığında ise hiçbir hasar görünmüyor. sencede çok ilginç değil mi kubrick? sen ki war roomdaki masayı yeşil örtüyle kaplayıp kumar masası görünümü vermek isterken o ayrıntıyı nasıl atlarsın? ama bu tabikide senin gelmiş geçmiş en büyük yönetmenlerden olduğunu değiştiremez. bu arada bir sahne varki onu asla unutmayacağım. sevgili kovboy şapkalı pilotumuz uçaktaki hasarı gidermek için bombaların olduğu yere gider ve bir bombanın üzerine çıkar, tamir etmeye başlar. tabi bu sırada o bombanın atılmasına çok az bir vakit kalmıştır. sonra hasarı tamir etmesiyle bombanın fırlatılması bir olur ve sevgili pilotumuz bombanın üzerinde şapkasını sallayarak ölüme gider. şimdi böyle bir sahne çekmek kimin aklına gelir ki? ama yönetmen koltuğunda kubrick oturuyorsa her şey olabilir. mesela filmin sonunda dr. stranglove’ın sağ elini nazi selamı vermemek için zor tutması hatta ısırması ve tekerlekli sandalyesinden kalkıp “mein führer, i can walk!” demesi gibi. yazıyı fazla uzatmadan bir izleyicinin yorumuyla bitirelim o zaman “sinema tarihinde ironiden doğan mizahı en iyi kullanan film.”

Yorumlar

kontaminasyon
yeni kubrick'ler geliyor merak etme yakinda piyasadayım. deneysel- ontolojik tarzlarin bir uçlarında ama aşağı uçları.