kayipgalaksi
sadece dün akşamüzeri uyuduğum 2 saatlik uykuyla gece hiç uyumadan bu saate kadar dayanabildim. dayanıyorum. benim gibi uykuya düşkün birinin uykusuzluk çekmesi gerekirken tam aksine kendimi daha iyi hissediyorum. gece iç sesim beni bir türlü rahat bırakmadığından okuduğum kitaptan hiçbir şey anlamadım. maalesef :/ zaten bozuk olan gözlerim yorulduğundan kitabı bırakıp dışarıyı izlemeye başladım. aslında bu benim her zaman yaptığım bir şeymiş yeni fark ettim. canım sıkıldığında hep gökyüzüne bakarım. siyah, gri veya mavide olsa gökyüzü, kendimi huzurlu hissederim. birde bulutsuz gecelerde yıldızlar bütün ihtişamıyla parladığında işte o zaman benim keyfime diyecek yok. yüzümde istemsiz bir tebessüm oluşur. ama dün gece yıldızlar yoktu :/ kış, küstürmüş kendisine. bende bu seferlik gökyüzünü bırakıp sokağı izlemeye başladım. evlerin karanlık pencereleri, sokak lambalarının aydınlattığı sokak, hüzünlü gökyüzünün gözyaşları ve huzur verici sessizlik. hep merak etmişimdir bu karanlık pencerelerin ardında nasıl hayatlar yaşandığını? hepsine teker teker bakarım ve kafamda türlü senaryolar kurarım. veya başlarını o yastığı koydukları zaman ertesi güne gözlerini açamama ihtimalini hiç düşünüyorlar mıdır diye sorgularım. mesela ben arada düşünürüm. uykumda öldüğümü. hiç acı çekmeden. gayet huzurlu bir şekilde. güzel bir şey olsa gerek. değil mi? yine hislerim, düşüncelerim soluklaşmaya başladı. gece içtiğim iki fincan türk kahvesinin yan etkisi herhalde. neyse sizinde kafanızı bulandırmadan konuyu değiştirelim bence. eveet.. bugün halletmem gereken birkaç işim vardı. gözlüğümün camını değiştirmem gerekiyordu (gözlük numaram 3 olmuşta, kör olmaya doğru gidiyorum galiba) ve bankada işim vardı. ve ben bunları halledecek mükemmel bir gün seçtim. dondurucu bir soğuk, rüzgarlı ve yağmurlu bir hava. yazarken bile içim ürperdi düşünün yani. yağmurlu havaları hiç sevmem. çünkü yağmur yağdığı zaman öyle havalarda yürümeyi bilmediğimden herhalde pantolonum hep çamur olur ve şemsiyeyi ya milletin gözüne sokarım ya da rüzgarda savrulup gider. bir sorun var bende ama bulamıyorum o sorunu :d ve bu benim sorunlarımdan sadece birkaçı ki zaten en büyük sorunum obsesif olmam. ha birde hani bazılarınız yağmurda ıslanıyor, keyfini çıkarıyor ya ben işte onu yapamıyorum. çünkü gözlüklerimin camı ıslanınca göremiyorum maalesef :d neyse işte çıktım evden gidiyorum, hava o kadar soğuk ki ellerim artık işlevini kaybetti, hissetmiyorum. ayaklarımın durumu hep bitikti zaten. sapasağlam botun neresinden su girdiyse artık bot göle dönmüştü resmen  sonra banka işini halledemedim, kaldı o. ardından gözlükçüye gittim o da yarın gel dedi. yani hiçbir şey halledemeden eve döndüm :d lan ben boşu boşuna mı ıslandım, dondum, öldüm, geberdim o soğukta :d kendimi eve zor attım. ya ben bugünü böyle hayal etmemiştim ama :/ gerçi gün daha bitmedi ama şöyle birkaç saat geri alsak olmaz mı? İsviçreli bilim adamları bakın yaklaşık bir ay sonra 2016’ya gircez ama siz hala zaman makinesi yapmadınız. hayırdır yani ayıp olmuyor mu? mağdur oluyoruz burada. siz şimdi çalışmalara başlayın bende kendime sıcak bir kahve yapayım ancak kendime gelirim :d

Yorumlar

kayipgalaksi
bir pirelli takvimi sizin ozunuzu kolay kolay bozamaz merak etme :d eğer victoria secret defilesinde kadınlar yerine erkekler çıkarsa bir gün işte o zaman tehlikeye girebilirsiniz :d