frances
ruhum çok daralıyor. kalp krizi filan geçirecek gibiyim. kapılara, pencerelere dokunamıyorum. sürekli çarpılıyorum. vücudumdaki statik elektrik dağılsın diye sürekli banyo yapıyorum. ağlayasım da çok var ama yorgunum. bedenim yorgun. şu eyelinerı silmeden ağlamak istemiyorum. açıkçası ağlamak istemiyorum. ağladıktan sonra o yalancı huzur hissinden nefret ediyorum. bana çocukluğumu hatırlatıyor. gırtlağım düğümlenene kadar ağlayıp uyuyakaldığım günleri, yumuşak sıcak yatağıma gömülüp lahana bebeğime sarılarak uyumamı hatırlatıyor. o bebek ağda pekkandan daha çok operasyon geçirdi. 20 yıllık bir bebek, kendine has bir kokusu var ama güzel. üniversiteye kadar onunla uyudum her gece. annesi gibi bişeydim. o aklıma geliyor her ağladığımda. en son ne zaman ağladım hiç hatırlamıyorum. artık hiç ağlamıyorum. eskiden hakkını vererek ağlardım. mesela bir başladım mı 3 saat sürerdi. gözüme turp koyardı annem ama çok feci kızarırdı gözlerim. İşte öyle ağlasam anca düzelirim. ama 4-5 yıldır ağlamadım. eksikliğini hissediyorum.

Yorumlar

anonim
kiz ben yanındayım ya senin gene roman oynayim istersen
foreveralone
bu postu actim abartmıyorum 15 dk düşündüm acaba neyin eksikliğini yaşıyorum diye. belki müzik dinliyordum ondandir ya da görüş dusunceni seviyorum bilmiyorum bişey yazayım dedim ama cevabı bulamadım neyin eksik olduğunu bile bilmiyorum sahilde sabaha kadar müzik dinleyesim var bir tek. neyse gideyim ben.
mortavsan
yaa o manyak derece elektrik bende de var ama gitmiyo . çok gıcın bir durum hele saçlarda daha felaket elime koluna yapışıyolar. ağlamak iyidir ama ağlayamamak daha da kötüdür felakettir pistir sövülesidir.