database
geçenlerde babasını kanserden kaybeden ve annesi de hastalıkla boğuşan birine nasıl destek olunur gibi bir başlık vardı yazıcam demiştim hiç vaktim olmadı şimdi de hastanede 5 gün diyerek başlayan bir yazı okudum ve zaten yazmayı düşündüğüm hastane anılarımdan bir parçasını paylaşmak istiyorum. önceki yazıları okumuş arkadaşların bileceği üzere temmuz ayında babamı akciğer kanserinden ötürü kaybettim. 48 yaşında daha çok genç iken vefat ettiği için babam daha 18'imde çok büyük yara aldım. hayatta hergün onlarca olayla karşılaşıyoruz bazen tehlikeli şeylere kalkışıyoruz iyi kötü sıyrılıyoruz kurtarıyoruz kendimizi bir şekilde ve kimse şükretmiyor sağlıklı oluşuna.hastane ortamında gördüğüm şeylerden ötürü psikolojimde biraz sıkıntılar oldu ve bende insanları izlemeye başladım, kendimi böyle rahatlatıyordum. omü hastanesinin 4 katını bir ziyaret etmenizi istiyorum.babam ordaki yoğun bakımda , giriş sağ tarafında 20 gün bilinci kapalı vaziyette solunum cihazına bağlı olarak yaşam savaşı verdi. hastanede kaldığım o 20 gecede sadece o bölümden kalkan 5 cenaze gördüm. her gece o koridorlarda yürürken kanser hastalarının nasıl acı çektiklerini düşünüyordum. kanser o kadar illet bir hastalık ki bir kere yakalandığın zaman kurtuluş diye birşey olmuyor, üstelik tedavi süreci dediğiniz şey aslında çok uzun bir süre acıdan ağlamak zorunda kalmanız gibi birşey. babamda kanser 4 evrede farkedildiği için bizim başlanacak bir tedavimiz yoktu. yani doktorlar çabaladı tabii ki ama babam çoktan gardını indirmişti. kanser ve diğer hastalıklarla ilgili anladığım bir diğer şeyde budur '' destek '' konusuna geliyorsak birinci olarak bilinçlenmek ve hastanın moralini yüksek tutmak gerekiyor. babama bunu yapma fırsatım olmadı çünkü babam fevri bir karadeniz erkeği idi. hayatta bazı doğrular vardır ya herkesin babamın doğrusu da ; '' kimseye muhtaç olmamak '' üzerine kuruluydu. ve babamın bacakları tümör'den ötürü tutmamaya başlamıştı ve biz bu yüzden hemen hastaneye gittik...hastalığı öğrenme evremize gelicek olursam psikolojimin bozulma sebebi de budur ki bir sene boyunca babamın hayatı içinde en çok umursadığı şey üniversite sınavımdı.pazar günü lys matematik sınavından önceki cuma günü omuriliğinde tümör olduğunu öğrendik ve sınavın 3 gün sonrası apar topar hastanede aldık detaylı inceleme için ve emar sonunda akciğer kanseri olduğunu ve bir an evvel tedaviye başlamak gerektiğini söylediler. ( ben geçen sene antalyada yaşıyordum bu bilgiden sonra).baba memleketi olan samsuna gelmek istediğini ölmeden son kez samsunu görmek tedavi olacaksa da samsunda olmasını istediğini söyledi. lys fen sınavı cumartesi günü sabah 10'da ben sınava giderken babam'ı havaalanına götürüp samsun uçağına yerleştirdik. ertesi çarşamba günü bende kendimi samsunda buldum bir anda. ve devamında çarşambadan itibaren 4 gün babamın bilinci açıktı ve artık öleceğinden emindi bütün aileyi amcalarımı vs. başında toplamış hepsiyle helalleşmiş artık bizle helalleşmek için bizim gelmemizi bekliyordu. annemle kız kardeşimle vedalaştıktan sonra en sona beni bırakarak annemi ve kardeşimi bana emanet ederek hakkımı helal etmemi istedi '' bende saçmalama baba daha çok uzun zaman var önümüzde '' diyebildim gözlerim dolu bir şekilde. sonra dediğim o 20 gün bilinci kapalı yaşadı. çok uzun bir yazı oldu sanırım. vaktinizi de aldım kusura bakmayın. özetle size söylemek istediğim ; hayat çok garip benim babam bir sene boyunca sadece sınavımı ve bir üniversiteye girmemi istedi ve tercihlerin açıklandığı güne kadar yaşayamadı. üstüne üstlük samsunda defnettik ve sırf ondan uzaklaşmamak için bütün bir yıl izmir besyo hayalimden vazgeçip annemi de alıp samsuna yerleştim. şimdi de omü mühendislik fakültesinde her okul günü babamı kaybettiğim 4 katı görüyorum. yani anlayacağınız hayat önemsenecek bir nane değil. İçinizden geldiği gibi ama şükrederek yaşayın. herkese iyi akşamlar.

Yorumlar

database
sağolasın dostlar sağolsun
tweety
mekanı cennet olsun, başınız sağolsun...