tilki
akşam oldu. ve ben yine ruhumun en karanlık köşesine çekilmiş buldum kendimi. renkler yok. göremiyorum artık onları. sadece hayaller ve yaşanan hüsranlar var. bir zamanlar yaşadığım her hüsranla karanlıklara hapsolan ruhumu aydınlatan umutlarım, şimdi ancak bir sis perdesi gibi ürperterek sarıyor ruhumu. sanırım artık hiç gelmeyecek o ışık tekrar. artık başka bi yerindeyim. biraz daha dibindeyim hayatın. ne tam beyaz ne de tam siyahındayım. grisindeyim artık. yüreği soğutan, geçmişi ağlatan ve geleceğe yas tutturan bir gri. ne umutlara kapılacak kadar masum kalabildi yüreğim, ne de karanlığa kafa tutacak kadar cesur. üşüyorum. güneşe minnet dolu şarkısını söylerken bile kuşlar ben üşüyorum. yalnızlık değil bu. yalnızlık bile terketti beni. sevgimi hatta yalnızlığımı kaybettiğim gibi öfkemi de kaybediyorum ağır ağır. İçimi alev alev yakan öfkemde beni terkediyor.beni ayakta tutan herşey bir bir terkedip gidiyor. sevinçlerim, hayallerim, rüyalarım ,öfkem ve hatta yalnızlığım beni bırakıp gidiyor. sanırım bir zamanlar ellerimi sıkıca tutan hayat artık nezaketen tuttuğu serçe parmağıma bile tahammül edemiyor. oysa bir zamanlar ne çok severdi beni. rüzgar gibi estiğimi hissederdim kollarında. özgürdüm. delilileri bile kıskandıracak kadar özgür. kendimi ona teslim etmemeliydim. İnsanlara değil hayata güvenmemeliydim. ama bilemezdim. artık herşey için çok geç. üşüyorum. ve heryer karanlık. bu karanlığın içindeki tek renk benim. ne siyah ne beyaz. artık sadece griyim ...

Yorumlar

tilki
ya yanacağız artık, ya da bir güvercinin tüylerinde özgürce uçacağız. İşte böyle griler oas. ne siyah ne beyaz.