kayipgalaksi
dört gün sürecek olan yalnızlığının ilk akşamı. odada, masasının başında oturuyor. elinde kurşun kalem, önünde defter bekliyor. düşünüyor. gözleri, sylvia plath'ın gözlerinin ardından raftaki yarım bırakmış olduğu iki kitaba, sevdiği şiirlerin yazılı olduğu deftere, içinde bir yudumluk kahve kalan bardağına ve en sonunda karalamış olduğu cümlelere kaydı. beynini kemiren düşünceler ve bir türlü kesilmek bilmeyen araçların gürültüsü onu engelliyordu. İçindeki "gerçek ben" rahat değildi, huzursuzdu, endişeliydi. arkadaşının deyimiyle, kaz gibi düşünüyordu. yazmak, anlatmak istiyordu her şeyi. ama yapamıyordu işte. belki de cesaret edemiyordu. kendisiyle ve olanlarla yüzleşecek cesareti bulamıyordu. hemen savuşturuyordu aklına üşüşen düşünceleri. şuan ise kapanmak üzere olan gözleriyle bir umut etrafına bakınıyordu. umut?... umut etmek?... gerçeği yansıtmayan yanlış bir kelime. umut yok bu gece mathilda. sadece gece var yoldaş olarak. "hüznümle o kadar bütünleştim ki, kardeş gibi olduğum hüzün hakkında konuşmaya alışık değilim."

Yorumlar

Gerekovic
galaksi her zaman gülünecek bir sey vardir. en sacma cümlede bile insan kendisine göre gülecek bir sey bulabilir :) bak ben mesela su an buldum :) ygsyi sormuyorum bu arada. istesen yazardin sanki :/