blablablaa
bir bardak çayı bile içerken keyif almalı insan. ancak öyle mutlu olur aldığı her nefesten çünkü hissettiğin kadar yaşarsın hayatta derdim hep. mesela en sevdiğimiz diziyi gözlerimizi ayırmadan pür dikkat izlemek.. sevdiğimiz müziği saatlerce hatta günlerce dinlemek mesela... sevdiğimiz bir romanı elimizden bitene kadar bırakmayıp hatta yemek yemeyi bile unutmak bazen... ne kadar da doya doya yaşarız sevdiklerimizi :) bunlarla birlikte arkadaşlarımızı ailemizi dostumuzu ve sevgilimizi :) peki ya sevmediklerimiz ? onlardan da tad almamız gerekir her ne kadar sevdiğimiz şeyler kadar olamasalar da... mesela okula gitmek birçok kişinin kabusu ama okula gitmek için bile erkenden uyandığımzda kendımızı motive etmek gerekir. ya da sevmediğimiz şeyleri yapmak... her şeyden tat almak gerekir. belki az ama yine de gerekir ancak öyle yaşar insan. hissettiği kadardır sevgisi... hep böyle düşünürdüm işte. ama yaşanılanlar yaşadıklarım tat almamayı öğretti. tiksinirken bir insandan mesela, nasıl yaşayabilirsinizki onu? bir de diğer yönü var : bir insanı yaşamayı bırakıp öylesine konuşmak. öylesine sohbet etmek, öylesıne onunla takılmak, öylesıne bir müziği birlikte dinlemek veya film izlemek. hayatımız öylesine' ler üzerine kurulmaması için hissetmemiz gerekirken ben bile yapamıyorum artık. olmayacak şeyleri bilip, öylesine zaman geçiriyorum mesela. aynı bir insanın beyin ölümünün gerçekleştiğinde iyileşmeyeceğini bilip "öylesine" umut bağlamak gibi.. İstersem bırakırmıyım bırakamam öylesine'leri çünkü fark ediyorumki artık ben de boşluğun içinde kaybolmamak için, var olmak için "öylesine" yaşıyorum bazen. öylesine birini sevmek... ne saçma değil mi? artık istemediğimiz hayatları yaşamaya başlar olduk.

Yorumlar

blablablaa
#odin İçinde saklandığınız gölgeler, baştan sona dizayn edilmiş bir hayat...kandırıldınız öyle kördünüz ki.. beğendım tam dediklerimi anlatamasa da boşluklar içinde hiçlikler üzerine kurulan hayatları anlatıyor.