bukalemun
otobiyografim (2) 🤗

selam arkadaşlar naberink :)
bu bölümde anlatılarıma bi isim vermeye karar verdim.. umarım anlatılarımla özdeş ve takdir edeceğiniz bir isim seçmişimdir. neden böyle bir isim seçtiğimi eser bittiğinde anlayıp gülüceksiniz :) isabet bi isim oldu sanrm :).. anlatılarımın adı .....

~ zoraki p!ç~

öğretmenim olacak o.çocuğu beni dövdükten sonra artık soğudum okuldan falan... öylesine gidip gelmeye başladım. gel zaman git zaman okul mahalle sokak derken karmaşık bi hayat yaşıyorum.. yaşadığımızı zannettiğimiz yer tam bir cehennem.. varoşun dibi hırsızlık gasp cinayet uyuşturucu aklınıza gelen herşey var.. hani o amerikan klasiği semtler olur ya sinemada vs vs yerlerde gördüğümüz aynının beterinin türk kreasyonu.. böyle bi semtte yaşamanın stresini düşünsenize :) ama çokta ilginçtir ki kendine has bir hiyerarşisi vardı, büyük bir mahalle ve kendi içinde 10 tane mahallecik vardı ama küçümsemeyin birinde en az 2 bin kişi yaşardı, dı di diyorum artık buralar yok :) abiler kardeşler amcalar ablalar teyzeler herkes birbirine hürmet eder kimse kimsenin tavuğuna kış diyemezdi.biri kalkıp aşağı /yukarı mahalleye rastgele giremezdi hayırdır niye geldin yapılırdı hemen..böyle bi yerde 18 yıl yaşadım.kimi zaman kral olduk kimi zaman ağvam inişleri çıkışları boldu ama kimseye boyunda eğmedik o boynu bi kere eğdik mi anında keserlerdi.. hayatta kalmanın bi meziyet oldugu yerlerdi buralar.. fakirlik içinnde yaşadık.. en yakın toplu ulaşım 3 km mesafeye gelirdi ötesi yok..niye mi dize kadar çamur..hiçbir sosyal faaliyet yok tabi bugünün kafasında.. yoksa ölesiye sosyaldik.. 90 lar nesliydik son nesildik o demleri gören..nekadar mahalle oyunu duyduysanız hepsini oynadım.. efsanee dostluklarımız vardı birlikte aç tok mutlu hüzünlü iyi kötü ne kadar duygu varsa bir yaşadık.. kalbimiz birlikte acırdı. dostlarımızla.. kızlarımız vardı mahallemizin kızları sevgilimiz kardeşimiz ahbabımız kankamızdı her birini ayrı ayrı sayar severdik..

3 yaşımdaydım. en yakın arkadaşımı tanıyın biraz.. benden 3 yaş büyüktü kuzeninden yediğim dayaklara bigün kuzenini alaşağı ederek fethetti beni.. öyle bi dövdüki göt korkusundan bida bana bulaşmaz oldu kuzeni.. o günlerde bilek çizip kankardeşi olmak meşhurdu.. kan kardeşlği derken fason değil eee birbirimiz için nefes alırdık nerdeyse.. o günden sonra efsane olduk ikimiz bi araya geldik mi kök söktürürdük millete.. psikopat mı arıyorsun bizdik işte 😀 ama şu gerçekki kimseye zevk için kötülük etmedik.. hemde hiç..

bu günlerde başladı aslında herşey.. kontrol etme istekleri bu sıralar seyirdi.. ailem bu çocukla arkadaşlık etmemi hiç istemedi. onlar istemedikçe biz dahada ahbap olduk. veletlikte üstümüze yoktu çatılara taş atar mahalle çeşmesine ipneliğine işerdik..😀 sokak sokak keşfederdik her yeri mahalle mahalle.. mahalle çeşmesi derken elektrik desen bi gider 2 hafta gelmezdi su desen evlerde tessiat yoktu harbi mahallenin çeşmesi vardı çamur gibi su akardı içebilmek için 5 kere falan kaynatır süzerdi millet.. zaten böle bi boklugun içinde yaşıyoruz birde üstüne imkansızlıgın verdiği ve cehaletin etkisi olucakki birbirini seven birbirinden başka tutunacak kimseside olmayan ama bi o kadarda birbirine bağırıp çağıran bi aile.. aslında civarda tanıdıgımız her aile böyleydi.. kim ne derse desin fakirlik insana bunları yaptırıyor.. çocukluk günlerimiz çocuk olmaya dair her eğlenceyi yaşamakla geçti ama hiç oyuncağımız olmadı inanın hiç olmadı.. misketlerimizi bile bir iki tane bulup oyunda iyi olmak zorunda olarak kazanırdık.. sokakta gezerken birilerinin kaybettiği yada attıgı kırık çarık oyuncakları bile sahiplenemezdik niye mi..? sahiplenme güdümüz bile fakirdi.. sahip olsak yenisini isticektik alamayınca hayal kırıklıgı.. bizde hiç olsun isteyemedik..

okula gidip gelirken beslenme çantamızda annemizin evde yaptıgı yemeklerden plastik kaplara koyup poşette götürürdük.. durumu iyi olan arkadaşlar güzel şeyler yerlerdi kantinden bişiyler alırlardı hiç yoktan.. biz fakir oldugumuzun bilinciyle kendimizle barışık ama arkadaşlarınkileri kıskanan çocukluk kuruntusuyla eziklik içinde boğazımıza yumuk yumuk diziken lokmaları içimize ağlayan gözyaşlarımızı bastırmak için duvara döner yerdik.. önlük defter kitap kalem ya kullanılmış yada en ince ortalısından defterlerle idare ettik. sonraki dönem silip bida kullanırdık.. defter kaplama meşhurdu o zamanlar kırtasiyelerden kap alıp jelatinlememizi isterdi öğretmenler.. bizde nerdee ya baskı hatası görmüş silik gazete kagıdıyla yada bulursak malzemesi canlı bakkal poşetleriyle artık ne bulursak.. kıyafetlerimizi yırtık sökük diker yamalar giyerdik.

bu arada mahallemizde çöpçü e. lakaplı bi kadın vardı. mesleğiyle özdeş ismi.. o da kendince yolunu bulmuş. şehir çöplüklerine atılan yada gündelik işe gittiği varlıklı insanların atmak için verdiklerinden giyilir olanları mahallede bohçacı tezgahı açar taban fiyattan satardı.. kaç yıl ordan giyindik hatırlamıyorum bile..

ne dersiniz.. devam edim mi :)

Yorumlar

cirkinkralinyakisiklioglu
anlat kardeşim anlat ùşenmeden okudum valla yalniz çeşmeye işemek gibi davranışlarin olmamis ama olsun o zamanki çocukluk akli işte :):) insallah simdi yapmiyorsundur