korebe
düşünüyorum da çok garip varlıklarız ya.ne istediğimiz belli değil.sürekli başka başka şeyler istiyoruz.lisedeyken üniversite hayaliyle yanıp tutuşuyoruz,üniversiteye gelince liseye dönebilmeyi düşlüyoruz.okuldayken vizelerden,finallerden yakınır evi isterdik şimdi evde yatmaktan sıkılıp okulu istiyoruz.kışın donarken yaz bir an önce gelsin diye bekliyoruz,yazın sıcağından da sürekli yakınıyoruz.yeni bir telefon,ayakkabı,pantalon veya bir gözlük beğeniyoruz,alıyoruz 1 ay geçmeden yeni modellerine gönlümüzü kaptırıyoruz.tahammül etmeyi,sabırlı olmayı,elimizdekilerle yetinmeyi giderek unutuyoruz.yaşadığımız bu duygusuz ve tüketici çağın birer oyuncağı olarak her gün farkli şeyler istiyoruz.mesela bakın ineklere istekleri su ve ot,bunları verin ineklere yeşinler içsinler yatsınlar.dert tasa yok,mutlular en azından :d

Yorumlar

silindi
büyük bir şükürsüzlük, tahammülsüzlük var. hayattan bıkkınlık, "çok dertliyim pfff" modu var herkeste.. sanki dert bir tek 1-2 kişide var, herkesin derdi kendine büyük, birbirlerini küçümseyip "benim derdim daha büyük" tartışmaları bile bazen olmuyor değil.. hayattan zevk almayı unuttular, unuttuk. gerçi; biliyor muyduk ki unuttuk? o da ayrı bir konu.. kışın "çok soğuk .ss" deyip yazı istemek, yazın "çok sıcak .ss" deyip kışı istemek yerine, kışın o içine işleyen soğuğunu hissedip, yazın o kan dolaşımını hızlandıran ısıyı ve sıcaklığı hissedebilsek, hayatın göz açıp kapatmak kadar hızlı geçtiğini hatırlayıp, geçen zamanın ve anın tadını çıkarabilsek, her şey çook daha iyi ve güzel olacak :) sürekli dert yanmak yerine, içinde bulunulan zaman diliminden zevkler çıkarmaya çalışsak, bir tane bile kötülük kalmaz dünyada..