fikrimuhim
"az insan çok huzur" culardan olmadım hiç. "bağlanmayacaksın" diyen can yücel'in aksine baglanabildigim her şeye bağlandım. geceleri en az ahmet haşim kadar karamsar ve hüzünlüydüm. gündüzleri cahit sıtkı kadar yaşamak istedim. sayfalarca hayal kurdum mesela. yıktılar, tekrar inşaa ettim içimdeki umutlarımı. elimi uzatsam tutabileceğim ne varsa en üst rafa kaldırdım hep. İlk çakışta yanan çakmağı bile sevmedim. bulutların az ötesine, sağa dönünce köşede kalan bir ev yaptım kendime. uzaktan baktım ona. İçimdeki çocuğun saçlarını keçi kulak bağlayıp, bir mağaranın içindeki kuyunun yanına hapsettim. eline şeker tutuşturdum ve konuşmasına izin vermedim hiç. en büyük gaddarlığımdı onu orda terkedişim. belki de yolumdaki taşların hepsi bu yüzdendi. ölünce kokan papatyalara hayran kaldım hep. güllere koşarken papatyaları ezen insan müsveddelerinden nefret ettim. gözlerimden kayan her inci tanesinin bir hikayesi vardı. dinlemedim onları. en rüzgarlı havada arkama bakmadan kaçtım. sevdiğim ne varsa yanımda diyemem ama gittiğim yerin bir adı yok. rehberim kalbim değil ama aklım da ortalarda görünmüyor. kırmızıya basmadan yürümeye çalışıyorum. ha bir de çizgiler var. beni meşgul etmeyin lütfen. düşünmemem gerekiyor.

Yorumlar