mimarlique
gülemediğim bir günün gecesi daha, üzerime çöken gecenin kasveti, bir tarafta kendini kaybetmiş şehir, diğer tarafta uçsuz bucaksız kumsalda silinen gölgeler, ve gölgeleri izlerken devrilen gözlerim, yalnızlığa döndüm yüzümü, hiç bitmeyecekmiş gibi uzayan hüzne yürüyorum. bir şeylerin yoluna girdiğini varsayarak geçen bunca zamandan sonra, hiç bir sonuca varamayan varsayımlarla birlikte en umutsuz olduğum yerdeyim, tekrar denedim bu gece, tekrar yenildim. tekrarı olmayan şu hayatta küçük bir his için koca bir hiç olan hayatım, saniyeler sonra ne olacağını bilmedeğimiz halde yıllar sonrasının hayalini kuran ben, soruyorum suç sadece bir hayalin peşinden koşan bende mi, yoksa ölmediğim her saniye bana yıkılan hayallerimin gerçekliğini yaşatan hayatta mı? doğru bir cevabı olmayan sınav, sonu belirsiz bir süre, ne için çalıştığının farkında olmayan biz, burada esir kaldık. güzel yarınları umut ederken, kaybolan hayallerin peşinden koşuyoruz ve hayat mutlu geçen her dünün hesabını soruyor.

Yorumlar