mahmutusta
samsuna 1 eylül 2014 te taşındık. 2 seneyi biraz geçti yani. bu şehri hiç bilmiyorum. geldiğim şehirde orta düzey bir anadolu lisesinde okuyordum. bu şehirde hangi liseye devam edeceğimi bilmiyordum. biraz araştırma yaptım bana uygun olarak ondokuz mayıs lisesini buldum. kayıt oldum okulların açılmasını bekliyordum. 12. sınıfa başlıcaktım. okullar açıldı. her şey bana yeni. yeni bir hayat. İlk günümde pek olağan bir şey olmadı. 2.gün okula gittim en arka sıraya tekrar oturdum ders başlamak üzereydi. sınıfa ilk gün gelmeyen görmediğim bir kız girdi. arkadaşına baktı buraya mı oturcaz diye sitem etti. (aslında küfür etti bağıra bağıra). en ön sırayı kastediyordu o an bu kızla hayatımda bir şeyler olacağını anladım. bir şeyler yaşayacağım bununla hissettim. gün sonuna kadar okuldayken hep en arka sıradan onu izledim. gizlice kimseye farkettirmeden. bazen en öndeki çöp kovasına çöp atmaya giderken arkamdan beni izliyordu oda hissediyordum. biliyordum hareketlerime bakıyordu. en arka sıraya geçincede ben ona bakıyordum. ertesi gün okula gelmedi çok üzüldüm. arkadaşıyla tanıştım o gün. bahsettiğim arkadaşı erkek. biraz sohbet ettik arkadaş olduk o çocukla. gün bitti ertesi gün okula geldim. bu arkadaşla tekrar sohbet ederken o geldi. yanımıza yaklaştı. 'beni bu kekoylamı aldatıyosun' diyerek sohbete dahil oldu. espiri bir şekilde konuşmalar devam etti. o konuşmadan beri 2 sene boyunca allah'ın her günü birlikte olduk arkadaş olduk sevgili olduk. birbirimizin olduk. bu gün 2.yılımız ona hislerimi açıkladığım kafeye gittim. sokak kafeye. önce bir çay söyledim sigaramı yaktım çayım geldi. çaya dokunmadım sadece sigara içtim 10 dakika sonra garson abiden iki çay daha istedim. çayları getirdi. kardeşim karşında kimse yok birisi mi gelecek ayrıca çayına dokunmamışsın sevmedin mi yoksa diye sordu. belki gelir abi dedim. 2 sene önce tam 18,34te bu kafede bu masadaydık şimdi neden gelmesin dedim. bişey demedi gitti. 18.34 oldu. gelmedi. sadece masada sigaram ve 2 çay bardağı vardı ama o yoktu. gelmedi beni terkedeli 2 hafta olacak. bem bekliyorum hala o gelmiyor. çaylar içilmiyor artık
mahmutusta
bugün 2. yılımız. ahhh birilerine anlatmassam çıldırcam. bi yerden başlamalıyım rahatlamam lazım ben bunları haketmiyorum. 2 yıl önce bu gün başladık en güzel günlerimizi yaşamaya. 2 yıl dediğime bakmayın önemli olan zaman değil o zamana neler sığdırdığın neler yaşadığındır. biz çok şey yaşadık her gün ama her gün birlikteydik günde 10-12 saat bizim ilişkimiz herkesin imrendiği bir ilişkidir. birbirimize arkadaş olduk sevgili olduk anne baba olduk dost oldu. en küçük özelliğimizi bile tanır olduk. birbirimizin derdine koştuk daha çok ben onunkilere koştum hep uğraştım çabaladım mutlu olsun diye. onu bulduğumda kimsesi yoktu yapa yalnızdı tek bir kimsesi bile yoktu her şeyini kaybetmişti annesini babasını arkadaşlarını çok üzüldüm bu durumuna çok içerledim hep destek oldum ona. sınavlara hazırlandık birlikte hep iteledim onu hiç ders yapmazdı ben çalıştırırdım sürekli zorlardım. birlikte samsunun her yerini gezdik her taşında bir anımız var. bizi tanımayanlar bile 2 yıl boyunca her gün bizim birlikte olduğumuzu arada görürler gelir muhabbet ederlerdi. kimileri sıkılmıyonuzmu diye sorardı ben yapamam diyorlardı. oysa bilmiyorlardı bir saniye görmesek birbirimizi özleyeceğimizi. birbirimizi bırakmayacaktık söz verdik be abi nolursa olsun birbirimize karşı olan tek anlaşmamız buydu. bırakmayacaktık. ben onun için tüm herkesten vazgeçtim sadece o vardı hayatımda sabah onun cevapsız aramaları tam 119 tane merak edip aramış duymamışım bende. çok merak etmiş. takıntılıydık birbirimize takıntılı severdik. sabah öğle akşam birlikteydik diğer herkes figurandı başroller bizdik. bizim hayallerimiz vardı bizim geleceğimiz bizim hayatımız vardı. asla kavgalı ayrılmazdık küs gitmezdik evlerimize çünkü o kaybetmişti annesini babasını ya yolda başımıza bir şey gelirse ya küs ölürsek vicdan azabı çekersek diye kavgalı ayrılmazdık. o an o sorunu halletmeden asla ayrılmazdık. bazen ben küs giderdim beni arardı arardı arardı. sonra sinirlenip telefonu kapatırdım sabaha kadar. sabah dayanamayıp açardım açtığım gibi saat kaç olursa olsun hemen telefon çalardı gece hiç uyumaz ben telefonu açana kadar beni arardı. sabah sabab hallederdik bu sefer sorunu. hiç ulaşamazsa bana evime gelirdi özür dilerdi yalvarırdı gitme diye küs gitme diye bırakma beni diye. çünkü onun hayatında bir tek ben vardım ben tüm ailesiydim. sonra affederdim ben onu. barışırdık arada kavga ederdik barışırdık. bç yerden sonra hiç kavga etmemeye başladık tanıyorduk birbirimizi. üzmüyorduk artık birbirimizi sadece seviyorduk sevişiyorduk. hep sevgi vardı aramızda gittikçe çoğalan tüm öğretmenler bilirdi aramızdaki ilişkiyi hep bana emanet ederlerdi onu. sen efendisin akıllısın o sana emanet doğru yolu göster. ben korur kollardım onu doğru yolu gösterirdim ona hep sorunlarıyla uğraşıyordum hayata hazırlıyordum onu. İyiyi kötüyü öğretiyordum bu arada kendi derslerimide aksatmıyordum ikimizide ilerde rahat ettirmek için hep çabalıyordum. onu üniversiteye hazırladım kazandı burayı. yeni arkadaşları yeni evi yeni hayatı oldu. onu çok iyi tanıyordum her mevsimini biliyordum. yanıldıım. her mevsimini bilmiyormuşum ben onu 2 yıl yapayalnızken sevdim onu oda yalnızdı bende. arkadaşları oldu aksatmaya başlattı beni sorunları yarına bıraktı erteledi beni yeni hayatında hep erteledi beni. geçende bana mutsuzum dedi git dedi istemiyorum seni dedi. sevmiyorum. sözümü tutamıyorum dedi 1 hafta oldu ayrılalı 1 haftadır yalvarıyorum her fırsatta dön diye. ama gelmiyor. yeni hayatına almıyor beni. sen çok iyisin diyor ama istemiyorum seni diyor. o şuan çok mutlu beni hiç aklına bile getirmiyormuş ben her dakika onu düşünüyorum pişman olur geri döner diye bekliyorum. bugün 2. yılımız ama ben sanki doğduğumdan beri onunla gibiyim. hayatım beni yapayalnız bıraktı. bunlar sadece yaşadıklarımızın ve yaşadıklarımın kum tanesi kadar ufak bir kısmı. özlüyorum çok özlüyorum ama unut beni diyor.