marulkafa
sabahın köründe kalkıp hazırlandığıma mı yanayım yoksa bir türlü gelmek bilmeyen lanet halk otobüsü yüzünden kaçırdığım randevuma mı? halk otobüslerinin saat tutarsızlığından İllallah artık.
marulkafa
dün, can sıkıntısından tvde kanallara bakarken ceylan'ı klibine rastladım. kesinlikle dinlemiyorum kendisini ama dikkatimi çeken şey suratıydı: estetikli, kabul fakat ekranda gördüğüm şey iki küçük siyah delik ve şiş dudaklar. zaten makyajla bembeyaz suratını, klip efekti de ekleyip daha ruh gibi yapmışlar. kadının suratını çözmeye çalışırken bir de baktım ki klip bitmiş 😄 tövbe bismillah bir şey olmuş lakin ne olmuş çözemedim.
marulkafa
bazen kırk yıllık dostun seni anlamaz da, kırk yabancı derdine ortak olur. bu sitem değil elbette ama... neyse hayat işte...
marulkafa
80lik teyze anneme: "hamileliğinde kuzu mu yedin de bu kızın saçları böyle kıvırcık?" diye soruyor. kuzu=yün= kıvırcık 😄 eski toprakların bu laflarına, benzetmelerine bayılıyorum, çok hoş 😄
marulkafa
bugünden sonra hayatta en nefret ettiğim şeyler listesine ısrar ve gereksiz merakı da ekliyorum. bir akrabamız beni ısrarla birisiyle tanıştırdı; neyse dedim kadını kırmayayım, belki methettiği gibidir, önyargılı davranmayayım, tanımaya çalışayım. daha iki gün olmuş; " ee aranız nasıl? oluru var mı?" bıdı bıdı bıdı... soru üstüne soru yağmuru.. yok, koca istiyom, gel beni al dedim oğlana, o da kollarını açtı. ya sabır, iki gün de ne olabilir? ne konuşabiliriz? hem sanane arkadaş, tamam aracı oldun ama bir geri çekil. ailem onunla yüz yüze bakıyor diye siyaseten laf verip, geçiştirdim ama içimdekileri söyleyemedim ya. oluru varsa da olmaz bundan sonra. bir şeyi ısrar ettikleri zaman yapacaksam da yapmam. tiksindim yeminle. yanlışı en başta kabul ederek yaptım.
marulkafa
geçen yaz hastahane işleri için ankara'dayken görmüştüm; ulus civarında, pusette bebeği, elinde akordeon, bir şekilde parasını kazanmaya çalışan genç bir kadın. belki o kadar profesyonel değildi ama müzikleri çok içtendi ve oradan her geçtiğimde gözlerim doluyor, ağlamamak için tutuyordum kendimi. bakışları da müzikleri kadar hüzünlüydü. dün gece uyumaya çalışırken nedense aklıma geldi. bu mevsimde, ankara soğuğu, bir de bebek. umarım iyidir.
marulkafa
sevgili kediciğim yakaladığı kuşla bir güzel oynayıp, öldürdükten sonra yemeyip, bizim verdiğimiz mamayı yedi. kuşu da kapımızın önüne bıraktı biz yiyelim diye. kedimiz bizi kuşlarla besliyor 😂😜 seviliyoruz 💕
marulkafa
kıytırık bir dersin sınavı için, sınavdan 2- 3 saat önce fakülteye gelip, kopya için sınıfta yer kapmaya çalışan süper zekalar var (!). kimi insanlar beyin yerine hangi hayvanın pisliğini taşıyorlar, merak ediyorum.
marulkafa
sınavda sorulan iki sorudan bir tanesini yanlış yaparak bütü garantilemek ve hocanın insafına kalmak. o halde alırım bir dal. o halde vur gitsin beni..
marulkafa
bu sabah hazırlanırken lisedeki halim aklıma geldi. sabahın 7sinde, kış günü sobalı evde kalkıp hazırlanmak nasıl da zor gelirdi. o sıcacık yataktan kalkmak, kahvaltı hazırlamak, hele de giyinmek. lise üniformalarım buz gibi olurdu ve üstüme öylece giyecemeyeğim için yatağımın içine serip, yatakta kalan az bir sıcaklıkla ısıtıp öyle giyerdim 😄 zaman nasıl da geçiyor; bir rüyayı anımsıyor gibiyim.
marulkafa
öylesine yorgunum ki gerçekten yaşadığımdan emin değilim. şu an herşeyi hafif buğulu görüyorum 😄. üstüne bir de bir türlü uyuyamamak.
marulkafa
birgün, o mahur beste çalacak ve sevdiklerimizle ebediyen vedalaşacağız... kimbilir; belki de nasip olmayacak...
marulkafa
yine bana hüsran, yine bana grip var, yine bana finallere zar zor çalışmak düştü :(
marulkafa
bilen bilir, ghost in the shell gibi efsane bir animenin filmi yapıldı, 2017'de vizyonda ve baş rolde scarlett johansson gibi oyuncumsu var. tamam, gerçekten güzel kadın, eyvallah, kabul ve evet, kendisinin de içinde olduğu bazı filmleri ben de beğenerek izledim ama kadında oyunculuk yok. ve fragmandan gördüğüm kadarıyla "lucy" de olduğu gibi davranmış, direkt onu anımsattı yani ekstra bir şey yok, benzer hareketler. kullandığı 4- 5 mimikle oyunculuk yapıyor. harika oyuncular varken neden bu kadın 😥? filmi gerçekten merakla bekliyorum, umarım fiyasko değildir.
marulkafa
hayatta gerçek acı ve sıkıntılarla karşılaşmayan insanlar, ufacık bir sorunda ortalığı ayağa kaldırıyorlar. ufak ve basit bir örnek vermek gerekirse; bazı arkadaşlarıma bakıyorum, hayatında ciddi denilebilecek bir sıkıntısı yok -ki güllük gülistanlık değil dünya illa bir şeyler olur- sorsan neler görüp geçirmiş. sebep; aşk acısı. saçma sapan insanlara bile bile aşık olup, dertsiz hayatına bile bile dert alıyorsun, yoktan sebeplerle kavga edip yine yoktan sebeplerle ayrılıyorsun sonra gelip edebiyat yapıyorsun. yok öyle, yok böyle. tabii bu laflarım herkese değil elbette ama sevginin değerini ayaklar altına serdiler. yaşanan aşklar, harlequin romanları gibi basit, anlamsız ve değersiz.
marulkafa
yerde görüp de öldürmekten vazgeçtiğim örümceği, aradan 5dk geçtikten sonra, lavaboda elimi yıkarken karşımda görmem 😰ve bu sefer de korkudan öldüremem 😅. ah şu fobiler...
marulkafa
geçenlerde halk otobüsünde seyir halindeyken bir kaç kere kaza atlattık ve arkada oturan çift halen kendi dünya' sındaydı. tamam, seviyorsunuz birbirinizi anladık da, arada bir gezegenimize dönseniz fena olmazdı. gerçi diğer yolcularda da hiçbir tepki, ne bileyim bir endişe göremedim. şu basit olaydan aslında toplumun genel durumunu görmek mümkün; duyarsız, ilgisiz, kaygısız. bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. hadi hayırlısı...
marulkafa
mutluluk neydi? mutluluk; türk kahvesinin yanında bademli çikolata yemekti. mutsuzluk ise; bu ikisinin keyfini çıkarırıp, instagramda birini stalklarken, o kişinin yanlışlıkla geçmişteki, hem de çok geçmişteki fotosunu beğenmekti. ve bunun akabininde kahvenin ve çikolatanın zehir-zıkkım olmasıydı. oyy oyy..
marulkafa
bazen kafamın içinde kendi kendimle dertleşip, sorularımı kendim sorup cevaplarken bir de bakmışım ki ne insanlara ihtiyacım kalmış ne de birine anlatacak bir şey. hayır, kafayı sıyırmıyorum; sadece insanların tek düze yaşam ve muhabbetlerinden, bencilliklerinden, kibirlerinden vs. vs. o kadar bıktım ki zaman zaman kendi kabuğuma çekilmek bana daha iyi geliyor.
marulkafa
şu soğuk günlerde mirketler gibi oldum sonunda; güneş nerede, ben orada. yolun güneşli tarafında yürüyorum, fakültede gezinirken, durakta beklerken de öyle. güneş' i bu kadar sevdiğimi ben de bilmezdim halbuki 😄