Belinda
burda çok flörtüm vardı yaa ama hic birinin nickini hatırlamıyorum acaba şimdi onlar ne yapıyor xnxjzj😅😅😅
Gamsız Baykuş
merhabalar sevgili omüdedikodu yazarları, merhaba değerli dostlar. epey olmuştu buralara yazmayalı. siteye girmişken birden çalakalem bir şeyler yazmak istedim, özlemişim... sizce de zaman çok hızlı geçmiyor mu? daha doğrusu bu konuda kendimle çelişen bir fikrim var. bir gün içerisinde o kadar çok olay, konuşma yaşanıyor ki sanki bazen gün bitmiyor gibi geliyor. hatta gün içinde spesifik bir olay olmazsa günleri sıklıkla karıştırıyorum. sanırım bu benim için 2019'da üniversiteden mezun olmamla birlikte hayatımda fark ettiğim bir durum. o zamandan bu zamana nasıl geldik, neler yaşandı, nasıl bu kadar vakit geçti bilmiyorum. geçen sene diyesim geliyor üniversite yıllarım için. bu aradaki kayıp zamanda pandeminin de etkisi olduğunu düşünüyorum. aslında kendi adıma çok da kayıp değildi. atandım, işim oldu, hayatıma çok farklı yeni insanlar girdi, yeni bir şehre alıştım, evim değişti, her şeyim değişti belki de... eski yazılarımı silmemiş olsaydım bunlardan bir kısmının konusunun değişimle alakalı olduğunu söyleyebilirdim. yapı olarak değişiklik seven biri değilimdir. çok sabit fikirlerim var ve acayip bir şekilde rutin severim, konfor alanından çıkmayı sevmem aslında. bu süreçler elbette benim için zorlayıcı oldu ama şimdi bakıyorum, günler birbirinin aynısı. zaman, o an içindeyken geçmiyor gibi gelse de bir bakmışsın yıllar geçmiş çoktaaan. bir gün içinde çok şey oluyormuş gibi gelse de hiçbir şey yapmaya yeteri kadar vakit kalmıyor. bu ne yaman çelişki annee? tamam tamam bir daha şarkıya bağlamayacağım :) belki de benim hiçbir şey için yapacak vakit bulamamam benim zaman yönetimimin kötü olduğunu gösteriyordur, bu da olabilir. zamanı algılama biçimimiz değişiyor. yaşantılarımız da değişiyor. bu yazdıklarım herkes için geçerli olmayabilir elbette. sizde durumlar nedir ahali? bu arada İstanbul'daki kızlar eqlesin, kıps ;) İyi geceler canım dedikodu.

bu arada böyle hitap ediyorum ama gerçekten içinden geldiği gibi yazıyorum çünkü bu sitenin olması bana güven veriyor. normalde kendimi yazarak iyi ifade edebilen biri değilimdir. sayısalcı olmamdan mütevellit kelimelerle aram pek de iyi değildir -en azından sayılara nazaran-. tanımadığım insanlara bir şeyler anlatmak yıllar önce de daha kolay geliyordu, şimdi de. ha şimdi bakınca sitede tanımadığım pek de kişi kalmamıştır, anonimlik falan hak getire ahahjs. neyse sitenin bana kattığı en güzel şeylerden biri yazı yazmak oldu. anlattığımı dinleyecek kimse olmasa bile buraya gönül rahatlığıyla yazabileceğimi biliyorum. kaldı ki buradan tanıştığım çok güzel insanlar var ve onlarla sohbetimiz hâlâ devam ediyor. İyi ki o insanlar var, iyi ki bu platform var... 💜
psikodok
sevdiğim birinin üzüldüğünü duyunca, görünce bütün gezegeni yakasım geliyor
Sos
acıyor

mutsuzluktan söz etmek istiyorum
dikey ve yatay mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor

biz giz dolu bir şey yaşadık
onlar da orada yaşadılar
bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak

en başta mutsuzluk elbet
kasaba meyhanesi gibi
kahkahası gün ışığına vurup da
ötede beride yansımayan
yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
öbürünün bir kadından aldığı verem
bütün işhanlarının tarihçesi
bütün söz vermelerin tarihçesi
sevgim acıyor

yazık sevgime diyor birisi
güzel gözlü bir çocuğun bile
o kadar korunmuş bir yazı yoktu
ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
gemiler gene gelip gidiyor
dağlar kararıp aydınlanacaklar
ve o kadar

tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
sonbahar geldi hüzün
kış geldi kara hüzün
ey en akıllı kişisi gündüzün
sevgim acıyor
kimi sevsem
kim beni sevse

eylül toparlandı gitti işte
ekim falan da gider bu gidişle
tarihe gömülen koca koca atlar
tarihe gömülür o kadar

-turgut uyar
ucuncunesilsaglikci
bundan yıllar önce de aklımda bu soru varmış:'neden?'. neden? yıllar geçmiş, bu sorunun içeriği büyümüş ve boyumu aşmış. günlerdir içimde kopan fırtınalarda yankılanan şey:neden? hak ettim mi? biraz evet,biraz hayır. bir yerde okumuştum; birinin sana yaptığı ilk yanlış karşındakinin karakterindendir, karşındaki bunu tekrarlayarak yapıyorsa ve sen affediyorsan bu senin aptallığındandır. yapılan her şeyi affedip gözü kapalı inandığım ve gerçekleri inatla görmediğim için hak ettim,daha doğrusu şu an aptallığımın bedelini ödüyorum.söylemek istesem konuşacak çok şey var, yüzüne vurabileceğim çok fazla şey. ama eminim ki yalanlarınla kendini aklamanın bir yolunu bulursun sen,kendi söylediğin yalana bile inanırsın. sadece şunu bil: söyleyeceğin yalanlara karnım artık çok tok ve 'neden' sorusuna vereceğin hiçbir cevabın bir önemi yok. ama sormadan edemiyorum:neden?
Uyku
dün akşam birinin, birisiyle maçı vardı. normalde futbolla aram yoktur ama denk geldim, yemek yerken biraz izledim.
dikkatimi bir şey çekti, kamera yukarı çıktığında turkcell'in logosu ile birlikte "türksporu" yazmışlardı.
oyuncular içerisinde ancak bir tane türk ismi duyabildim. kamera taraftarlara yakınlaştırıldığında şok oldum; taraftarların olduğu yere file çekmişler.

şimdi sizlere soruyorum, türk futbolu bu mu? türk sporu bu mu?
omuluarkadas
gün geçmiyor ki güzel memleketım saat kac olursa olsun yine formunda dndndjd pompalıyla ön kesmek nedir yaa. mahallede ya pompalıyla bi yer taranır ya birinin onu kesilir ya da durduk yere sıkılır. anlatsana biraz bu pompalı tüfek sevdası nerden?? can güvenliğimden korkuyorum kurşun odama isabet etcek ya da namlunun ucu bana gelicek diye. niye salıyonuz abicim seri katilleri
Le Petit Mami
şu dünyada anlam veremediğim tek şey kibirin, kendini beğenmişliğin genellikle aptal ve cahil insanlara özgü oluşudur. onca bilge insan tanıdım, gördüm, öğrendim fakat hiçbirinin kibirden ve kendini beğenmişlikten haberi bile yoktu. dahası bu insanlar tevazunun dibine vurup sürekli kendilerini eleştirirler, kendilerinden sürekli şikayet ederler, cahilce bir şey dediklerinde en çok onlar kendilerine kızar. büyük bir tezat değil mi ? mami anlamıyor...
omuluarkadas
birinin insanlardaki iyiye inanma nedeni olun, kimseye güvenememe sebebi değil..
Eylem68
keşke birbirimizi tanısaydık da birinin dedikodusunu yapsaydık.
Komutan Logar
geçende ilçemizdeki bir kitapçıya gittim. kitapları karıştırırken, açar açmaz bağlaç anlamına “-de”nin ayrı yazılmadığını gördüm. defalarca okudum farklı bir anlam yok. bu kadar basit bir dil bilgisi kuralını kitap yazabilecek düzeyde birinin yanlış yazması sizce normal mi?
soulless
şimdi hayatımda başıma gelen en sayko olayı anlatacağım. iş dolayısıyla başka bir şehre taşındım. işten bir arkadaşın yanında kalıyordum. kaldığımız semt de öyle lanet bir yer ki çoğu ev birbirinin aynı apartmanların içinden tutun dışardaki kapıya kadar. neyse taşındıktan sonra ki ilk iş gününden eve dönceğiz arkadaş dedi ki ; knk sana anahtarı vereyim de sen dön beni bekleme benim iş uzun, bulursun demi evi ? bende hafızama güveniyorum ve evlerin birbirine o kadar benzediğinden de haberim yok tmm dedim sonra. zindan anahtarlığı gibi bir anahtarlık çıkardı içinde 10 tane falan anahtar var. İçlerinden birini verdi bana şakayla karışık inşallah yanlış anahtarı vermemişimdir dedi. neyse ben çıktım yola ve bizim eve benzeyen ilk eve girdim baktım içerisi falan aynı o yüzden şüphem olmadı hiç dairenin önüne geldim başladım kapıyı açmaya çalışmaya 1-2dk uğraştım açamadım kapıyı sonra arkadaşın yanlış anahtar şakası aklıma geldi başladım sövmeye telefonu çıkardım aradım ulaşamadım daha da sinirlendim bir kez daha açmayı denedim kapıyı sonra apartmanın kapısından bir adam girdi merdivenleri hızlı hızlı çıkarken bir yandan bana sövüyor. ben şok oldum o anda kafa basmadı ne olduğuna beni tuttu savurdu o ara , yere düşürdü sırtıma dizini falan koydu bizim apartmanın kapı birden açıldı içerden bir kadın çıktı poliside aradım geliyor dedi. benim kafa o zaman dank etti neyse zorla falan anlattım olayı abi apartmanı karıştırmışım diye baya bir dil döktükten sonra birde anahtarı falan gösterdikten sonra inandılar. polisi falan geri aradılar tamam sıkıntı yok diye.meğer kadın beni kapıyı zorlayıp sinirli görünce korkmuş içerde. bende de saç sakal uzun gözlerin altı siyah ten kansızlık derecesinde beyaz yani tam potansiyel suçlulara benziyorum. kocasını aramış sonrası malum. arkadaşa anlattım olayı gülmekten altına sıçtı. bu da böyle bir anı oldu.
Zeze
aklıma bir an bi şey geliyor. bazen daha önceden düşünmüş oluyorum ama o an bi şey tetikliyor. düzenlemeye kalkınca da unuttuğum için taslaksız yazıp geçiyorum. tutamıyorum çoğu düşüncemi içimde. amacım kimseyi yargılamak, eleştirmek, kırıp dökmek değil. zaten çoğu yazımda da aslında kendimi hedef alıyorum. bir hafta sonra bile o yazıma tamamen zıt düşünebilirim. çünkü insanım. her an yeni bi şey öğrenmemle her şey bambaşka bi şeye dönüşebilir. ya da birinin yorumuyla. yani buraya bu böyledir demek için yazmıyorum, düşüncelerim yazıya dönüşmüş olsun, üstüne sonra da düşünebileyim diye yazıyorum. bunu açıklama gereği duydum çünkü... öyle işte ☺️
iyikalplipsikopat
gecmisin ezgileri

gecenlerde okuldaki bir odev grubuna katildim, mecburiydi.arkadasim vasitasiyla gruba katildim.

2 kiz ve 1 ben kantinde bulustuk(normalde daha fazlayiz) konustuk kabaca planladik falan derken bir dahaki bulusmaya kadar 2 gunde odevin buyuk kismini olusturan bir slayt yaptim gercekten tek tek arastrdim falan

ve karsiliginda takdir edilmeyecegime yaptigimin begenilmeyecegine emindim ki tam tersi oldu

takdir edilmek onemsenmek cok guzel, bunun disinda gruptaki kizlardan birinin davranislari cok hosuma gitti, daha oncedende kucuk diyaloglar kurarkenki nezaketi, karsindakine deger gostermesi hosuma gidiyordu.iyi hissettim.herkes defalarca tesekkur etti cok yaraticisin falan dediler, tavirlarini begendigim guleryuzlu kibar kizin kucuk seyleri bile onemsemesi -grubun carsamba gunu bulusalim kararina iyikalplipsikopatin carsamba gunu dersi yokmus daha uygun gun bulalim cocugu yormayalim- gibisinden cumlesi cok hosuma gitti.evet kizin dis gorunusu benlik degil dindar giyimi(turbanli olmasi) falan benden cok uzak ama guleryuzu pozitif enerjisi temiz olmasi falan, iyi insanlar iyi hissettiriyorlar

ne zaman merryle bulussam ne zaman sevgiyi hissettigim onaylandigim deger gordugum bir an hissetsem kibar utangac iyi cocugu hissediyorum.iyi olmayi istiyorum.eve donerken hep iyi olmayi hayat icin cabalamayi istiyorum.zengin olup ulkeme hatta dunyaya iyilikler yaptigimi hayal ediyorum.sonra yol param disinda 20 lirayla ay sonuna kadar idare etmem gerektigini bilmek, babamin yaptiklarini isitmek, spor salonuna yazilamamak, gelecek kaygisi vs beni cikmaza sokuyor gibi

nefretle ofkeyle yasayip sadist sapkinliklar hayal etmek hayatta kalmamin tek yolu mu?

ben iyi olmak istiyorum ufak bir iyilik kucuk bir tebessum biraz onaylanma deger gorme takdir edilme daglar kadar nefreti buharlastiriyor.bir cikis yolu bulmaliyim.sevdigim basarili oldugum ve para kazanabilecegum yapmaktan bikmayacagim 1 seye bulsam ve yonelsem sadece kendimi degil sevdiklerimden sokaktaki hayvanlara kadar cok seyi degistirebilecegime eminim


ladylazarus
geçen gün üşümüş bir şekilde eve koşup yatağıma sığındım. dalmışım, bir ara kolumu yorgandan çıkarmışım ki üşüyerek uyandım. o uyku ve uyanıklık hali arasında üşüyen, açlıkla sınanan insanlarla sızladı kalbim. bir şeyler yapılmalıydı, büyümeyi hiç bu kadar istemedim. ertesi gün soğuktan donarak ölen iki askerin haberiyle sarsıldım. diyor ya cansever : ' gülemiyorsun ya, gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir, ne kadar benziyoruz türkiye' ye ahmet abi. ' tıpkı böyle işte..
dün gece oğuz atay' ın babama mektup parçasını yeniden okuyup dinledim. ' korkuyu beklerken ' kitabında yer alan bu hikaye, oğuz atay' ı en iyi anlatan parça sanırım. karalama defterime istemsizce kolomon moore' nin sadist kadınlarının arasında venüs' ü yerleştirdim hikayeyi dinlerken.

onun ruhunu kendiminikine benzetmişimdir daima hakkım olmayarak. yıllar evvel bu parçayı okuduğumda sahiden de ne kadar yakın olduğumuzu idrak etmiştim. sonraları daha bir şefkatle öptüm fotoğrafını. ben de babasına kızgın çocuklardan biriydim. büyüdükçe esasında ne kadar benzediğimizi, sahip olduğum tüm güzel duyguları ondan aldığımı fark ettim. en acısı kötü yönlerimin de onunkiyle benzeşiyor oluşuydu benim için. anlayıp, affetmek büyümeye delalet sanıyorum. onu affettikçe mi anladım, anladıkça mı affettim bilmiyorum fakat ilk kez birinin özlemiyle ağladım. benzeşmek her zaman o kadar iyi değil, ikimiz de duygularımızı belli etmek konusunda beceriksiziz, üstelik yabancıymışız gibi büyümüşken ben, her şey daha zor oluyor. babamı çok özlüyorum ve yanındayken içimden geldiği gibi sarılamıyorum ona, ne tuhaf bir duygu. diğer insanları tanıdıkça ona sarılma isteğim artıyor. pamuklara sarılarak büyüyen biri olmama rağmen hiçbir zaman korunmaya ihtiyaç duymadım. yeri geldi kavga ettim, yeri geldi bile bile başımı belaya sokmaktan çekinmedim. tüm arkadaşlarımın karşıma dikildiği o gün dahi eğilmedim. dün o parçayı dinledikten sonra aslında ne kadar küçük olduğumu gördüm. huzur çok farklı bir duygu, yaşamdan mutluluk istemiyorum zira mutluluk bencilce gelmiştir bana hep. mutlu olmak zorunda değilim fakat huzurlu olmak istiyorum. etrafımda benimle ilintili fakat asla bana ait olmayan binlerce sorunun ve insanın arasında çekiştirilirken, gülümsemekle yetiniyorum. kimseye karşı öfke duyamıyorum zira herkes bir yerinden haklı. bağışladıkça kalbindeki yük hafifliyor insanın, son yıllarda bunu adet edindim. karşıma çıkan her insan bir farkındalık bırakıyor ve insanın, salt sahip olmak isteyen, gördükleri ve duyduklarıyla yetinen ucuz bir yaratık olduğu idrakiyle aradığım huzura bir parça sahip olarak devam ediyorum yaşamıma. bir an önce ideallerimi gerçekleştirip izole bir yaşam sürmek istiyorum. bunun için çalışmak güç veriyor bana. bir süredir iş arıyorum fakat ailem buna pek sıcak bakmadığı için, daha ziyade hedeflediğim şeylerin bir kısmını gerçekleştirmek adına para biriktirebileceğim kısa süreli işler bakıyorum. umarım en kısa sürede bu sorunumu da halletmiş olurum.

uzun ve dağınık oldu fakat insan her zaman bu tür şeyler paylaşacak gücü bulamadığı gibi, anlaşılmaya insan da bulamıyor. muhtemelen burada da okunmayacak bir yazı fakat paylaşmak bir miktar da olsa rahatlatıyor insanı.

oğuz atay' ın mektubunu bırakıyor, iyi geceler diliyorum.




işte bütün terakkinizi gördüm ve aslıma rücu ediyorum.
ladylazarus
nabokov' un önerisiyle, dr. jekyll and mr hyde ı okudum. nasıl bu kadar geç kalmışım ! ondan sonraki tüm kitap ve filmlerin, bilhassa kafka' nın dönüşüm kitabının ilham kaynağı bana kalırsa. aklıma gelen ilk eserlerden biri de coelho' nun ' şeytan ve genç kadın ' kitabı oldu. şöyle bir bölümü var ki yıllardır aklımdan çıkmaz satırları :

'' leonardo da vinci ' son akşam yemeği ' isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı. iyiyi isa ' nın bedeninde, kötüyü de isa ' nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde o ' na ihanet etmeye karar veren yahuda ' nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı. resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. bir gün bir koronun verdiği konser sırasında korodokilerden birinin isa tasvirine çok uyduğunu fark etti. o'nu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız eskiz çizdi. aradan üç yıl geçti... ' son akşam yemeği ' neredeyse tamamlanmıştı, ancak vinci henüz yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı. leonardo'nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı... günlerce aradıktan sonra leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.. leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi, zira artık eskiz çizecek zamanı kalmamıştı. kiliseye varınca yardımcıları adamı ayağa diktiler. zavallı başına gelenleri anlamamıştı. leonardo adamın yüzünde görünen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu. ressam işini bitirdikten sonra sarhoşluğun etkisinden kurtulan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü. şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi : ' ben bu resmi daha önce gördüm ' ' ne zaman ? ' diye sordu ressam. o da şaşırmıştı ! ' üç yıl önce.. elimde avucumda olanı kaybetmeden önce.. o sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı, bir ressam beni isa' nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti.. '

iyi ve kötünün yüzü aynıdır.. her şey insanın yoluna ne zaman çıkacağına bağlıdır. "

bu da tanıdığımız en sevilesi hyde olan durden' dan, iyi uykular müdavimler.
iyikalplipsikopat
gizlenemeyen gercekler

gercekleri gizlemeye sadece olumlu bakmaya calissamda bu bir yalan.kendi kendimi ikna etmeye calistigim bir yalan.evet bir dosta sahibim sosyallestim 7 yillik saklanmanin rol yapmanin ardindan hayati yasiyor gibiyim

ama hala kimligim belirsiz hala rol yaptigumi hissediyorum.hala kendimi zayif hissediyorum.o kadar zayif ve gucsuz hissediyorum ki ne yaparsam yapayim kaybedecekmisim gibi.hala bir yetenegimi severek yaparak para kazanabilecegim bir alani kesfedemedim.icimde bir sey engel oluyor degismek gelismek istiyorum planliyorum ama icimdeki korku eziklik hissi veya ailem veya ozguven eksikligi bilmiyorum ama engel oluyor

hala babamin sesi hareketleri davranislari bana tecavuz gibi geliyor.zavalli annemin kiz kardesimin hali, hayatin gercekleri ve babamin bencil duygusuz ruh hastasi hali bizleri sadece kolesi goren istedgi gibi itip kakmayi kullanmayi kendinde hak goren hali tum bunlar bir yuk gibi tasiyamadigim bir yuk

guclu olmak istiyorum guclu oldugumu kanitlamak istiyorum hukmetmek istiyorum ustunlugum kanitlansin istiyorum.kimse karismasin kimse ezmesin bagirarak ozgurum gucluyum diyebileyim istiyorum

iste bu istegim serikatillere cinayetler isleten sey yani iktidar hirsi.bu olmadigi icin zavalli hissediyorum.icimdeki birikmis kinden ofkeden eziklik hissinden hicbir seye odaklanamiyorum bunu uc cinsel pornolarla falan baskilamaya calismam sadece beni uyusturuyor ama artik bu da yetersiz

evet vicdanim var duygularim var ama ozellikle yalniz kaldigimda hepsinden kurtulmak istiyorum en ufak bir baski emir beni cildirtiyor.ozellikle babamin kole gibi kullanmasina dayanamiyorum

bir sekildd bilgisayardan sosyal medyadan para kazanabilmem lazim eger okul uzadiginda ise girersem falan bir gun emir altinda olmaya dayanamayip cinayet islemekten korkuyorum

boyun egmek alttan almak degil ezmek boyun egdirtmek istiyorum.gecmisi, gun icjnde gerceklesen basit seyleri bile dusundukce catliyorum adeta

ruh halimi icimdeki intikam almak ezmek isteyen hali su videolar anlatiyor.hepsinin temelinde yikim var hukmetme var once asagilanan ezilen birinin aniden ayaga kalkip ezmesi intikam almasi var iste surekli hayalini kurdugum sey bu.ezmek intikam almak guclu oldugumu kanitlamak.evet videolarin hepsi gercek disi zaten olayda bu gercekler hep hayal kirikligi




















muallim✔
bugün denemede en yüksek netimi çikardim.dershaneden yurda kadar icimden kolbastı oynayarak geldim 💃💃😂 darisi gerçek sinavin basinaa😋 he bu arada sinav günü bana ebeveynlik yapmak isteyen olursa başim gözüm üstünedir😂çıkinca peçete uzatacak birinin olmasi güzel olurdu:/
Siyefay
zaman nefes almakla geçen günler değil, birinin aklında olmakla ilgili biraz...
hayatın kronometresini sen değil, seninyanındaki tutar.
o kadar.
muallim✔
bi arkadaşa sosyal hesaplari dondurdum kafam rahat keşke daha önce dondursaydim filan diyorum..arkadaşın cevabi ise "doğru instagram çok ses yapiyordu dimi kafani sisiriyordu.bence saçma olmuş kapaman" gibi şeyler dedi..sonra baktım karşımdakinin erkek olduğunu farkettim ve bu cvbi vermesine pek de sasirmayip altyazı geçtim:/ eğer kadinsan ve sosyal sayfalar kullaniyorsan günde defalarca saçma sapan msjlar alabilirsiniz..ya da sürekli birilerini engellersin..msj kutuna(instagramin sakıncalı bulduğu için bulaniklastirdiği) resimler atilabilir..ya da msjina cevap vermemişsen birinin p*posu evereste olursun ve hakaret icerikli msjlar alabilirsin.belki dışarda tacize uğramiyoruz ya da uğruyoruz defalarca:/ ama sosyal medyada bu durum aldı başını gitti..dedim ya sizin saçma dediğiniz bi duruma gelin bi de kadının dünyasından bakin..kadın olmak zor, kadın olarak yaşamak daha da zor..zor bi hayatimiz olduğu için belki de kadınları anlamak zor.ne bileyim öyle istee..belki de bütün bu olanlar doğru yanlış olan benim.."teknoloji cağindayuk gizumm sacmalama nasul tanuşcok böyle olcek tabi " diyebilirsiniz.domokrotok bi ülke olduğumuz için herkes herşeyi söyleyebilirdi dimi? yalniz bu da teoride cok iyi olup uygulamada "o ne ola ki" dediğimiz konulardan biri😄bu arada da instagramdan girip demokrasiden cikan canliya da "kadın" denir😂

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)