mayk
İlk hafta dublin deneyim ve gözlemlerim:
konaklama aşırı pahalı, tek yaşamak imkansız. oda kiralamak 700-1200€ arası
dışarda yemek pahalı
yemekler genelde lazanya, makarna ve dondurulmuş gıdalardan oluşuyor.
çok büyük parklar var
havası çok temiz
arkadaşlarınızla dışarı çıkıp dolaşabileceğiniz çok fazla alan var
şehir genel olarak temiz ama gece kulüplerine yakın yerlerde sidik ve kusmuk kokan yerler var
İnsanları yardımsever
kavga gürültü yok denecek kadar az
şehir içinde en büyük gürültü kaynağı trenler onlar da çok yüksek değil
aile yanında kalıyorum, henüz kombi açmadılar 😄
hava farketmiyor denize giriyorlar, çocuklar bile
ben montla yerli şortla dolaşıyor
İrlandalı kadın ve erkek 2şer toplam 4 fenotip var. ayırt etmesi çok kolay
ulaşım leap(akbil) kartla çok kolay. toplu taşımalar iş çıkış saati hariç dolu değil
otobüsler genellikle 2 katlı ve üstte seyahat etmek çok keyifli
çok fazla taksi var. gece kulüplerin kapandığı saat hariç taksi bulmak çok kolay
yerliler gündüzleri içmeye başlıyor
kocaman bahçeli evleri var ama eski arabaları kullanmaya devam ediyorlar
tutumlular
her evde nerdeyse köpek var
rugby’i çok seviyorlar, milli takımları da çok iyi sanırım
yetişkilere göre çocukların ingilizcesi çok net. yaşlılar çok fazla harf yutuyor anlaşılması zorlaşıyor
taharet musluğu yok(benim için en büyük sorun)
ikizler
bismillahirrahmanirrahim diyerek giriş yaptım siteye. İlk başta eşimden sitenin açıldığını duyduğumda inanamadım. yok be dedim ama gerçekmiş. nasılsınız hanımlar beyler, sıhhatiniz afiyetiniz yerindedir umarım. yazarak bir şeyler anlatmayalı uzun zaman geçtiği için klavyede ellerim bile şaşırıyor şu anda yazdıklarıma. ay bazında baksak 2 seneye yaklaştı böyle bir durum yaşamayalı. olsun o kadar da. eskiden dağa taşa yazardım her şeyi. her gittiğim yerde bir yere bir şeyler karalar orada var olmaya çalışırdım. bu geçtiğimiz sürede ise altını çizmeye başladım. bir elimde cetvel bir elimde kırmızı kalem ne görsem altını çiziyorum. kendim için kendimin konuşması yerine başkalarının kelimelerinde ifade edilmenin rahatlığını yaşıyorum sanırım. yoksa orta yaşlarıma geldikçe dinginlemeye mi başladım? sanmıyorum. atamalı bir işte çalışalı 2 yılı bitiriyorum. ticaretin köpeği olan ben için atanmışlık zor becerdiğim bir iş olsa da iyi kıvırdım sanırım bu işi. süreç içerisinde evlendim üniversiteden beri hayatımda olan hanımefendiyle. evlendim ama hanımefendi de başka bir ilde çalıştığı için bekar hayatı yaşıyorum senenin 10 ayında. sporumu düzenli bir şekilde devam ettiriyorum. tabi pisboğaz yememi de. bu yüzden fiziksel olarak pek değişmesem de güçsel ve mental anlamda her geçen zaman daha da güçleniyorum. zorla çaya attığım şekeri bıraktırdı hocam. alıştım ancak şimdi de ne şekerli içiliyor ne şekersiz içiliyor bu meret. gezginimden sonra (bilmeyenler için üniversite hayatımdaki bisikletim, dostum, herşeyim), bir de mızrağım oldu. o da motosikletim. mızrağımla beraber iş yerine gidip geliyoruz, işten sonra veya haftasonları farklı şehirlere kaçıyoruz. o da bu yetişkinlik hayatımdaki dostum oldu. gezgine oranla biraz masraflı (benzin fiyatları :( )bir dost ancak ona göre de keyfi olan bir dost. bir de karavan gibi kullandığımız bir aracımız oldu bu sene. onunla birlikte de 7 şehir gördük. acemilik senemizdi onunla birlikte ancak baya keyifli anlar yaşattı bize. arabadan eskiden nefret ederdim hâlâ nefret ediyorum. ancak böyle karavan tarzı kullanabildiğim için biraz sempatim var. o yüzden o benim işime yarayan uzaktan bir akrabam gibi. arkadaş edinme yetimi kaybettim niyese. eskiden hayatıma senede en az 1 dost bir çok da arkadaş eklerdim ancak 2 senedir hiç dost ekleyemedim. edindiğim arkadaşlar da çoğunluğu mecburiyetten. niye böyle oldu hâlâ anlam veremedim buna. hâlâ birileriyle kavga etmedim, hâlâ aynı şarkıcıları keyifle dinliyorum, hâlâ hâlâ... bir sürü hâlâlar ve bir sürü yepisyeni şeylerle iki yıl geçmiş buraya gelmeyeli. hepinizi çok özledim ve seviyorum. biraz daha duvarı okuyayım bakalım millet neler yapıyor. bu şarkı eşliğinden hanım memleketindeki balkonumdan hepinize mutlu geceler... :)


themuallim
sa. bir tane podcast dinliyorum. konuşmacıların bahsettiği konu da şu, 2000'li yılların başında bir tane itiraf sayfası varmış onla ilgili sohbet ediyorlar. direkt bizim siteyle bağdaştırdım ve yakın geçmişe gittim, geceye de minik bir itiraf olsun, özlemişiz. hazır mısınız? bir önceki sürümü bilenler bilir, üyelik sistemi yine vardı ama paylaşım yapabilmek için zorunlu değildi, anonimbay ya da anonimbayan olarak yorum yapılabiliyordu ya da gönderi paylaşılabiliyordu. ben ikinci sınıf falanım ve özgüvensizlikte zirve bir dönemdeyim o ara. bir gönderi paylaşmıştım işte kendimce komik, okulla ilgili bir durumdu sanırım. o zamanlarda da böyle hani bir gönderi altında 600 yorum coşturulduğu zamanlar. ben gönderimi paylaştım, 3 saat oldu 5 saat oldu tık yok. nasıl bozuluyorum ama kimse bir şey yazmıyor diye. en sonunda dayanamadım, hesabımdan çıkış yapıp anonimbayan'dan "ahahhaja gerçekten mi ya" tarzı bir yorum yaptım mesajıma, sonra döndüm kendi hesabımdan teşekkür ettim bi de ajsaahsjskakskd loser'lık seviyesine bakın ya, ne gerek var böyle bir şeye kaldı ki hâlâ bazen kendi gönderilerimin altına yorum yapıp eğleniyorum kendi kendime. bu yüzden de artık radikal bir karar aldım, akıştaki tüm gönderileri beğeneceğim siz paylaşın çiçeklerim ben hepinize gülüyorum❤he bu arada şunu da ekleyeyim, neyse ki akışta kendi özelliklerimi betimleyip "tanışalım mı :)" gibi cümleler yazmamışım, o potansiyel var çünkü ahdjdl beterin beteri var arkadaşlar... kendi kendiyle kavga edenler de vardı, hepinizin farkındaydım hepinizin aldjdekal sevgiler. :*
Sanatçı
bu polonyalılardan büyük virus yok, nerde güzel iş var hep polonlar var, eskiden türkler burda iş tutardı, bu polonlar geldiğinden beri türklere güzel işleri kapattılar, bir günlüğüne sebze meyve işine gitmiştim, yeşil kalın yelek giydirdiler, kafamızada değişik birşey taktırdılar, neyse başladık işe ilk saat dilimi sakindi, 2 nci de öyle gitti dedim ben burada işi götürebilirim, neyse son saat dilimine geldik, baktım gıcık bi tane polon şef başımda duruyor, 2 de bi tempo tempo diyor ayar oldum, yok seni eve gönderirim ayakları falan, baktım kavgaya gidecek iş, 3 te molaya çıkıldı dedim o ara bir bahane bulup işi bırakayım hastalık numarası yaptım, 3 te bitirdim işi, işte normalde 12 saatlik iş artık beyin kaldırmıyor bi yerde, zaten polonlara çok ayarım, dahada gitmedim onların şef oldukları yerlere...
omuluarkadas
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
kopmaz kökler salmaktır oraya

kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
turevinial
güzel kızlar ve 2 yıllık olmayanlar sea diğer arkadaşlara da gönülsüz bir niye geldiniz ki bakışı
tavsiyelerim:
1-üniversitenin içinde kyk da kalmayın samsun gibi bir şehri köy ve körfez sahilden ibaret sanabilirsiniz
2- atakentteki eski adi beyoğlu nargilecisi olan yere gitmeyin kavgalıyım
3- üniversitenin ilk haftası gelmenize gerek yok alışma vs geçin bunları
4- eve çıkacaksanız mimarsinan-atakent arasından ev bakin (kurupelit kampüsü için) zaten diğer yerler de çok yaşanılabilir yerler deyil
5-itiraf sayfalarına doluşmayın burasını ve twitterı kullanın mümkünse because ben insta mı kapattım sizi bulamam.
çok_karanlık_patron!
İlk defa uzun yazacağım, yanlışım varsa düzeltin.yeni sinema kanunu diye bir halt getirdiler. neye yaradı bilmiyorum. 9 liraya aldığım bilet 14.5 lira olmuş. kampanya ve indirimler kaldırılacak derken mısırı dediler sandım. bilet kampanyaları da kalkmış, üstüne bir de sansür oh. zaten festival filmleri gelmiyor samsun'a. ama ülkeye gelmesi bile artı kültürdü. şimdi teorime geçelim.
yıllardır kardeş kardeşe yaşayan yapımcılar ve dağıtım şirketi birden kavgaya başladı.yok sen mısır satma ben şunu yapmam falan filan. sonra bakanlık el attı,sinema kanunu çıkardı. bu kanun kimim işine geldi? 1)dağıtım şirketlerinin (indirimli biletler kalktı. önceden biletle birlikte çok daha ucuza mısır alabilirdik kalktı. bir bilet bir mısır 20 lira iken, şimdi bir mısır bir bilet ayrı ayrı satılacağı için en az 30 lira oldu)
2)film yapımcılarına (kampanyalar kalktığı için biletlerin fiyatı arttı yani) doğrudan yapımcılara) biletten düşen pay arttı. 5 liradan 7.5 lira oldu.
3)bakanlığın yani devletin (biletten alınan vergi de dolaylı olarak arttı.) sinema kanunundan sonra bakanın neşeyle önümüzdeki yıl 60 milyon olan seyircimizin 100 milyon olmasını umuyoruz demesi bi garibime gitti. devletsin sen devlet. zaten sinemanın %90'ını ögrenciler ve gençler oluşturuyor. sen bunları bile soymak istiyorsun. buradan sana yıllık 10 milyon tl fazla gelse ne olur gelmese ne olur? o para devlet nezdinde hiçbir şey. yani anlayacağınız, bence geçen aylarda sinema sektörü danışıklı bir dövüş yaptı. istedikleri gibi bilet fiyatları arttı. seyirci hariç herkesin işine gelen bir teklif meclisten geçti. ayrıca reklamların azalması kanunu 1 temmuz'da uygulanacakken bu kampanyaların bitmesi tam da bugün başladı.yanlışım varsa bilen arkadaşlar düzeltsin. çünkü çok sinirliyim. haftada 2-3 kere sinemaya giden beni o kadar seven beni küstürdüler. artık gitmem. açar evde korsan izlerim. yıllarca korsan izleyen arkadaşları hep uyardım ama bizi onlar mecbur etti artık.
iyikalplipsikopat
bitmeyen kimlik karmasasi

dalgalar halinde ara ara depresyona giriyorum ve her defasinda suresi ve etkisi dahada uzuyor 1 tetikleyici miknatis gibi hepsini cekiyor ve sonuc nefret dolu intihar egilimli gece basini yastiga koydugunda uyanmamayi dileyen bir hal

ayni ben 1 hafta oncesine kadar guzel hayaller icindeydi gerceklerden uzakta olsa erdem anlaminda guzel hayallerdi.zengin bir oyuncuyum ve ulkem icin yatirim yapiyor ciftciler isciler icin cabaliyorum, milyarder bir is adami olmusum ve tum cabamla fakirler aclar icin cabaliyorum falan

halbuki suan milyon dolarlarim olsa bile bu sadece anlik gecici bir doping etkisi yapar yeme eglenme zevk icinde yasama ve doyuma ulastiktan sonra ayni yere donme.ne icin yasiyorum?kendim?ailem?sevdiklerim?hicbiri oylesine bos anlamsiz isteksiz ve zoraki

biktigim duygusal karmasalar, vicdanim ve nefretimin surekli yaptigi kavga, sadist arzularimi duzeltme cabam, annemin zavalli her seye kosturmaya calisan bizim icin cabalayan hali, babamin insana adeta tecavuz eden soz hareket ve davranislari, kiz kardesimin odasindan cikmayan gunde 12-13 saat uyuyan anorexiaya yakin zsyiflik hali hepsnden yoruldum.tum.cocukca duygulardan arindim olgunum icimde bulundugum durumu anliyorum

bu yorgunluk ancak nefret dolu dusundgumde veya sadist cinsel seyler dusundugumde gizleniyor ki yorgunlukta bunlarda gecici.sacma sapan bir dongu ve asla bitmiyor

4-5 gun once spora yazilmayi dusunuyordum uygun fiyatli salon bulmustum ki yol param disinda 2 hafta boyunca 50 liram kaldigini ogrendim, daha sonra tiyatroyla alakali bir cest kursta denilebilecek bir sey buldum, katilan insanlara baktim ve onlarin karsisinda ne kadar ezik oldugumu farkettim iste hayal dunyasiyla kendimi uyusturmusken beni bir anda gercek dunyaya donduren shock bu 2 seydi.bu cok acik ben degisemem.bunun icin yoka yakin bir arzum 0 cabam ve 0 a yakin yasam istencim var.kendim dahil her seyi curuyorken gormekte oldukca keder verici ama bu histende uzaklasiyorum.bir anlik cinnet bir anlik cesaret sonum boyle olacak bunu biliyorum.evet fazlasiyla yaptigim devamszligs ragmen bugunde okula gitmedim hep kimligimi sorguluyordum yasam istencimin verdigi yasama tutunma umudu ile ama artik pek umrumda degil bedensel fizyolojik ihtiyaclari karsilamak disinda yasamiyorum ki bu durumun ahirdaki hastalikli curumeye baslamis yari olu bir hayvandan farki yok ve bir cikis yoluda yok hayatta olmak bu kadar aci verici sinir bozucu ve yorucu oabiliyormus meger
ladylazarus
geçen gün üşümüş bir şekilde eve koşup yatağıma sığındım. dalmışım, bir ara kolumu yorgandan çıkarmışım ki üşüyerek uyandım. o uyku ve uyanıklık hali arasında üşüyen, açlıkla sınanan insanlarla sızladı kalbim. bir şeyler yapılmalıydı, büyümeyi hiç bu kadar istemedim. ertesi gün soğuktan donarak ölen iki askerin haberiyle sarsıldım. diyor ya cansever : ' gülemiyorsun ya, gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir, ne kadar benziyoruz türkiye' ye ahmet abi. ' tıpkı böyle işte..
dün gece oğuz atay' ın babama mektup parçasını yeniden okuyup dinledim. ' korkuyu beklerken ' kitabında yer alan bu hikaye, oğuz atay' ı en iyi anlatan parça sanırım. karalama defterime istemsizce kolomon moore' nin sadist kadınlarının arasında venüs' ü yerleştirdim hikayeyi dinlerken.

onun ruhunu kendiminikine benzetmişimdir daima hakkım olmayarak. yıllar evvel bu parçayı okuduğumda sahiden de ne kadar yakın olduğumuzu idrak etmiştim. sonraları daha bir şefkatle öptüm fotoğrafını. ben de babasına kızgın çocuklardan biriydim. büyüdükçe esasında ne kadar benzediğimizi, sahip olduğum tüm güzel duyguları ondan aldığımı fark ettim. en acısı kötü yönlerimin de onunkiyle benzeşiyor oluşuydu benim için. anlayıp, affetmek büyümeye delalet sanıyorum. onu affettikçe mi anladım, anladıkça mı affettim bilmiyorum fakat ilk kez birinin özlemiyle ağladım. benzeşmek her zaman o kadar iyi değil, ikimiz de duygularımızı belli etmek konusunda beceriksiziz, üstelik yabancıymışız gibi büyümüşken ben, her şey daha zor oluyor. babamı çok özlüyorum ve yanındayken içimden geldiği gibi sarılamıyorum ona, ne tuhaf bir duygu. diğer insanları tanıdıkça ona sarılma isteğim artıyor. pamuklara sarılarak büyüyen biri olmama rağmen hiçbir zaman korunmaya ihtiyaç duymadım. yeri geldi kavga ettim, yeri geldi bile bile başımı belaya sokmaktan çekinmedim. tüm arkadaşlarımın karşıma dikildiği o gün dahi eğilmedim. dün o parçayı dinledikten sonra aslında ne kadar küçük olduğumu gördüm. huzur çok farklı bir duygu, yaşamdan mutluluk istemiyorum zira mutluluk bencilce gelmiştir bana hep. mutlu olmak zorunda değilim fakat huzurlu olmak istiyorum. etrafımda benimle ilintili fakat asla bana ait olmayan binlerce sorunun ve insanın arasında çekiştirilirken, gülümsemekle yetiniyorum. kimseye karşı öfke duyamıyorum zira herkes bir yerinden haklı. bağışladıkça kalbindeki yük hafifliyor insanın, son yıllarda bunu adet edindim. karşıma çıkan her insan bir farkındalık bırakıyor ve insanın, salt sahip olmak isteyen, gördükleri ve duyduklarıyla yetinen ucuz bir yaratık olduğu idrakiyle aradığım huzura bir parça sahip olarak devam ediyorum yaşamıma. bir an önce ideallerimi gerçekleştirip izole bir yaşam sürmek istiyorum. bunun için çalışmak güç veriyor bana. bir süredir iş arıyorum fakat ailem buna pek sıcak bakmadığı için, daha ziyade hedeflediğim şeylerin bir kısmını gerçekleştirmek adına para biriktirebileceğim kısa süreli işler bakıyorum. umarım en kısa sürede bu sorunumu da halletmiş olurum.

uzun ve dağınık oldu fakat insan her zaman bu tür şeyler paylaşacak gücü bulamadığı gibi, anlaşılmaya insan da bulamıyor. muhtemelen burada da okunmayacak bir yazı fakat paylaşmak bir miktar da olsa rahatlatıyor insanı.

oğuz atay' ın mektubunu bırakıyor, iyi geceler diliyorum.




işte bütün terakkinizi gördüm ve aslıma rücu ediyorum.
iyikalplipsikopat

artik kendimi biliyorum

3.5-4 saattir annem ve kiz kardesimle sohbete daldim.hayatin gercekleri gelecek egitim meslek para vs ama hayir bunlar etkilemedi kiz kardesimin bu tembel uyusuk ve hicbir seyi onemsemeyen halinin kendi keyfinden degil babamdan kaynakli oldugunu ogrenmek, annemin ve kizkardesimin eriyen bir halde oldugunu gormek etkiledi.gozlerimin onunde yavas yavas ruhen ve fiziksel olarak olduklerini gormek etkiledi.ugradiklari iskenceyi anlamak acilarini hissetmek etkiledi.annemin gecmiste ugradigi zulmleri haksizliklari fiziksel/zihinsel iskenceleri anlatmasi etkiledi.vicdanimdaki o sizlanmayi hissettim ve bu bana hayatta aradigim amaci anlami bunlarla ilgili motivasyonu sagladi

artik kendimi biliyorum.artik bir kimligim var ruhum var.

kadinlar tarafindan yetistirildim kadin gunlerindeki erkek cocuguydum onlarin konusmalarini dinleyen daima uslu kavgadan uzak utangac saf bir cocuk oldum.aileme sevdiklerime simarir kosar komik yuzler hareketler yapar guler ve guldurmeye calisirdim.

bunlar disinda hayatim boyunca zorbalar tarafindan ezildim.nadiren onlarin arkadasi olup onlarin korumasinda olsamda cogunlukla onlar tarafindan asagilandim ezildim itaat etmeye zorlandim.14 yasindan beri bir aptal ve beceriksiz olduguma inandirildim.bir hayvan gibi tembel itaatkar hale geldim.sadece kactim korktum hayal kurdum.kaba saygisiz yuzsuz insanlardan nefret eder oldum

hicbir zaman bencil olmadim egoist ve havali olmadim.saf iyi cocuktum.kendisini en cok ezenlere bile iyilik yapan cocuktum.12 yasimda ailevi sikintilari 14 yasimdaysa her gunu iskence olan 1 yillik okul ile kimlik karmasasini yasadim asagilik kompleksinide yukseklik kompleksinide doruklarda yasadim.8 yasinda cocugu kendimden daha guclu daha ustun gordugumde oldu kendimi insanligin efendisi gibi gordugumde tum kurtulma cabalarim bosuna oldu tum calisma duzen getirme cabalarim max 1 hafta dayanabildi cunku motivasyonum yoktu benim icin hayat onemsizdi cunku ben onemsizdim.cunku ortada ben yoktu itaatkar tembek zavalli ezik bir hayvan vardi

artik kendimi biliyorum.zorbalikla ezilen iskence goren can cekisen eglenemeyen para sikintisi ceken sevdiklerimi dostlarimi kurtarmaliyim.onlara aci cektirenlere hayal edemeyecekleri acilari vermeliyim.hayir konu psikopatliksa sadistlikse sinirlar yok ahlak yok vicdan yok olamaz olmamali olmayacak.hicbiri umrumda degil kotu insanin aci cekmesinin tek yolu cocugunun gozu onunde olmesiyse eger cocugunu ona elleriyle oldurtmeliyim delirtmeliyim gozlerini her kapadiklarinda her yalniz kaldiklarinda onlara o acilari tattirmaliyim.vicdan ve sevgi sadece iyilere sevdiklerime zorba olmayanlara kaba olmayanlara var kalani kadin cocuk farketmeksizin sabun olsun eritilsin bombalansin uzuvlari koparilsin umrumda degil gram vicdan hissetmiyorum

hayvan gibi zavallica yasadigim bunca senede en degerli seye sahip oldum.guclu bir iradeye.insanlarin ask doktorlari psikologlari ogut veren hocalari oldum korkularimi yendim kuruntularimi alt ettim tabularimi astim.en degerli seye sahibim ayagimin ucunda her gun dahada buyuyen sihirli elmasa sahip asami artik elime aliyorum artik gucluyum artik bir kimlige ruha sahibim

kendimi asla birakmayacagim kendimi 7-8 yildir yaptigim gibi asla salmayacagim.ben sevgi dolu fakirlere zenginlik ezilenlerinse intikamiyim.yillarca ezilenin gecirdigi acimasiz cinnetim ben, intikamlarini en acimasizca alan olacagim.her seyin en iyisine en luksune sahip tutkularini sehvetini tum icinde kalanlari yasayamadiklarini en iyi doyuran biri olacagim.ben buyum ben artik kendimim kendimdeyim.

karakterimi ve arzularimi belirledim artik bir ruha sahibim.iyi biriyim yardim eder iyilik yaparim ama ayni zamanda hak edene gercekten ve gercekten hak edene affedilemez olana psikopatim.sanatci olmak hissettiklerimi hissetirmek veya psikolog olmak herkesin derdine care olmak falan isterdim eskiden ama artik biliyorum hepsinden oteyim bir ustinsanim yillarca izlemis empati yapmis erdemleri sorgulamis kendini yenmis biriyim asla siradan olamayacak kadar siradanliktan cok otedeyim kendimi biliyorum artik bir ruha sahibim
iyikalplipsikopat
gercek dunya ve birey sorumluluklari

sikayetler duygulardan duygulara gecmeler hayatimin bundan ibatet oldugunu biliyordum hep ama degismeye basladim ve bu gercek dunyaya donmeme neden oldu

ihtiyacim olan sey iyi bir dosttu bunu elde ettim artik icimdeki nefreti birikmisligi azaltan bir seyler var.artik az bcukta olsa bir kimligim var sevdigim guvendigim bir dostum ve az bucuk eglenebildigim bir hayatim var

artik ihtiyacim olan sey uyumlu bir birey olmak.birey ureten uyum saglayan demektir peki ne uretebilirim neye yetenekliyim?

hep hayal dunyasinda duygulardan duygulara atlayarak kendi icimde yaptigim kavgayla icimdeki hevesi enerjiyi oldurerek yasadim buna yasadiklatim sebeb oldu surekli asagilanmam babamin beni surekli ezmesi beni her seyde basarisiz olacagima ikna olmus bir duruma soktu "ben kimim neler yapabilirim" sorusunu soruyorum kendime cevap alamiyorum.yaraticilgima cok guvenirdim beni milyarder edecek fikirler bulurdum bazi icatlari sosyal medya platformlari gibi seyleri onlar ortaya cikmadan onceden hayal ederek kesfederdim ama bu yaraticiligimi neye nasil kullanacagimi bilmiyorum cunku yetenelerimj neler yapabilecegimj gercek dunyayi bilmiyorum

senaryo yazmak, video montajlari yapmak, karikatur cizmek, yazilim ogrenmek falan hangisini basarabilirim veya hangisini istiyorum bu siralar kafami bunlar kurcaliyor

insanlar acilarini tembellik yapmak icin bahane olarak kullaniyor olabilirler mi?bende boyle sanirim.kitapsiz sporsuz yetenegime, para kazanabilecegim ise yonelik seyler yapmadan aptalca videolar izleyerek duygulardan duygulara gecerek pornografik seylere bakarak nefret hissederek gecen rutinlerden ve onlarin benden caldigi enerjiden zamandan bunaldigimi skildigimi farkettim

bu degisim mi bir kivilcim mi yoksa yeni ve buyuk ihtimal kaldiramayacagim bir hayal kirikliginin baslangicimi bilmiyorum

okulum uzayacak ve beni mutlu edecek yeteneklerimi kullanmami saglayacak bir yolla bilgisayardan sosyal medyadan falan bir sekilde para kazanmamin gerekliligi konusunda son derece ikna olduguma eminim sadece.cunku bunu basaramazsam bir gun bir cinnetle tramvayla kotu seyler yapacagimi biliyorum icimde kotu sapik sadist biri olsamda ozumde iyi biri olmaya ozen gosteren biriyim sosyallessemde hala icine kapanik utangac kibar cocugun izlerini tasiyorum iyi biri olmami saglayan vicdanim hala gorevini yerine getiriyor sadece kendimle barismak istiyorum ama bunu basaramazsam bir canavara donusebilecegimide biliyorum
umutsuzvakkka
son bikaç gündür buraya hep onunla ilgili şeyler yazıp kafanızı şişirdim kusura bakmayın sevgili dostlarım ama artık bitti zor olsa da içim yansa da canım acısa da vazgeçmeye karar verdim ve onun haberi yok ama onun hayatından bağırıp çağırmadan kavga etmeden içimde kalanları söylemeden sadece susarak gidiyorum ondan..ne demiş şair;bağırıp çağırıp gittiyse korkma da,sessizce gittiyse dönmez kadın..
umutsuzvakkka
sevgili omü dedikodu ailesi size soruyorum;üç sene sonra yine karşılaştık ilk selam veren ve konuşan o oldu sonrasında engelimi kaldırdı ve ayrılırken de görüşürüz dedi.ama tam 2 haftadır yazmıyo sizce buluşmak için ben mi yazmalıyım yoksa beklemeli miyim ki ben onu kavga ettikten sonra üç sene sabırla bekledim.
iyikalplipsikopat
ben/sen neyim/nesin
duygularimizi; aldandigimiz, kapildigimiz, kendi icimizde savastigimiz dusuncelerimiz belirliyorsa dusuncelerine aldanmayan biri duygu hissedebilir mi veya nasil duygular hissedebilir?

arzularimiz tercihlerimizin, tercihlerimizse dusuncelerimizin hammadeleri ise arzulari sessizlesmis biri dusunebiliyor mudur iradeli midir bir kimlige sahip midir?

arzu yasamin en temel ana guc kaynagiyken arzulari sessizlesen birinin yasamla bagi ne oranla saglamdir veya yasama bagli midir?

sonucta hayata en bagli olanlar en arzulu olanlar ve arzularina ulasmak icin istahla hirsla cabalayip kendilerine ve cevrelerine zarar verenler degillr midir?olum tehlikesinde her seyi goze alip yasayanlar , hayatta en cok kalanlar onlar degiller midir?basari oykulerinin , zenginlerin sirri kendilerini tek bir arzuya feda etmeleri tum zamanlarini buna harcamalari tum hayatlarini o arzu icin sekillendirmeleri ve bu fedakarliklaru ve de kararliliklari ile arzuyu gerceklestirmeleri degil midir?

insanin ruhunu tek bir seye kurban etmesi tek bir sey olmasi gercekten basari midir?bir seyler olmak gercekten basari midir?

beni ben yapan davranislarim , davranislarimi belirleyen sey tercihlerim.tercihlerimi belirleyen sey ise arzularim .beni iyi yapan sey topluma iyi gelen , beni kotu yapan sey topluma kotu gelen arzu tercih ve davranislarimsa ve ben iyi olmayi emreden genetik dolayisiyla vicdan(superego) kendi tercihim olmadan iyi olmak zorunra kaliyor olmadigimda aci cekiyor ayni sekilde id(hayvani ego) ile bencil hayvani arzularin pesinde kosup cabalamak zorunda kalip yapmadigimda psikolojik sorunlar yasiyorsam

tum hayatim bireysellik ve toplumsalik arasinda farkli olaylar ve durumlara gore terchler yapmaktan ibarettir

tum duygularim genetigimle bana islenmis ilizyonlar , tum kimligim ise bu ilizyonlari surdurebilmem icin toplumun bana asiladigi yalanlardir ve

tum yasam yalanlar icinde kavga ederek ilizyonu gorememek ilizyonun perde arkasindaki gercekten saklanmaktir.

arzularim yalan duygularim yalan kimligim yalan ben yalanim yasam bir yalan.ben ise tum bu yalanlara gulen perde arkasindaki gercegi gormus biriyim

herkes hayretle merakla hayat sihirbazini izlerken ben numarayi bilen biri olarak insanlarin hayret eden merak eden istahla heyecanla ofkeyle anlamak cozmek isteyen bakislarina gulen biriyim
maestro
her galatasaraylının hayalidir bol gollü kavgalı kırmızı kartlı bjk-fb maçı izlemek. zevkten uçuyorum ha
masabasi123
2,5-3 yıllık bir ilişki düşünün 1 gün bile kavga edilmemiş 2 sene aşkla bakan bir insan sonra başka şehir okul ve arkadaşlar sonra bahane olarak konuşacak konu yok sıkıcıymışım ..mesaj atası yokmuş bana...bu insan o okula girsin diye kahrını çeken ben hak etmeyen yine ben .bir insan nasıl bu kadar değişir ya da ben göremem .dedim yok artık mesajla bu konudan bitirmez diyosun. 1 kere bile aramıyor.yetmiyor sosyal medyada eğlence fotoğraflarını atamıyor diye az da olsa utanç varmış bir bakıyosun seni silmiş sonrada birde bana beddua etme diyor ayrılırken. son sözüm seni vicdanın affetsin..seni kötü görmeyi okadar istiyorum ki ama beddua etmem.
pseudo
burada dönen kavgaları kimler hatırlıyor kfmdjs
it is photographed by me heheh😏
kittyyy
ananenmle dedem arada kavga ediyor ananem dedemin kulaklarının duymadığını bildiği için sürekli çok konuşuyor dedemin kulaklarını ağrıtıyormuş😌 dedem de bugün bize geldi diyor ki anneme “bu kadın delirmiş, ne dediğini bilmiyor. sürekli bir şeyler zırvalıyor bereket ki benim kızlarımda yok böyle delilik”😕😕 annem de dedemin duymadığını biliyor ya hani diyo baba o kadar emin olma😂😂
Sanatçı
İnsanda sabır olmasaydı çok kavga gürültü ikilik savaş fitne çıkardı siz siz olun sabretmeyi iyi bilin sabreden her olayda kazanır... ne kadar kötü söz söylensede yine sabredin sizin sabrınız o insanlara örnek olur ve yapılan hataların farkınada varırlar işte o yüzden sabredeceksin allah en guzel yolları ve kapıları açacaktır....
zaliminkizi
kendimle konuşurken kavga çıktı zor ayırdım.

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)