malifalitiko
bahtsız bedevi eşittir ben. İncir çekirdeği kadar metal koruma boyasının sağ el işaret parmağımın tırnağına tepeleme batmasının ardından ege üniversitesi hastanesi'nin acil servisine gittim. film çekildi, ve kıymığın parmağımın sinirine kadar girdiğini gördük. doktor enjektör iğnesi ile kurcalayıp çıkarmaya çalışsa da nafile. enjektör iğnesinin batan kıymığa her temasında aklımı kaybedecek kadar çektiğim acı ise cabası. travmaya aktarıp oradan ortopedi bölümüne gönderdiler. tırnağı çekeceğiz başka çaresi yok dediler başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. acil servisin ortopedi doktoru meraklı bakışlarla operasyonu izleyen tıp öğrencilerine başından sonuna tüm müdehaleleri anlatarak sapa sağlam tırnağımı çekti. batan boya kıymığı tırnak ile beraber gelince öğrenciler "aaa bunun için mi çektik hocam tırnağı" dediler. neyse kıymığı aldıktan sonra geriden gelecek tırnağa yol göstersin diye çektikleri tırnağı tekrardan parmağıma diktiler. yaşadığım acıyı tarif edemem. yani demem o ki bazen incir çekirdeğini dolduramayacak kadar ufak şeyler aklımızı alabiliyor.
thor
merhabalar efendim. uzun bir süredir buraya bir şey yazmamıştım. bunun bir sebebi var. çünkü başımdan eksantrik bir hadise geçmedi. saygılar.
Yepisyeni
bir esmer aşkıdır gitmez başımdan
tad almaz oldum yediğim aşımdan
İki tel kaldı dökülecek saçımdan
edilecek eziyet mi bu gavurun oğlu

gel dedin geldik git dedin gittik
ömrümüzü istedin yollarına serdik
ver deseydin canımızı verirdik
çekilecek cefa mı bu gavurun oğlu
ikarus✨
bulunduğumuz ortamlarda çalışan insanlara bir "günaydın" ya da "kolay gelsin" demek çok zor olmasa gerek ki bu davranış bize 100 misli ile geri dönüyor çoğu zaman. başımdan geçen bir olayı kısaca anlatmak istiyorum.
kısa bir süre önce yaklaşık 1 hafta hastanede kalmak zorunda kalmıştım. bu süre zarfında hemşiresinden doktoruna, hasta bakıcısından temizlik personeline kadar o servisin tüm çalışanlarını gözlemleme fırsatım olmuştu. hemşireler ve doktorlar zaten işlerini iyi takip edip ilgili davranıyorlardı, ben de temizlik personellerini gözlemlemeye karar verdim. rutin temizlikleri sırasında hal hatır sordum, kolay gelsin dedim ve hani en basitinden sildiği yerlere daha kuruman basmadım. bunlar çok basit şeyler bakıldığı zaman. bir de bunların hiçbirini yapmayıp bu personellerin yüzüne bile bakmayan hasta yakınları vardı. İnanır mısınız ben sırf bu şekilde davrandım diye neredeyse 2-3 saatte bir çarşaflarımız değişiyordu,odamız gün içinde 2 defa siliniyordu, el dezenfektanımız daha bitmeden bile yenileniyordu, fazladan 2 yastık daha alabildik, gece üşüyünce battaniye bulabildik, çayımız kahvemiz eksik olmadı... tüm bunları sadece bir "kolay gelsin" ve "nasılsınız" ile yaptım. şimdi belki size bunlar zaten olması gereken, normal seylermis gibi gelebilir ama insan 1 hafta gibi bir süre hastanede kalınca bu anlattıklarım birer nimet sayılabilir. ya da ben uzun zamandır "insanlık namına" pek bir şey görmüyorum :)
çok uzattım. demem o ki hayat zaten yeterince zor, insanın mutsuz olması için bir çok neden var, bari biz birbirimize yardım edelim, iki güzel söz bir sıcak gülümseme ile birbirimizin hayatında fark yaratabiliriz. siz birine güleryüz gösterdiğinizde mutlaka bunun karşılığını alırsınız. tamam kabul ediyorum çok büyük mutluluklar değil bunlar ama hangimizin hayatında her gün mutluluktan ağlayacak derecede büyük mutluluklar yaşanıyor ki? böyle böyle küçük şeylerle en azından yarıştan kopmamış oluyoruz.
kısaca anlatıcam dedim olay nerelere geldi :)
admiral
arkadaşlar bugün başımdan geçen ilginç bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. beni canik ilçe milli eğitimden aradılar ve ücretli öğretmenlik için başvurum olduğunu bir yerde açık bulunduğunu gelmek isteyip istemediğimi falan sordular bende şartlarımı sundum kabul ettiler neyse kaydımızı yaptırdık ben dedim bi çalışacağım okula gideyim müdürle görüşeyim okula gittim durumu anlattım müdür beyler toplantıdaymış bekle dediler neyse aradan bi 30 dk geçti bi adam geldi müdür yardımcısıymış elimi uzattım doğru düzgün sıkmadı bile neyse odasına gittik oturduk dedim ben yüksek lisans yapıyorum şu şu günler boşum sizin haberinizde varmış dedim he he falan dedi yüzüme bakmıyor bu arada adam. neyse senin ilk öğretmenlik deneyimin galiba değil mi dedi bende staj yaptığımı bir çok kez derse girdiğimi söylesem de neyse onu ayarlarız ismin neydi he sen bi numara bırak keşke deneyimli olsaydın neyse falan diyo bende çok üstelemedim ilk günden neyse dedim şimdi size soruyorum devlet tecrübesiz istemiyor özel istemiyor ben nerde tecrübe kazanacam kahvehaneye gidip millete ders mi anlatacam anlamadım. geçende isim veriyorum sınav kolejine gittim diyo seni stajer olarak 1 sene çalıştırırız sonra bakarız kaç para verceksiniz dedim para mı? diye güldü adam. o öyle gülünce ben teşekkür ederek çıktım. çünkü ben stajer olmasam bedava çalışcak sırada bekleyen o kadar çok mezun öğretmen var ki. ahh ah...

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)