Sanatçı
birine aşık olmak, gözü bağlı olarak, bir uçurumun kıyısında yürümek demektir.
Le Petit Mami
kendi makarnanı yapıp kendi çayını doldurduğunda artık "adam" olmuşsun demektir. az önce kendi makarnamı yapıp gözyaşları ile birlikte yedim. gerçi gözyaşının asıl nedeni makarnanın tadı da olabilir...
OzY
genellikle her insanın içinde bir boşluk var. sahipsiz kedi gibi kendisine bir aidiyet arıyor her insan. bana göre bu aranarak bulunan bir şey değil. tam tersi aradıkça bizi hatalara sürükleyen, sürükledikçe yeni tecrübeler kazandıran ve doğru insanı bulmamız konusunda bize kriter oluşturmaya yarayan bir tecrübe. bu yüzden herkese "seni seviyorum" dememek gerek. sevgiyi basite indirmemek gerek. neden seviyorsun sorusuna cevaplarınız bitmiyorsa gerçekten seviyorsunuz demektir. sınırlı cevaplara sahipseniz kendinizi kandırıyorsunuz.
ucuncunesilsaglikci
bilenler bilir, eğer instagramda eski sevgilinizi takip ediyorsanız çoğu fotoğrafını beğenmezken yeni sevgilisiyle olan fotoğraflarının hepsini beğenirsiniz. bu bir çeşit 'artık umrumda bile değilsin' demektir.
ikizler
saatler 23:00'ı gösterdiğinde yurduma daha yenice girdim. o saate kadar kütüphanede kalmak beni acıktırmıştı doğrusu. yurdumun en sevdiğim özelliği gelmişti aklıma kütüphaneden çıkarken. bir mutfağımız vardı ve biz istediğimiz saat istediğimiz şeyleri pişirebiliyorduk. sırf bunun için yurttan birkaç durak önce inip ekmek aldım. menemenimi hazırlayıp yemem yarım saatimi aldı. menemenimden arkaya da bir demlik çay kaldı. ben de kapattım tüm ışıkları. kendi başıma bir çay içeyim biraz da sohbet edeyim dedim. normalde bu saatler kahve içmeyi en çok sevdiğim saatlerdir. ama inanırmısınız daha 2 aydır ağzıma kahve koymadım. nasıl becerdim bunu ben de pek anlayabilmiş değilim. sanırım güneşin batışına, geceki yelin esişine hasret kalınca insanın aklına ne kahvesi geliyor ne de başka bir şey. son sıralar baya hasretlik çekiyorum sanırım. balkonomu özlüyorum mesela. şu mutfak olayını sanırım bir tek bana özel bir balkonla değişebilirim. kahvemi özlüyorum. her yudumumda içime işleyişini. yazmayı özlüyorum. elime klavyeyi aldığım anda sonu kocaman bir gülümsemeyle biten yazılar yazmayı. okumayı özlüyorum. okuduklarım azaldığı için üzülüyorum. bazen hayal ediyorum. gün 26 saat olsa da çalışmak zorunda olduğumuz saatler aynı kalsa ne olurdu diye. bence çok güzel olurdu ama o 2 saatimize de göz dikeceklerine adım gibi eminim. güzel olan şeyler varken neden o güzel olan şeylerin yerine korkuları, umutsuzlukları, çırpınışları koyarız onu da anlamıyorum. bir akışa bırakma meselesi bence. bir akışa bıraksak kendimizi her şey güzel olacak ama... 6. bardağım da bitip, eylem ablamız son şarkısını söylemeye başladıysa başka şeylerin vakti gelmiş demektir. hepinize mutlu geceler gençler. rüyalarınız bir kocaman gülüşlü görüşürüz busesi kadar güzel olsun...
👑Merry Andrew
kim olduğumu biliyorum. ne olduğumu. neleri sevdiğimi. nelerden nefret ettiğimi. nelerin beni hissizleştirdiğini. nelerin bana haz verdiğini biliyorum. ve kaçıyorum kendimden. olabildiğince uzağa. ardıma bakmadan koşuyorum tüm gücümle. ama bir süre sonra fark ediyorum aslında olduğum yerde dairler çizdiğimi. yıllarca o karanlık ormanın derinliklerinde kötü kurttan kaçtığımı sandım ama kaçtığım şeyin sadece bir yansıma olduğunu çok geç fark ettim. hiçlikte yankılanan o duyduğum ses, beni ölümüne korkutan o canavar, bunu kabullenmek çok zor, o benim. kaçtığım, korktuğum şey benim. simsiyah gözleri, korkutucu suratı ve kalın boğuk sesiyle bana bakan o şey sadece aynadaki yansımam. korktuğum yerdeyim. benden ayrı biri değil o ve onunla bir olmayı kabullenmek zorundayım. daha ne kadar kaçabilirdim ki zaten. ne olduğumu biliyorum ama onunla bir olup kendimi kabullenirsem olacakları da biliyorum. atlattım sanmıştım, kaçıp kurtulabilmeyi başardığımı sanmıştım ama bu gölgenden kaçmaktan farksız. yapabildiklerimi kabullenmek onu kabullenmek demek ve onu kabullenirsem bir olduğumuzu da kabullenmişim demektir. bu bana beladan başka bir şey getirmez.

kendimi bildim bileli çok fazla şey yaşadım hep. sürekli sorunlarla uğraşmak, sürekli mücadele içinde olmak ve bir yandan hayatla uğraşıp bir yandan sevdiklerini güvende tutmaya çalışmak artık beni yormaya başladı. tükenmenin hiç sırası değil. şu aralar zaten depresyona falan girmeye de zamanım yok. benden hep mücadele etmem bekleniyor ama ben daha kendi dertlerimi çözemiyorum nasıl başkalarına faydalı olabilirim ki. kalan son gücümü de aileme harcıyorum ve bu bir süre böyle devam edecek. peki ben hayatla boğuşurken içimdeki karanlık bir fırsatını bulur da beni yakalarsa.
👑Merry Andrew
hayat sakin ve yolunda gitmeye başladıysa kesin yakın zamanda bi işler dönecek demektir anladım bunu. hayatımdaki hiçbir sessizlik hayra alamet olmaz. hiçbir şey olmasa ben kendi kendime bir işe bulaşırım rahat batıyor ya. diğer tüm dertlerim yetmiyormuş gibi yine başıma saçma salak bir iş açtım. akıllanmıyorum ben yok illa bi b*ka bulaşmalıyım tabi içim rahat etmez 😒
iyikalplipsikopat
gercek dunya ve birey sorumluluklari

sikayetler duygulardan duygulara gecmeler hayatimin bundan ibatet oldugunu biliyordum hep ama degismeye basladim ve bu gercek dunyaya donmeme neden oldu

ihtiyacim olan sey iyi bir dosttu bunu elde ettim artik icimdeki nefreti birikmisligi azaltan bir seyler var.artik az bcukta olsa bir kimligim var sevdigim guvendigim bir dostum ve az bucuk eglenebildigim bir hayatim var

artik ihtiyacim olan sey uyumlu bir birey olmak.birey ureten uyum saglayan demektir peki ne uretebilirim neye yetenekliyim?

hep hayal dunyasinda duygulardan duygulara atlayarak kendi icimde yaptigim kavgayla icimdeki hevesi enerjiyi oldurerek yasadim buna yasadiklatim sebeb oldu surekli asagilanmam babamin beni surekli ezmesi beni her seyde basarisiz olacagima ikna olmus bir duruma soktu "ben kimim neler yapabilirim" sorusunu soruyorum kendime cevap alamiyorum.yaraticilgima cok guvenirdim beni milyarder edecek fikirler bulurdum bazi icatlari sosyal medya platformlari gibi seyleri onlar ortaya cikmadan onceden hayal ederek kesfederdim ama bu yaraticiligimi neye nasil kullanacagimi bilmiyorum cunku yetenelerimj neler yapabilecegimj gercek dunyayi bilmiyorum

senaryo yazmak, video montajlari yapmak, karikatur cizmek, yazilim ogrenmek falan hangisini basarabilirim veya hangisini istiyorum bu siralar kafami bunlar kurcaliyor

insanlar acilarini tembellik yapmak icin bahane olarak kullaniyor olabilirler mi?bende boyle sanirim.kitapsiz sporsuz yetenegime, para kazanabilecegim ise yonelik seyler yapmadan aptalca videolar izleyerek duygulardan duygulara gecerek pornografik seylere bakarak nefret hissederek gecen rutinlerden ve onlarin benden caldigi enerjiden zamandan bunaldigimi skildigimi farkettim

bu degisim mi bir kivilcim mi yoksa yeni ve buyuk ihtimal kaldiramayacagim bir hayal kirikliginin baslangicimi bilmiyorum

okulum uzayacak ve beni mutlu edecek yeteneklerimi kullanmami saglayacak bir yolla bilgisayardan sosyal medyadan falan bir sekilde para kazanmamin gerekliligi konusunda son derece ikna olduguma eminim sadece.cunku bunu basaramazsam bir gun bir cinnetle tramvayla kotu seyler yapacagimi biliyorum icimde kotu sapik sadist biri olsamda ozumde iyi biri olmaya ozen gosteren biriyim sosyallessemde hala icine kapanik utangac kibar cocugun izlerini tasiyorum iyi biri olmami saglayan vicdanim hala gorevini yerine getiriyor sadece kendimle barismak istiyorum ama bunu basaramazsam bir canavara donusebilecegimide biliyorum

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)