mayk
İlk hafta dublin deneyim ve gözlemlerim:
konaklama aşırı pahalı, tek yaşamak imkansız. oda kiralamak 700-1200€ arası
dışarda yemek pahalı
yemekler genelde lazanya, makarna ve dondurulmuş gıdalardan oluşuyor.
çok büyük parklar var
havası çok temiz
arkadaşlarınızla dışarı çıkıp dolaşabileceğiniz çok fazla alan var
şehir genel olarak temiz ama gece kulüplerine yakın yerlerde sidik ve kusmuk kokan yerler var
İnsanları yardımsever
kavga gürültü yok denecek kadar az
şehir içinde en büyük gürültü kaynağı trenler onlar da çok yüksek değil
aile yanında kalıyorum, henüz kombi açmadılar 😄
hava farketmiyor denize giriyorlar, çocuklar bile
ben montla yerli şortla dolaşıyor
İrlandalı kadın ve erkek 2şer toplam 4 fenotip var. ayırt etmesi çok kolay
ulaşım leap(akbil) kartla çok kolay. toplu taşımalar iş çıkış saati hariç dolu değil
otobüsler genellikle 2 katlı ve üstte seyahat etmek çok keyifli
çok fazla taksi var. gece kulüplerin kapandığı saat hariç taksi bulmak çok kolay
yerliler gündüzleri içmeye başlıyor
kocaman bahçeli evleri var ama eski arabaları kullanmaya devam ediyorlar
tutumlular
her evde nerdeyse köpek var
rugby’i çok seviyorlar, milli takımları da çok iyi sanırım
yetişkilere göre çocukların ingilizcesi çok net. yaşlılar çok fazla harf yutuyor anlaşılması zorlaşıyor
taharet musluğu yok(benim için en büyük sorun)
ikizler
bismillahirrahmanirrahim diyerek giriş yaptım siteye. İlk başta eşimden sitenin açıldığını duyduğumda inanamadım. yok be dedim ama gerçekmiş. nasılsınız hanımlar beyler, sıhhatiniz afiyetiniz yerindedir umarım. yazarak bir şeyler anlatmayalı uzun zaman geçtiği için klavyede ellerim bile şaşırıyor şu anda yazdıklarıma. ay bazında baksak 2 seneye yaklaştı böyle bir durum yaşamayalı. olsun o kadar da. eskiden dağa taşa yazardım her şeyi. her gittiğim yerde bir yere bir şeyler karalar orada var olmaya çalışırdım. bu geçtiğimiz sürede ise altını çizmeye başladım. bir elimde cetvel bir elimde kırmızı kalem ne görsem altını çiziyorum. kendim için kendimin konuşması yerine başkalarının kelimelerinde ifade edilmenin rahatlığını yaşıyorum sanırım. yoksa orta yaşlarıma geldikçe dinginlemeye mi başladım? sanmıyorum. atamalı bir işte çalışalı 2 yılı bitiriyorum. ticaretin köpeği olan ben için atanmışlık zor becerdiğim bir iş olsa da iyi kıvırdım sanırım bu işi. süreç içerisinde evlendim üniversiteden beri hayatımda olan hanımefendiyle. evlendim ama hanımefendi de başka bir ilde çalıştığı için bekar hayatı yaşıyorum senenin 10 ayında. sporumu düzenli bir şekilde devam ettiriyorum. tabi pisboğaz yememi de. bu yüzden fiziksel olarak pek değişmesem de güçsel ve mental anlamda her geçen zaman daha da güçleniyorum. zorla çaya attığım şekeri bıraktırdı hocam. alıştım ancak şimdi de ne şekerli içiliyor ne şekersiz içiliyor bu meret. gezginimden sonra (bilmeyenler için üniversite hayatımdaki bisikletim, dostum, herşeyim), bir de mızrağım oldu. o da motosikletim. mızrağımla beraber iş yerine gidip geliyoruz, işten sonra veya haftasonları farklı şehirlere kaçıyoruz. o da bu yetişkinlik hayatımdaki dostum oldu. gezgine oranla biraz masraflı (benzin fiyatları :( )bir dost ancak ona göre de keyfi olan bir dost. bir de karavan gibi kullandığımız bir aracımız oldu bu sene. onunla birlikte de 7 şehir gördük. acemilik senemizdi onunla birlikte ancak baya keyifli anlar yaşattı bize. arabadan eskiden nefret ederdim hâlâ nefret ediyorum. ancak böyle karavan tarzı kullanabildiğim için biraz sempatim var. o yüzden o benim işime yarayan uzaktan bir akrabam gibi. arkadaş edinme yetimi kaybettim niyese. eskiden hayatıma senede en az 1 dost bir çok da arkadaş eklerdim ancak 2 senedir hiç dost ekleyemedim. edindiğim arkadaşlar da çoğunluğu mecburiyetten. niye böyle oldu hâlâ anlam veremedim buna. hâlâ birileriyle kavga etmedim, hâlâ aynı şarkıcıları keyifle dinliyorum, hâlâ hâlâ... bir sürü hâlâlar ve bir sürü yepisyeni şeylerle iki yıl geçmiş buraya gelmeyeli. hepinizi çok özledim ve seviyorum. biraz daha duvarı okuyayım bakalım millet neler yapıyor. bu şarkı eşliğinden hanım memleketindeki balkonumdan hepinize mutlu geceler... :)


themuallim
sa. bir tane podcast dinliyorum. konuşmacıların bahsettiği konu da şu, 2000'li yılların başında bir tane itiraf sayfası varmış onla ilgili sohbet ediyorlar. direkt bizim siteyle bağdaştırdım ve yakın geçmişe gittim, geceye de minik bir itiraf olsun, özlemişiz. hazır mısınız? bir önceki sürümü bilenler bilir, üyelik sistemi yine vardı ama paylaşım yapabilmek için zorunlu değildi, anonimbay ya da anonimbayan olarak yorum yapılabiliyordu ya da gönderi paylaşılabiliyordu. ben ikinci sınıf falanım ve özgüvensizlikte zirve bir dönemdeyim o ara. bir gönderi paylaşmıştım işte kendimce komik, okulla ilgili bir durumdu sanırım. o zamanlarda da böyle hani bir gönderi altında 600 yorum coşturulduğu zamanlar. ben gönderimi paylaştım, 3 saat oldu 5 saat oldu tık yok. nasıl bozuluyorum ama kimse bir şey yazmıyor diye. en sonunda dayanamadım, hesabımdan çıkış yapıp anonimbayan'dan "ahahhaja gerçekten mi ya" tarzı bir yorum yaptım mesajıma, sonra döndüm kendi hesabımdan teşekkür ettim bi de ajsaahsjskakskd loser'lık seviyesine bakın ya, ne gerek var böyle bir şeye kaldı ki hâlâ bazen kendi gönderilerimin altına yorum yapıp eğleniyorum kendi kendime. bu yüzden de artık radikal bir karar aldım, akıştaki tüm gönderileri beğeneceğim siz paylaşın çiçeklerim ben hepinize gülüyorum❤he bu arada şunu da ekleyeyim, neyse ki akışta kendi özelliklerimi betimleyip "tanışalım mı :)" gibi cümleler yazmamışım, o potansiyel var çünkü ahdjdl beterin beteri var arkadaşlar... kendi kendiyle kavga edenler de vardı, hepinizin farkındaydım hepinizin aldjdekal sevgiler. :*
iyikalplipsikopat
bitmeyen kimlik karmasasi

dalgalar halinde ara ara depresyona giriyorum ve her defasinda suresi ve etkisi dahada uzuyor 1 tetikleyici miknatis gibi hepsini cekiyor ve sonuc nefret dolu intihar egilimli gece basini yastiga koydugunda uyanmamayi dileyen bir hal

ayni ben 1 hafta oncesine kadar guzel hayaller icindeydi gerceklerden uzakta olsa erdem anlaminda guzel hayallerdi.zengin bir oyuncuyum ve ulkem icin yatirim yapiyor ciftciler isciler icin cabaliyorum, milyarder bir is adami olmusum ve tum cabamla fakirler aclar icin cabaliyorum falan

halbuki suan milyon dolarlarim olsa bile bu sadece anlik gecici bir doping etkisi yapar yeme eglenme zevk icinde yasama ve doyuma ulastiktan sonra ayni yere donme.ne icin yasiyorum?kendim?ailem?sevdiklerim?hicbiri oylesine bos anlamsiz isteksiz ve zoraki

biktigim duygusal karmasalar, vicdanim ve nefretimin surekli yaptigi kavga, sadist arzularimi duzeltme cabam, annemin zavalli her seye kosturmaya calisan bizim icin cabalayan hali, babamin insana adeta tecavuz eden soz hareket ve davranislari, kiz kardesimin odasindan cikmayan gunde 12-13 saat uyuyan anorexiaya yakin zsyiflik hali hepsnden yoruldum.tum.cocukca duygulardan arindim olgunum icimde bulundugum durumu anliyorum

bu yorgunluk ancak nefret dolu dusundgumde veya sadist cinsel seyler dusundugumde gizleniyor ki yorgunlukta bunlarda gecici.sacma sapan bir dongu ve asla bitmiyor

4-5 gun once spora yazilmayi dusunuyordum uygun fiyatli salon bulmustum ki yol param disinda 2 hafta boyunca 50 liram kaldigini ogrendim, daha sonra tiyatroyla alakali bir cest kursta denilebilecek bir sey buldum, katilan insanlara baktim ve onlarin karsisinda ne kadar ezik oldugumu farkettim iste hayal dunyasiyla kendimi uyusturmusken beni bir anda gercek dunyaya donduren shock bu 2 seydi.bu cok acik ben degisemem.bunun icin yoka yakin bir arzum 0 cabam ve 0 a yakin yasam istencim var.kendim dahil her seyi curuyorken gormekte oldukca keder verici ama bu histende uzaklasiyorum.bir anlik cinnet bir anlik cesaret sonum boyle olacak bunu biliyorum.evet fazlasiyla yaptigim devamszligs ragmen bugunde okula gitmedim hep kimligimi sorguluyordum yasam istencimin verdigi yasama tutunma umudu ile ama artik pek umrumda degil bedensel fizyolojik ihtiyaclari karsilamak disinda yasamiyorum ki bu durumun ahirdaki hastalikli curumeye baslamis yari olu bir hayvandan farki yok ve bir cikis yoluda yok hayatta olmak bu kadar aci verici sinir bozucu ve yorucu oabiliyormus meger
ladylazarus
geçen gün üşümüş bir şekilde eve koşup yatağıma sığındım. dalmışım, bir ara kolumu yorgandan çıkarmışım ki üşüyerek uyandım. o uyku ve uyanıklık hali arasında üşüyen, açlıkla sınanan insanlarla sızladı kalbim. bir şeyler yapılmalıydı, büyümeyi hiç bu kadar istemedim. ertesi gün soğuktan donarak ölen iki askerin haberiyle sarsıldım. diyor ya cansever : ' gülemiyorsun ya, gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir, ne kadar benziyoruz türkiye' ye ahmet abi. ' tıpkı böyle işte..
dün gece oğuz atay' ın babama mektup parçasını yeniden okuyup dinledim. ' korkuyu beklerken ' kitabında yer alan bu hikaye, oğuz atay' ı en iyi anlatan parça sanırım. karalama defterime istemsizce kolomon moore' nin sadist kadınlarının arasında venüs' ü yerleştirdim hikayeyi dinlerken.

onun ruhunu kendiminikine benzetmişimdir daima hakkım olmayarak. yıllar evvel bu parçayı okuduğumda sahiden de ne kadar yakın olduğumuzu idrak etmiştim. sonraları daha bir şefkatle öptüm fotoğrafını. ben de babasına kızgın çocuklardan biriydim. büyüdükçe esasında ne kadar benzediğimizi, sahip olduğum tüm güzel duyguları ondan aldığımı fark ettim. en acısı kötü yönlerimin de onunkiyle benzeşiyor oluşuydu benim için. anlayıp, affetmek büyümeye delalet sanıyorum. onu affettikçe mi anladım, anladıkça mı affettim bilmiyorum fakat ilk kez birinin özlemiyle ağladım. benzeşmek her zaman o kadar iyi değil, ikimiz de duygularımızı belli etmek konusunda beceriksiziz, üstelik yabancıymışız gibi büyümüşken ben, her şey daha zor oluyor. babamı çok özlüyorum ve yanındayken içimden geldiği gibi sarılamıyorum ona, ne tuhaf bir duygu. diğer insanları tanıdıkça ona sarılma isteğim artıyor. pamuklara sarılarak büyüyen biri olmama rağmen hiçbir zaman korunmaya ihtiyaç duymadım. yeri geldi kavga ettim, yeri geldi bile bile başımı belaya sokmaktan çekinmedim. tüm arkadaşlarımın karşıma dikildiği o gün dahi eğilmedim. dün o parçayı dinledikten sonra aslında ne kadar küçük olduğumu gördüm. huzur çok farklı bir duygu, yaşamdan mutluluk istemiyorum zira mutluluk bencilce gelmiştir bana hep. mutlu olmak zorunda değilim fakat huzurlu olmak istiyorum. etrafımda benimle ilintili fakat asla bana ait olmayan binlerce sorunun ve insanın arasında çekiştirilirken, gülümsemekle yetiniyorum. kimseye karşı öfke duyamıyorum zira herkes bir yerinden haklı. bağışladıkça kalbindeki yük hafifliyor insanın, son yıllarda bunu adet edindim. karşıma çıkan her insan bir farkındalık bırakıyor ve insanın, salt sahip olmak isteyen, gördükleri ve duyduklarıyla yetinen ucuz bir yaratık olduğu idrakiyle aradığım huzura bir parça sahip olarak devam ediyorum yaşamıma. bir an önce ideallerimi gerçekleştirip izole bir yaşam sürmek istiyorum. bunun için çalışmak güç veriyor bana. bir süredir iş arıyorum fakat ailem buna pek sıcak bakmadığı için, daha ziyade hedeflediğim şeylerin bir kısmını gerçekleştirmek adına para biriktirebileceğim kısa süreli işler bakıyorum. umarım en kısa sürede bu sorunumu da halletmiş olurum.

uzun ve dağınık oldu fakat insan her zaman bu tür şeyler paylaşacak gücü bulamadığı gibi, anlaşılmaya insan da bulamıyor. muhtemelen burada da okunmayacak bir yazı fakat paylaşmak bir miktar da olsa rahatlatıyor insanı.

oğuz atay' ın mektubunu bırakıyor, iyi geceler diliyorum.




işte bütün terakkinizi gördüm ve aslıma rücu ediyorum.
umutsuzvakkka
son bikaç gündür buraya hep onunla ilgili şeyler yazıp kafanızı şişirdim kusura bakmayın sevgili dostlarım ama artık bitti zor olsa da içim yansa da canım acısa da vazgeçmeye karar verdim ve onun haberi yok ama onun hayatından bağırıp çağırmadan kavga etmeden içimde kalanları söylemeden sadece susarak gidiyorum ondan..ne demiş şair;bağırıp çağırıp gittiyse korkma da,sessizce gittiyse dönmez kadın..
umutsuzvakkka
sevgili omü dedikodu ailesi size soruyorum;üç sene sonra yine karşılaştık ilk selam veren ve konuşan o oldu sonrasında engelimi kaldırdı ve ayrılırken de görüşürüz dedi.ama tam 2 haftadır yazmıyo sizce buluşmak için ben mi yazmalıyım yoksa beklemeli miyim ki ben onu kavga ettikten sonra üç sene sabırla bekledim.
iyikalplipsikopat
ben/sen neyim/nesin
duygularimizi; aldandigimiz, kapildigimiz, kendi icimizde savastigimiz dusuncelerimiz belirliyorsa dusuncelerine aldanmayan biri duygu hissedebilir mi veya nasil duygular hissedebilir?

arzularimiz tercihlerimizin, tercihlerimizse dusuncelerimizin hammadeleri ise arzulari sessizlesmis biri dusunebiliyor mudur iradeli midir bir kimlige sahip midir?

arzu yasamin en temel ana guc kaynagiyken arzulari sessizlesen birinin yasamla bagi ne oranla saglamdir veya yasama bagli midir?

sonucta hayata en bagli olanlar en arzulu olanlar ve arzularina ulasmak icin istahla hirsla cabalayip kendilerine ve cevrelerine zarar verenler degillr midir?olum tehlikesinde her seyi goze alip yasayanlar , hayatta en cok kalanlar onlar degiller midir?basari oykulerinin , zenginlerin sirri kendilerini tek bir arzuya feda etmeleri tum zamanlarini buna harcamalari tum hayatlarini o arzu icin sekillendirmeleri ve bu fedakarliklaru ve de kararliliklari ile arzuyu gerceklestirmeleri degil midir?

insanin ruhunu tek bir seye kurban etmesi tek bir sey olmasi gercekten basari midir?bir seyler olmak gercekten basari midir?

beni ben yapan davranislarim , davranislarimi belirleyen sey tercihlerim.tercihlerimi belirleyen sey ise arzularim .beni iyi yapan sey topluma iyi gelen , beni kotu yapan sey topluma kotu gelen arzu tercih ve davranislarimsa ve ben iyi olmayi emreden genetik dolayisiyla vicdan(superego) kendi tercihim olmadan iyi olmak zorunra kaliyor olmadigimda aci cekiyor ayni sekilde id(hayvani ego) ile bencil hayvani arzularin pesinde kosup cabalamak zorunda kalip yapmadigimda psikolojik sorunlar yasiyorsam

tum hayatim bireysellik ve toplumsalik arasinda farkli olaylar ve durumlara gore terchler yapmaktan ibarettir

tum duygularim genetigimle bana islenmis ilizyonlar , tum kimligim ise bu ilizyonlari surdurebilmem icin toplumun bana asiladigi yalanlardir ve

tum yasam yalanlar icinde kavga ederek ilizyonu gorememek ilizyonun perde arkasindaki gercekten saklanmaktir.

arzularim yalan duygularim yalan kimligim yalan ben yalanim yasam bir yalan.ben ise tum bu yalanlara gulen perde arkasindaki gercegi gormus biriyim

herkes hayretle merakla hayat sihirbazini izlerken ben numarayi bilen biri olarak insanlarin hayret eden merak eden istahla heyecanla ofkeyle anlamak cozmek isteyen bakislarina gulen biriyim
masabasi123
2,5-3 yıllık bir ilişki düşünün 1 gün bile kavga edilmemiş 2 sene aşkla bakan bir insan sonra başka şehir okul ve arkadaşlar sonra bahane olarak konuşacak konu yok sıkıcıymışım ..mesaj atası yokmuş bana...bu insan o okula girsin diye kahrını çeken ben hak etmeyen yine ben .bir insan nasıl bu kadar değişir ya da ben göremem .dedim yok artık mesajla bu konudan bitirmez diyosun. 1 kere bile aramıyor.yetmiyor sosyal medyada eğlence fotoğraflarını atamıyor diye az da olsa utanç varmış bir bakıyosun seni silmiş sonrada birde bana beddua etme diyor ayrılırken. son sözüm seni vicdanın affetsin..seni kötü görmeyi okadar istiyorum ki ama beddua etmem.
kittyyy
ananenmle dedem arada kavga ediyor ananem dedemin kulaklarının duymadığını bildiği için sürekli çok konuşuyor dedemin kulaklarını ağrıtıyormuş😌 dedem de bugün bize geldi diyor ki anneme “bu kadın delirmiş, ne dediğini bilmiyor. sürekli bir şeyler zırvalıyor bereket ki benim kızlarımda yok böyle delilik”😕😕 annem de dedemin duymadığını biliyor ya hani diyo baba o kadar emin olma😂😂
Sanatçı
İnsanda sabır olmasaydı çok kavga gürültü ikilik savaş fitne çıkardı siz siz olun sabretmeyi iyi bilin sabreden her olayda kazanır... ne kadar kötü söz söylensede yine sabredin sizin sabrınız o insanlara örnek olur ve yapılan hataların farkınada varırlar işte o yüzden sabredeceksin allah en guzel yolları ve kapıları açacaktır....

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)