Badboy
uzun bi aradan sonra siteye girip dm deki bakım bitmiş mi diye baktım sonuç yine hüsran hiç mi bişey değişmez :)
amacım sadece sahura kadar zaman geçsin diye muhabbet etmekti kötü bi niyetim yoktu neyse yorumlarda sahurlamak ümidiylenn...
Sanatçı
kadınların değerini bilmeyen ruh hastası adamların yaşamaya hakkı yok, ne kadar da tepkiler gelse bu cinayetlerin bitmediği açık, artık bu işin önüne geçmek için bir icraat gerekiyor, yıllardır herkes bir icraat bekliyor, ama sonuç ortada, bu analara ailelere yazık, çıkıp boş boş açıklama yapmanın anlamı yok, getireceksin idamı ya da bunları işkenceye alacaksın o zaman bunun önüne geçersin
ikarus✨
az önce telefonumu 4. kez şarja taktım, bir yandan pc açık arkada sürekli bir şarkı dönüp duruyor, okuduğum kitabın kaçıncı sayfasında kaldığımı bilmiyorum çünkü uyuyakalınca kitap yataktan düşmüş, yattığım yerden masamın üzerindeki yarım kalmış kahve kupasını görebiliyorum, kolumun altında bir şey beni rahatsız ediyor, üzerimdeki battaniyeyi kaldırıp baktığımda kalimbanın üzerine yattığımı fark ediyorum, nota çıkartırken kullandığım renkli kalemin kapağını kapatmadan uyuyakaldığım için kalem üzerimdeki tişörte bulaşmış, migren atağının geleceğini hissediyorum ama ilacım bittiği için yapabileceğim tek şeyin yaradana sığınıp uyumaya çalışmak olduğunu biliyorum, boğazımda sürekli bir ağrı ve kaşınma hissi var, zaman zaman ateşim çıkıyor gibi hissediyorum ve gün içinde 3-4 kez ateşimi ölçüyorum, sonuç hel aynı;ateşim yok, benim için 23 gündür devam eden karantina böyle geçiyor, mükemmel.
👑 Ef.
arkadaşım yarın ameliyat olacak bugün yatışını ve son testlerini yapmaya gittik. ameliyat saat kaçta olacak diyoruz boş ameliyathane olursa yaparız diyorlar, odaya ne zaman yerleşiriz diyoruz taburcu olan olursa yerleşirsin diyorlar, mükemmel bir sistematiği var hastanenin. sonuç: evde taze fasülye pişiriyoruz.
Sunset✔
o kadar samsun samsun dedim.
sonuç: konya
casualman
eskiden yaptığım gibi şuraya azıcık sitem atayım içimi dökeyim. o kadar bıktım ki insanların sahte yaşamlarından ve sahte şeylerden mutlu olup gerçekten gram anlamamalarından boş şeylerle uğraşıp boş bir hayat yaşamalarından diyeceksiniz ki bundan sanane öyle olmuyor işte o iş bizde yaşıyoruz bu dünya da mesela iş hayatımdaki insanlar veya hoşlandığım bir kız illaki birileri sürekli çıkıyor karşıma ve zararını ben görüyorum. hayatta hiç bir zaman yok like takipci kısaca sosyal medya umrumda olmadı başka insanların seveceği şekilde resimler çekinmek başka insanların beğeneceği sözler yazmak başka insanların ilgisini çeken profiller vs vs ha bundan da sanane diyeceksiniz bunca sahtelik içinde insanlar gerçek benliklerini unutmuş ve ben onlara doğru olanla gerçek olanla yaklaştığımda resmen kaçıyorlar saçma bir şekilde. bir kaç örnekle açıklayım geçen bir kadınla tanıştım cidden güzel şeyler hissettim ona karşı sadece dürüst oldum veya başka bir amaç gütmeden kartları mı açık oynadım evime kadar geldi tek düşündüğüm sadece yanında olmak o anki sıkıntısını ona unutturmakdı 1 ay sonra felan başka birisi daha çıktı karşıma ona da gerçek olması gereken şekilde davrandım sonuç 2 sininde en son söylediği casual sen çok iyi birisin deyip konuşmayı kestiler. diğer bir örnek erkek arkadaşım oldu bebelerle samimi olmak güzel bir dostluk kurmak istedim ben ne kadar dürüst olup onlara iyi davrandıysam onlar da bir o kadar kullanmaya çalıştılar beni ve en kötüsü bu anlattığım bu insanların hepsi beni salak yerine koymaya çalıştılar. herkesin dili farklı kalbi farklı konuşur olmuş ne adamlıktan ne insanlıktan anlayan kalmış boş ve sahte dünyalarınız da mutlu olmaya devam edin ben gerçek dünya da gerçek insan aramaya devam edeceğim. lafta bunları arayıp icraat de kendine ızdırap çektirenlerin yanında nasıl duruyorsunuz hala anlayamıyorum anlayamayacağım da. her neyse iyi döktüm içimi her zaman joker kartım oldun iyiki varsın omüdedikodu 😏
wulsfgersborger
bilim çok güzeldir. lakin herşeyi tesadüfe bağlanması hakaret değil midir? kanun koyar enerji yoktan var edilmez der ancak bing bang sayesinde madde ve zaman olmuştu der. peki eğer bing bangden önce madde ve zaman yok ise big bangin oluşmasını sağlayan toz bulutları nasıl oluştu? onun patlamasını tetikleyen şey ne idi? aklı ve yaratma gücü olmayan toz bulutları iyice sıkışarak uzayı zamanı ve maddeyi mi oluşturdu? ve bunların hepsi oluşurken de kanunlar kondu, şuan bizim dediğimiz fizik kanunları. bilim harikadır ancak bazen bilimi savunanlar bilime çok zıt davranıyor yani akla mantığa sığmayan fikirler öne sürüyor. önesürmesinin en büyük nedeni ise bir yaratıcıya inanmaması. ona inanmamasının sebebi ise bilim ile kanıtlayamaması. sebebsiz sonuç olmaz...
size göre bilim nedir gençler?
gulmeksanayakisiyor
İnsanın en büyük pişmanlığı değmeyecek bir insani hayatına almasıdır. çünkü hep etrafında kiler ona şunu söylerken bulur kendini. bu kadar çok değer verme sonra bu durumu atlatması çok zor olur. ama sen saf temiz bir sevgiyle bagliysan ona hiç kimseyi dinlemek istemezsin. sonuç mu bu insan senin hayatının içine eder. sende böyle pişman olup sevginin değeri bumuydu diye kendine kızarsın. arkasından yok şöyleydi böyleydi diyemezsin bir defa sevdin ama şunu şöyle yaşattığın ne varsa rabbim sana aynısıni yaşatsın küfür edemezsin ve herşeyin iyisini rabbinden istemekten başka çünkü o görür ve kimseye yaşattığıni yaşamadan hesabını vermeden bu dünyadan gitse bile diğer tarafta verir cezasını . ve o acı çekerken eğer nefretin herşeyi görmezden gelmeni sağlıyorsa işte ozaman tamam sendeki o bitmiştir.
Zeze
maalesef hayatın çizgisi her zaman bizimle uyumlu olmuyor ya da uyumlu ama o an bize öyle gelmiyor, bilmiyorum. sonuç olarak her zaman her şey istediğimiz gibi gitmeyebiliyor. ama özellikle tam o noktasa mutlu olmak bizim elimizde diye düşünüyorum. sürecin içindeyken ne kadar bunaltıcı gelse de mutlaka bize kazandıracakları vardır. çareyi sabretmekte buluyorum bu yüzden. hazır gelen mutluluklardan sıyrılıp, hayatın mutluluk için elimize bıraktığı şeylerde çabalayalım artık. hem umut güzel bi vaad bence 🌸
Eleni
her an, her saniye hayatın trajikomikliği yüzüme fırtınadan sıyrılmış bir rüzgar ile sert bir çarpışma sergiliyor. aklımda sürekli olarak daha "dün böyleyken bugün böyle mi yani?" cümleleri bölgesel bir yer gütme işlemine girişiyor. girişimler sonuç buldukça "peki 5 dk öncesi ve sonrası?" sorularına maruz kalıyorum. çoğu kez aklımı yitirdiğimi, yitirmek üzere olduğumu fark edip yitirmemek ile cebelleşirken buluyorum. çok zaman önce kendi kendime konuştuğumu fark edişimden söz etmiştim frank; kafam güzelken farkındalığımı hiç sayıp ikili kişiliğe bürünüyorum. "lan dur ve sus!" tepkisini vererek girdiğim her diyaloğa olumsuz bir cevap alıyorum. İç sesim, ben. İç sesim benden bağımsız bir yol izliyor ve bu yolun sonundaki ayrımda farklı yollara gitmemize engel olarak beni kendisiyle sürüklüyor. bazen dağı taşı delmeme yardım ederken bazen de dağı taşı üzerime deviriyor. var olduğunda bir simiti çekinmeden bütün haliyle verirken yokken bir susam tanesini bile çok görüyor.(evet konuya martı ile devam edecem çaktırmak yok.) şu çaktırılmaması gereken martıya gelelim. ortak yanımız çok haytayla. aslı etçil iken bulunduğu zemin onu otçul bir yaratık kılıyor. hayır hayır onunla ortak noktamız zorla şekillendirilmek değil, zira sıvı dahi olsam bulunduğum kabın şeklini aldırmaları bir hayli kaba et istiyor. (tam üzerine bastın, bırak ayağın orada kalsın.) benzerliğim yaratık olmasından geliyor. eh, yani bizim de iyi yanlarımız yok değil. yine de arada bir kafam karışıyor. sahip olmak istemediğim bir iyiliğe, sahip olmak istemediğim bir kötülüğe sahip oluyorum. çoğunun arkasında yatan vicdan azaplarım oluyor. o azabı ise bir vicdanım olduğunu söyleyerek tebessümle örtbas ediyorum. başkalarına söyleyerek değil tabii, insanların deli olduğumu düşünmesini istemem.
Eleni
selam yine ben frank.(size slm yoh.) başlangıcı az önce yaptığım bir olayı anlatmakla gerçekleştirmek istiyorum. bilirsin beni, deli hallerimi. dengesizliğimin zirve bulduğu, yeri geldiğinde aslan kesilen, yeri geldiğinde pisiciğe dönüşen tavırlarımı. kitap ayracım vardı bi dane. (ewt sadece 1 tane.) fazla kitap ayracı bulundurmam, bir tanecik kitap ayracım olur mesela tüm kitapları gezer. hepsinin kokusu siner üstüne. ben o kitap ayracımı kafa dağıtmak için kaybolmayı tercih ettiğim bir zaman diliminde unuttum. kendim kaybolmaya çalışırken ayracımı kaybettim. sonuç? sonuç olarak; ayraçsız kalan bir “ben”(kişi zamiri olan ben) söz konusu oldu. böyle olunca da doğal olarak okuduğum kitaplarda nerede kaldığımı ayırt edemez oldum ve sayfalar arası dejavu geçişleri yaşadım. en son dayanamadım, “yok yani olmaz böyle” dedim.(başka bir şey de demiş olabilirim, hatırlamıyorum!) sallama çayın ipli kısmını dişimle koparıp(beni gidi yamyam.) kendime kitap ayracı yaptım. bence fazla güzel oldu. nostalji kokan eskimiş bir şapkam, yamalı bir paltom olmayabilir ama garip bir ayracım var artık. (sizi trip-canlar-sular size de selam lan.) ewt. başlangıcı yaptım şimdi başka başka konulara geçiş yapalım. havalar soğudu mesela(bize ne havadan), suların kireç oranı ise yüksek(uff). senelerdir samsun’dayım ama alışamadım birkaç şeye. tabii bunun yanı sıra alıştığım şeyleri de mevcut değil, değil.(anladın mı bu cümleyi frank? çok karışık oldu gibime geldi bir an. kısa bir alt yazı geçeyim derken bir hayli uzattım ama demek istiyorum ki; alıştığım şeyleri de var.) sonunda kapatabildim parantezi, neyse biz devam edelim.

~
😝
~

Zeze
duygusal bi dönemden geçiyorum galiba. duygusallık varsa da ağlanmalı o atılmalı (kendimce öyle rahatlayabiliyorum çünkü). ama ben ağlayamayan bi insanım (bu tür şeylerde). ben de kendimce çözüm ürettim daha doğrusu doğal akışta oluştu. zihnimdeki ses geçirmeyen odaya gidiyorum. kilitliyorum. İçeride kırılacak bir sürü şey var. bağıra bağıra kırıyorum onları, yoruluyorum bunu yaparken o yüzden daha da sinir oluyorum. oturup o odanın köşesine hönküre hönküre ağlıyorum, boğazımın yandığını bile hissettim, demekki başarıyorum. gözlerimin şiştiğini görüyorum, kızarmışlar. hatta bağırarak ağlamaktan sesim biraz gitmiş bile. oturmaya devam ediyorum, biraz sakinleşip ayağa kalkıyorum. kapının kilidini açıyorum, gülümseyerek dış dünyaya dönüyorum. sonuç mu, ağlamışım ve inanılmaz rahatlamışım...
zihnime bana böyle bi imkan verdiği için teşekkür ediyorum 🙏🏻
Nickollyy
selam dedikoducular sizii ! tam tamına yedi koca gündür aşırı stresten dolayı uyuyamıyordum sabahlara kadar sadece yatakta dönüyordum sonuç ise hüsran bundan üç gün önce uyku ilacı almıştım eczaneden o dahi uyutmamıştı. bu ne lan dedim artık tüm umutlarımı yitirmiştm ki dün gece tekrar aldım ve altı saat uyudum o aptal alarm olmasa daha da uyurdum neyse on buçukta sınavım var. uykusuzluk berbat bir şey uyumak isteyip uyuyamamak beynin uykuya geçememesi berbat bir şey. bugün bunu buraya yazıyorum çünkü biraz olsun mutlu oldum başımın ağrısı hariç. sizi seviyorum herkese başarılar 😊

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)