anonim
çocukluğunu anlatan insanlara çok imreniyorum bazen. anlatabilecekleri güzel anıları var, canlarını sıkan bir durum olduğunda kaçıp sığınabilecekleri güzel hatıralar. anı sınıfına sokabileceğim hiç bir şey canlandıramıyorum gözümde, belki de hiç olmadığı içindir. örneğin; küçükken eve gelen misafir çocuğu! bunun tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyorum. misafir ağırlayamayacak kadar perişan bir evde büyüdüm diyebilirim. ya da arkadaşlarımla paylaşmak istemediğim oyuncaklarım! gerçek anlamda bir oyuncağa sahip değildim (annemin bizim için kavanoz kapaklarından yaptığı araba hariç) bisiklet sürmeyi çok geç öğrendim (kuzenimin bisikletiyle) kendi bisikletim olmadı hiç. küçükken salıncakta sallanmaya bayılırdım. kendimi mutlu hissettiğim tek an tartışmasız, iyice gerildikten sonra son sürat gökyüzüne yükseldiğim o andı. ama parka gidebilmek benim için ulaşılması zor bir eylemdi. küçük yaramaz bir kız olup annemin makyaj malzemeleriyle kendimi ufak bir palyaçoya çevirebilmem imkansızdı. makyaj bizim için henüz anlamını bilmediğimiz bir kelimeydi çünkü. doğum günlerimin kutlandığını hiç hatırlamıyorum, kutlanmayacak kadar değersiz bir gündü sanırım! ama annem nadiren bisküviden pasta yapardı. epey şekilsiz olmalarına rağmen o tadı daha sonra yediğim hiç bir pastada alamadım. yeni bir elbiseye sahip olamadım hiç. bütün çocukluğum - ve gençliğimin bir kısmı- çoğunlukla kuzenimin eskilerini giymekle geçti. sofradan tam anlamıyla doyarak kalktığımı hatırlamıyorum. arkadaşlarımın evilerine gittiğimde koca koca fotoğraf albümleri seriliyor önüme. 'yok artık her hareketini çekmiş olamazlar herhalde' diye düşünmeden edemiyorum 'çok fazla fotoğraf var' çocukken neye benzediğimin kanıtı olacak iki fotoğrafım var sadece. bu iki fotoğrafta bile çocuk olmadığımı görüyorum her seferinde. fotoğraf çekinirken bile gülmeye korkan bir çocuk, kulağa çok saçma geliyor değil mi :) bunları yazarken yanaklarımdan aşağı kayan yaşlar ne anlama geliyor cidden bilmiyorum. yaşayamadığım çocukluğuma mı, bu kadar güçsüz oluşuma mı yoksa güçlü olmak zorunda kalmama mı ağlıyorum inanın bilmiyorum. ve evet büyüdüm.. İhtiyacım olan şeyleri satın alabiliyorum, yüzlerce fotoğrafım var, pek sevmediğim için sadece bir kaç makyaj malzemesine sahibim, sofradan doyarak kalkıyorum artık hemde bazen fazlasıyla doyarak. bütün bunları hallettik diyelim.. peki ya içimdeki çocuk olma isteği! sadece bir kişinin yanında çocuk gibi davranmak istedim. tek amacım kendim gibi olmak, içimdeki boşluğu doldurmaya çalışmaktı. ama şımarık olmakla suçlandım ve mutlu olmaya hakkım olmadığına kanaat getirdim. okuduğunuz için teşekkür ederim.

Yorumlar