anonim
arkadaşlar aranızda gerçekten bütün dinleri(islam, hıristiyanlık, musevilik, budizm, hinduizm vs.) hepsini bilgisiyle yok sayabilen varsa onunla oturup içimde ki boşluktan kurtulmak için konuşmam lazım. şimdi bu durumu eleştirecek arkadaşlar ayet var hadis var gibi sözlerle gelmeyin lütfen.

Yorumlar

egoyoksunu
bende bi ara böyle düşüncelere girmiştim gayet normal bişeyleri sorgulaman ilk önce din varmı vs , dinleri karşılaştırdım kur'an kerim ,incil,tevrat tek bir kitapta karşılaştırmalarını okudum anlamaya çalıştım ayrıca herşeye tekrar kendimce süzdüm ve islamın muhteşemliği açık ara kendini gösterdiğini fark ettim...
fenerlierva
@anonim bay bende bi video var dun bir arkadasim atti.sana o videoyu atmak isterdim.hem arastirman guzeli bir sey.islam bunu emrediyor cunku.ama islam bambaska gercekten.eger gercekten arastirirsan bunu sende gorursun...
alpheratz ✨
bu sitede din filan tartışılmaz reelde tanısam tartışırdım şahsen.
anonim
kardeş çok anlatılan etkin bir hikayedir bu oku biraz sonra kendin sorgula yazarak ancak böyle açıklayabilirim.

bir grup filozof mevlana celaleddin rumi’ye gelerek birkaç sual sormak istediklerini bildirdiler. niyetleri, bir şeyler öğrenmek değil, müslümanları dinleri hakkında şüpheye ve fitneye düşürmekti. mevlana, adamların halini hiç beğenmedi, onları üstadı şems-i tebrizi’ye gönderdi. bunun üzerine gruptakiler onun yanına gitti.

şems-i tebrizi mescitte talebelere ders veriyordu. konu teyemmüm abdestiydi; talebelere bir kerpiçle teyemmüm abdestinin nasıl alınacağını gösteriyordu. gelen grup üç sual sormak istediğini belirtti. şems-i tebrizi,

“sorun” dedi. adamlar içlerinden birini sözcü seçtiler. adam ilk olarak şunu sordu:

“siz müslümanlar allah var dersiniz, ama allah'ı göstermezsiniz; varsa gösterin, görelim ki inanalım” dedi. şems-i tebrizi,

“öbür sorunu da sor!” dedi. filozof,

“sizler şeytanın ateşten yaratıldığını söylüyor, sonra da onun ahirete cehenneme atılıp ateşle azap edileceğine inanıyorsunuz. hiç ateş ateşe azap eder, acı verir mi?” diye sordu. şems-i tebrizi,

“peki, diğer sorunu da sor!” dedi. filozof,

“sizler ‘herkes dünyada yaptıklarının cezasını ahirette çekecek, orada mahkeme kurulacak, hesap sorulacak’ diyorsunuz. bırakın insanları, nasıl isterlerse öyle yaşasınlar, ne istiyorlarsa yapsınlar. ayrıca mahkemeye ne gerek var?” dedi.

adam sorularını tamamlamıştı. şimdi bunların cevabını istiyordu. kendine göre cevap verilmeyecek sorular sormuştu. herkes şems-i tebrizi'ye bakıyordu. o ise gayet sakindi. yerinden kalktı, filozofun yanına geldi ve elindeki kerpici adamın başına vurdu. filozof “vah başım” diyerek başına sarıldı. şems-i tebrizi çok şiddetli vurmamış olsa da adamın canı yanmış ve başı biraz şişmişti. adam bir sağa bir sola baktı, bu kadar insana birkaç kişi ile yapacağı bir şey yoktu. hemen dışarı çıktı, başını tutarak o bölgedeki mahkemeye gitti. şems-i tebrizi’yi hâkime şikâyet etti.

hâkim, “bu nasıl olur” diyerek şems-i tebrizi’yi mahkemeye çağırttı. durumu sordu. şems-i tebrizi,

“ben ona kötülük etmedim, sadece sorduğu sorulara cevap verdim” dedi. hâkim,

“bu nasıl cevap vermektir. adam acı içinde kıvranıyor, senden şikâyetçidir, işin aslı nedir?" diye sordu.

şems-i tebrizi şöyle anlattı:

“efendim, bu adam bana ‘allah varsa göster, göreyim ki inanayım’ dedi. ben de buna, ‘olan her şey baş gözü ile gözükmez, işte misali’ dedim; başına darbe vurup acıttım. şimdi bu felsefeci, başındaki acıyı göstersin de görelim. eğer başında bir acı yoksa niçin beni şikâyete geldi? varsa göstersin!” dedi. filozof, şaşırarak,

“başımda acı var ama gösteremem” dedi. şems-i tebrizi de, ‘İşte bu acı gibi, allah teala da vardır, fakat kafa gözüyle görülmez, o ancak akılla bilinir, kalple tanınır, ruhla sevilir, ahirette nurla görülür” dedi.

şems-i tebrizi ikinci soruya verdiği yanıtı şöyle açıkladı:

“bu adam, sizler ‘şeytan ateşten yaratıldı, ahirette ateşe atılacak ve ateşle azap görecek’ diyorsunuz; ateş ateşe ne zarar verir ki?’ dedi. ben de topraktan yaratılan bu insana topraktan yapılmış bir kerpiçle vurdum. ona, ‘bak toprak toprağa nasıl acı veriyor, biraz daha hızlı vursaydım öldürürdü, demek ki ateş ateşe azap eder demek istedim’ dedi.

şems-i tebrizi üçüncü sorunun cevabını şöyle açıkladı:

“bu adam bana, ‘bırakın insanları dünyada herkes istediğini yapsın, niçin ahirette mahkeme, hesap ve ceza var?’ dedi. ben de onun başını vurmak istedim ve vurdum. o niçin hemen mahkemeye koştu? ben ona şunu demek istedim:

“bu dünya da herkes istediğini yaparsa âlemi zulüm kaplar. kendisine zulüm yapılan çok insan var ki zayıftır, zalimden hakkını alamaz. herkes mahkeme bulamaz. İşte allah ahirette mahkeme kurup herkese yaptığının hesabını soracak, zalimden mazlumun hakkını alacak, gereken cezayı verecek ve adalet yerini bulacak” dedim.

felsefeci bu güzel cevaplar karşısında hayret etti, mahcup oldu söz söyleyemez hale düştü. hâkime dönüp,

“ben sorduğum soruların cevaplarını şimdi anladım” dedi.
and he lived happily ever after
kimse tüm o dinleri bilgisiyle reddetmez, bunu yapmaya insanın zamanı yok. İslam araştırmayı emreder vs deniyor; ama kimse gidip budizmi araştırmaz acaba ne diyor diye, kimse de kendini kandırmasın hangi din üzerine doğduysa insan onu mükemmel sanar. yoksa 2 milyar hristiyan 1 milyar hindu imana gelip çoktan müslüman olmuştu.