bosyaprak
bazen sadece bir kalem ve bir boş kağıda ihtiyaç duyarsın; söyleyemediklerini, dile getiremediklerini, içindekileri, seni meşgul eden, aklını karıştıran, kalbini acıtan, yüreğini parçalayan, seni güçsüz yapan, uzaklara daldıran, boşluğa düşüren, yalnız hissettiren, güldüren, eğlendiren, tebessüm ettiren, ağlatan, gözlerini hiç açmayacakmışçasına yumduran, güçlü gibi gözükmeni sağlayan, bir daha düşünmek istemediğin, boğazına düğüm olan, çığlık atmak isteyen hislerini dile getirmek için...
yazmasını bilmesen bile ihtiyaç duyarsın. hani bazı durumlar yaşarsın en yakınına bile anlatmadığın, anlatamadığın, kendine bile yıllar sonra itiraf edebildiğin. İşte o duygular seni yazmaya iter, itekler, sürükler. çünkü birikir içindekiler tıpkı bu satırlar gibi, tıpkı bu boş kağıdın dolduğu gibi. bazen kalbin kanını öylesine sert pompalar ki denizdeki dalgaların kıyıdaki kayaçları aşındırdığı gibi bütün organlarını tek tek aşındırır, her zerrende hissettirir sana. sonra tekrar başa döner o asıl sahibine, o söz geçiremediğin o yumruk kadar dedikleri et parçasına geri gelir. bu durumu insanın doğup, büyüyüp, olgunlaşıp, ölüp asıl sahibine allah'a geri dönmesine benzetebiliriz. biz kimden geldiğimizi unutmazsak o'da bizi unutmaz, kime gideceğimizi daima hatırlarsak o'da bizi daima hatırlar...

Yorumlar