ladylazarus
vast- touched

cümleler de insanlar gibi parça parça varlıklarını gösteriyorlar. peçetelerde,not kağıtlarında,defterlerde... hayatım da yazılarım gibi,darmadağın. bundandır ki birleştirmek çok zor,bütün olmak zor benim için.

"bir akşam, dalgın dalgın hoş bir kitabı karıştırırken, bir an bile duraksamadan: 'tutkulu ruhların çoğunda olduğu gibi, hayattaki inancının tükendiği an gelmişti.' cümlesini okudum. bir saniye sonra, cümle içimde bir kez daha yankılanıyordu ve gözyaşlarına boğulmuştum."

ruhumu harekete geçirecek olan nedir ? hiç. en kötüsü de budur biliyor musunuz. hayal kırıklıkları ya da sizi afallatan teraneler bile kayıtsızlıktan, yeni bir günün bayatlamışlığından daha umut doludur.

hiçler, iç içe geçmiş gibi. birinin içinde tutkuyu ararken, yeni bir hiç çıkarıyor karşıma. sonuncuyu açtığımda : hiç. kötü bir matruşka şakası.

ölüm budur.

'' insan, ölebildiği zaman ölür.'' ve ölüm, zamanın doluşunun bilincine varmaktı. ölüm, farkına varışın zamanıydı.

zamanın dışındayım.

ataletin soğukluğunda peygamberlerinkine benzer bir kudretle yükselirken, kendimi tanrının yanında buluyorum. birlikte insanları izliyoruz .tanrıyı izliyorum. görmüyorum artık onu, duyuyorum ; beynimin içinde. dinlerin ve fanatiklerin yere göğe sığdıramadığı tanrı, beynimin içindeydi işte . bu insanlar, ben, biz... esasında bir düşüncenin ürünleri değil miyiz ? tanrı bir fikirdi.

ölüm budur.

ölüm, bilincin bulanıklaşması değil, afallatıcı bir bilinç açıklığıydı. ve ölüm tanrıya ulaşmak değil, tanrıyı duymaktı. ölüm bir fikirdi. ölüm, bizzat tanrı olmaktı.

Yorumlar