suratsiz
hani olur ya bir bakmışsın sana yapılmayan güzellikler başkasına yapılmış. senin için bahane sunulan şeyler başkaları için fedakarlık olmuş. bir değerin olduğunu düşünmüşsün o da puf olup havaya karışmış. senden beklentisi, çıkarı olan kişileri insan yerine koymuşsun. senin yapmak için yalvardığın şeyleri kendi yapmak için teklif eder olmuş. sana diken olan başkasına gül olmuş. aylarca yalvardım bir kere yapmadı da ben yapabileceğim şey olunca ikiletmeden yaptım. şimdi benim yaptıklarımı, bana yapmadıklarını başkalarına yapıyor. gördüğümden beri atamıyorum içimdeki kırgınlığı. bu olmamalıydı, böyle olmamalıydı. bir anda ayağım kaymış gibi boşluğa düştüm.. şimdi ne başkasına yapılanı hazmedebiliyorum ne de bana yapılmayanı... allah'a havale etmek istiyorum ama kalp kırılınca dil susuyor. madem canı yanan benim madem konuştuklarım işe yaramadı, bu seferde sus. beni bu saatte uykusuz bırakıp mutsuzluğa mahkum edenin nasıl olur da mutlu olabileceğini hala aklım almıyor. tek temennim hikayenin hala bitmemiş olması. mutlu son değil, adaletli bir son olmalı. acımasızca olacak belki ama güldüren gülmeli, ağlatan ağlamalı. eden bulmalı.
suratsiz
hayatımın her döneminde birçok insanla karşılaştım ama en tahammül edemediğim insan tipi istediğini alamayınca çirkinleşendir. İnsanların bu kadar menfaat peşinde koşmasını anlamıyorum. bu kadar basit olmak gerçekten hiç mi dokunmuyor? nasıl kondurabiliyorlar kendilerine? şöyle bir dönüp bakıyorum da hiçbir zaman insanlığı güçlü bir insana rastlamamışım. bende soğukturum ama düşmanımda olsa canının yandığını bileyim hiç düşünmeden yardıma koşarım buna rağmen biz düşünce dost bildiklerimiz bile vuruyor ya gelde üzülme. her şey çıkarları bitene kadar. allah güzel insanlarla karşılaştırsın en azından bundan sonra...
suratsiz
3 yıllık üniversite hayatımda ilk defa boş kağıt verdim demek ki her şeyin bir ilki varmış yalnız baya üzdü 🙄
suratsiz
düşünün ki yeşil bir elma yediniz ve biri çıkıp diyor ki "hayır o elma kırmızıydı." sizin yediğiniz elmanın rengini sizden daha iyi bildiğini iddia ediyor ve sanki siz yalan konuşmuşsunuz gibi de ısrarla bunu tekrarlıyor. siz elmanın yeşil olduğunu söylüyorsunuz fakat elmayı yediğiniz için de bunu kanıtlayamıyorsunuz. karşınızdaki şahıs sizin dediğinizi kabul etmiyor, kendinizi inandıramıyorsunuz. İşte son zamanlarda insanlarla aramdaki ilişki verdiğim örnekteki gibi. yapmadım diyorum hayır yaptın deyip diretiyorlar, olay geçmiş zamanda kaldığı içinde kanıtlayamıyorum. karşımdaki insan da inatlaşınca sinirleniyorum. beni benden daha iyi biliyorlarmış gibi konuşuyorlar. yapmadığım şey için suçlanıyorum, alttan alacak sabrım tükendiğinden hazmedemiyorum. sinirlendiğim içinde haksız duruma düşüyorum. İnsanlarla arama mesafe koymamak için kendimi zor tutuyorum. bu durumdan o kadar yoruldum ki, daha ne kadar böyle sürecek ve ben daha ne kadar sabırla olabileceğim bilmiyorum. uzun bir yazı oldu kusurama bakmayın lütfen.
suratsiz
güler misin ağlar mısın? ben gülerim mesela niye sinirlerim bozuk çünkü. bir niye ters tepki vermeye alışmış
suratsiz
böyle duvara bakıp düşünmek istiyorum. ders çalışmak olmasın da ne olursa olsun :))
suratsiz
bilmiyorum ne desem nasıl desem. hep bir boşluğa düşüyorum, düşünce de yanımda kimseyi istemiyorum. ama kafamı bir kaldırıyorum nereye baksam insan. o anda bile yalnız kalamıyorum. hayatımda beni derinden etkileyen olaylar oluyor ve çevremdeki insanların beni yargılamasıyla karşılaşıyorum. yaşamadıkları şeyi hissetmelerini beklemiyorum. hissetmedikleri duygular içinde yargılamalarını anlayamıyorum. boş insan çok, kendini dolu görüp boş olanlarsa daha çok. bu yüzdendir ki yalnızlığı tercih ederim hep.