melamiliğe gönül vermenin temel şartı mütevazı olmaktır. bunun yanında dini görüşleri saklamak da mütevazılığa dahildir. melamilikte önemli olan sadeliktir. en sade yaşam bile alt limittir, bunun yanında kişide aranılanlar erdem, tevazu ve saygıdır. İlim sahibi olmak kıstastır.
vahdet-i vücut felsefesini tamamen içselleştirmiş bir tarikattır. ayrıca gösterişten uzakta durması iç huzura odaklanması kendisinden yıllar sonra çıkan nihilizm felsefesinden doğan "üstün insan" yani übermensch kavramıyla aynıdır. erdemli insan dünyevi zevklerden kaçınır ve lüksten uzakta yaşar.
bu tarikat yolun sonu veya bi amaç değildir, aksine bir araçtır. bir çok alim bu yoldan geçmiştir. mevlana ve yunus emre gibi.
aslında bir tarikat değildir, tam tersine tarikatlara da tepkiden doğmuştur. fakat zaman içerisinde örgütlenince tarikat sıfatı taşımıştır. osman döneminde melamilere pek de iyi bakılmamıştır. halk tarafından kınanmaları halkın cahilliğidir. zira günümüzde bile allah'ın emirlerine ters düşerek şirk koşmayı, el etek öpmeyi, allah ile arasına peygamber dahi olmayan 3. şahısları elçi tayin eden var. bu şahıs kendilerince müslümanken kendileri gibi yaşamayanları kınan ve eleştirirler. bunun benzerini osmanlı döneminde melamiler yaşamıştır. çünkü melamilikte "yapılan iyiliği"saklamak bir zaruriyetken "yapılan kötülüğü" de ifşa etmek aynı zaruriyete dahildir. buradaki kötülük kavramı yanlış anlaşılmasın "kendi işlediği kabahatler"dir bunlar. nasıl ki birisi sizi görmediğinde yaptığın haram eylem helal olmuyorsa bu arkadaşlar da aynı mantıkta ama bunu saklamayarak kimseyi de kandırma derdinde değillerdir. yediği bokları saklayan insanların bunun felsefesini anlayabileceğini sanmıyorum.
ayrıca nesimi'nin de yazdığı şiirlerden bu felsefe veya tarikatin mensubu olduğunu düşünüyorum, çünkü profili de uyuyor. hurufi de olabilir emin değilim. zaten hurufiliğe de oldukça yakındır bu görüş.
ayrıca "melamet hırkasıyla" da tanınır bu tarikat. öyle üste giyilen bir fiziksel bir hırka değildir bu, ayıplanmayı, dışlanmayı, hor görülmeyi göze alarak gösterişten uzakta yaşamanın ruhani halidir. melamet hırkasını yiyen kişi kınanmayı, dışlanmayı, ötekileştirilmeyi göze alır. onun için gerçek olan tek şey enel haktır, onun dışında gerisi kimseyi bağlamaz.
şunu da belirtmek isterim, sunni mezhebe bağlı olmasına rağmen sünnetlerle ve ibadetlerle de araları pek iyi değildir. melamilere göre "namazın kazası olur sohbetin kazası olmaz." sohbetten kastedileni anlayabilmek için o dünyanın içinde yer almak gerekiyor sanırım.
melamiliğe gönül vermenin temel şartı mütevazı olmaktır. bunun yanında dini görüşleri saklamak da mütevazılığa dahildir. melamilikte önemli olan sadeliktir. en sade yaşam bile alt limittir, bunun yanında kişide aranılanlar erdem, tevazu ve saygıdır. İlim sahibi olmak kıstastır.
vahdet-i vücut felsefesini tamamen içselleştirmiş bir tarikattır. ayrıca gösterişten uzakta durması iç huzura odaklanması kendisinden yıllar sonra çıkan nihilizm felsefesinden doğan "üstün insan" yani übermensch kavramıyla aynıdır. erdemli insan dünyevi zevklerden kaçınır ve lüksten uzakta yaşar.
bu tarikat yolun sonu veya bi amaç değildir, aksine bir araçtır. bir çok alim bu yoldan geçmiştir. mevlana ve yunus emre gibi.
aslında bir tarikat değildir, tam tersine tarikatlara da tepkiden doğmuştur. fakat zaman içerisinde örgütlenince tarikat sıfatı taşımıştır. osman döneminde melamilere pek de iyi bakılmamıştır. halk tarafından kınanmaları halkın cahilliğidir. zira günümüzde bile allah'ın emirlerine ters düşerek şirk koşmayı, el etek öpmeyi, allah ile arasına peygamber dahi olmayan 3. şahısları elçi tayin eden var. bu şahıs kendilerince müslümanken kendileri gibi yaşamayanları kınan ve eleştirirler. bunun benzerini osmanlı döneminde melamiler yaşamıştır. çünkü melamilikte "yapılan iyiliği"saklamak bir zaruriyetken "yapılan kötülüğü" de ifşa etmek aynı zaruriyete dahildir. buradaki kötülük kavramı yanlış anlaşılmasın "kendi işlediği kabahatler"dir bunlar. nasıl ki birisi sizi görmediğinde yaptığın haram eylem helal olmuyorsa bu arkadaşlar da aynı mantıkta ama bunu saklamayarak kimseyi de kandırma derdinde değillerdir. yediği bokları saklayan insanların bunun felsefesini anlayabileceğini sanmıyorum.
ayrıca nesimi'nin de yazdığı şiirlerden bu felsefe veya tarikatin mensubu olduğunu düşünüyorum, çünkü profili de uyuyor. hurufi de olabilir emin değilim. zaten hurufiliğe de oldukça yakındır bu görüş.
ayrıca "melamet hırkasıyla" da tanınır bu tarikat. öyle üste giyilen bir fiziksel bir hırka değildir bu, ayıplanmayı, dışlanmayı, hor görülmeyi göze alarak gösterişten uzakta yaşamanın ruhani halidir. melamet hırkasını yiyen kişi kınanmayı, dışlanmayı, ötekileştirilmeyi göze alır. onun için gerçek olan tek şey enel haktır, onun dışında gerisi kimseyi bağlamaz.
şunu da belirtmek isterim, sunni mezhebe bağlı olmasına rağmen sünnetlerle ve ibadetlerle de araları pek iyi değildir. melamilere göre "namazın kazası olur sohbetin kazası olmaz." sohbetten kastedileni anlayabilmek için o dünyanın içinde yer almak gerekiyor sanırım.