seyyid ahmet arvasi

mihrimah🤘
mihrimah🤘 @mihri_mah
çağimiz, İnsani, İnsana yabancilaştirmiştir

çağımız derken, üçyüz yıllık bir zaman bölümünü kasdetmekteyiz. bu. 18.. 19. ve 20. yüzyılları içine alır. bundan önceki dönemlerde, insanoğlunun durumu, her kıt'ada ve iklimde ayrı ayrı olmakla birlikte, genel olarak denebilir ki, atalarımız, dış dünyadan çok, insan problemi etrafında daha çok düşünüyorlardı. eski yunan'da «kendini bilmek» filozofînin temeli idi. bu düşünce uzun zaman batı dünya'sında önemli bir, yer tuttu, islâm dünya'sında ise, yüce sahabî kadrosu, «kendini bilen allah'ı bilir» ölçüsü İçinde hareket ediyordu. dr. aiexis carrel'e (1873-1944) göre de «modern insan, tıpkı ormanda kaybolmuş bir çocuk gibi, kendi yarattığı âlemde maksatsız oradan oraya dolaşmaktadır.» (bakınız, İnsanlar uyanın, alexis carrel (l yazıcıoğlu sf: 105, İstanbul. 1956.)
yüce ve mukaddes kitabımız kur'an-ı kerim'de «insanın en güzel bir surette yaratıldığı» ve insanın allah'ın yeryüzündeki «halifesi» olmakla şereflendirdiği bildirilir. bu sebepten şairlerimiz insanı «âlemin özü» olarak gönüllere işlerdi. İnsan güzel, insan ulvî, insan sevgi ve saygıya değerdi. İlâhi tecelliler, bu «çamur dünya» üzerinde pırıl pırıl bir «ayna» gibi duran insanın gönül ve şuuruna ulaşırdı.
sonra birşeyler oldu. bazı insanlar, her ne hikmetse, «İnsan efsanesini yıkmaya» karar verdi. daha 18. yüzyılda j. j. rousseau, müsavatsızlık üzerine nutuk adı ile dilimize çevrilmiş kitabında: ««tefekkür halinin tabiata aykırı bir hal olduğunu, tekemmül eden insanın soysuzlaşmış bir hayvan olduğunu» iddia ederken, montaigne, denemeleri'nde, insana «hasta hayvan» sıfatını yakıştırıyordu. öte yandan, s. freud, insanın, hayvani insiyaklarının üstünde, ulvi değerlere ve hayat tarzına tırmanışını «süblimation» adını verdiği patolojik (marazı) bir mekanizmaya bağlamaya çalışıyordu. 19. yüzyıl marksistleri ise «tek değer emek» sloganı ile insanın «kol ve kas gücünü» esas alarak «proletaryayı» (kol işçisini) güya yüceltiyorlardı. zaten materyalizmin ünlü psikologu (!) İvan pavlov, insanda ruh, şuur, irade gibi kavramları reddediyor, insanı sadece refleksler kompozisyonu tarzında inceliyordu.
bu gayretler ilim adına da sürdürülüyordu. İnsan efsanesini yıkmak isteyenler, acaip teoriler geliştirerek insanın âdem-oğulları olmadığını, hâşâ peygamberleri tekzip gayreti ile bizzat ilme ve veraset kanunlarına ters düşen teorileri propaganda ediyorlardı. nerede ise, kavunu kabağın, leyleği serçenin, çınarı maydonozun «evrimleşmesi» ile açıklayacak ve savunacak bu adamlar, insanı şu veya bu hayvana bağlamak yoluna giriyorlardı.
artık bütün dünya, nerede ise «en uygar hayvanız biz» şarkısını koro halinde söylemeye hazırlanıyor. mahkeme kararı jle 1978 türkiye'sinde «eurovision yarışmasına» hak kazanan bu «beste» jüri tarafından ikinci değil de birinci ilân edilse idi, belki dünya, bu imkânı daha çabuk elde edecekti.
evet, evet, materyalist dünyada, insan, kendini kaybetmek üzeredir. dr. a. carrel'in «İnsanlar uyanın» çığlığı uyuşturulmuş, ve şartlandırılmış beyinlere artık ulaşmıyor. çılgın bir müziğin refakatinde insanlar, bir yerlere doğru sürüklenip götürülüyor.