sanatçıların insandışı bir varlık olduğu zannedilen bir ülkedeyiz.
"neden bunu diyorsun ki şimdi" derseniz eğer anlatayım. ben bir müzisyenim vokalistlik yaparım müzik grubumla bazen barda bazen taksimde bazen kadıköy de sokaklarda şarkı söylerim. koray avcıdan tut barış akarsuya hep söyleyip dururum. gelelim konuya dün kadıköydeydim hep modada herkesin çok çok gitmediği ara sokakta bir kafeye arkadaşlarla oturdum. bir baktım 2 arka masa da yüzyüzeyken konuşuruz grubu var kaan bide diğer elemanın adını bilmiyorum işte her neyse arkadaşlarla yanların gittik. müsade isteyip oturduk adamlarla baya baya uzun uzun muhabbet ettik ama ederken sürekli insanlar gelip fotoğraf çekiniyor sarılıyor öpüyor yarın gidip o fotoğrafı koyacak instagrama ben kaan boşnakçıyı tanıyorum diyecek peki eline ne geçecek? kankaları tamam diyecek hadi ya diyecek ama geçip gidecek. her neyse ordan kalkıp moda sahile indik. orda da murat yıldırım, cem bahtiyar ve barış yurtçuyu gördük. cem abiyle daha önce manga konserlerinden falan muhabbetim var gidip yanına muhabbet ettim biraz sonra da baktım sıkılıyor arkadaşların yanına geri döndüm. ama bu insanlara da sürekli olarak yanlarına gidip fotoğraf çekinmek öpmek sarılmak tarzı yaklaşımlar olduğunu gördüm. ulan bu adamlarla benim aramdaki fark ne diye düşündüm geceye kadar karşısında ki hayranının eli kolu titriyor sürekli bir öpme sarılma eylemi vay anasını dedirtiyor işte insana ben bir yerde konser versem o bar'da o caddede hatun en fazla alkışlar çok çok numaramı ister. ama bunları yiyip bitiriyorlar haydi cümleten arrivederci..