geçenlerde bir yazımda baglanmayın demiştim sizlere. aslında beynimin, kalbime defalarca öğretmeye çalıştıklarını yazıya dökmüştüm. şimdi beni alsalar dünyanın en lüks evinde ki en iyi şartları sunsalar yine 'ah eski evim' derim. kendimi bırakmalıyım biraz. beynim herşeyi bir köşeye yerleştiriyor. gereginden fazla kafaya takıyorum her şeyi
dünyada sanki gerçekten sevdiğim kimse yok gibi. ve beni gerçekten seven... sevgiyi hissedemiyorum. oysa dünyadan bir haber yaşayan mutlu mutlu musmutlu bir insandım ben. birden büyüdüm. etrafımda beni anlayan ve gerçekten tanıyan kimse yok. en yakın arkadaşım bile o kadar düşüncesiz ki. bunu bilerek yapmıyor, amacı asla kötülük yada beni kırmak değil ama yeter diyor insan bir yerde. bu kadar da olmaz ne demek düşünemiyorum! ya ben neden her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyorum. karşımda kim olursa olsun agzımdan çıkan her kelimeyi söylemeden önce, iyice düşünüyorum. ya annem çocuğu olmayan bir teyzeye misafirlige giderken. anne x'si götürme ben bakarım deyip 2 yaşında ki kardeşime bakmak için derse gitmediğimi biliyorum ben. ama yoruldum artık. kafamı omuzlarımda kocaman bir yükmüş gibi hissediyorum. sıkıldım bu hayattan. etrafımda doğru insan dediğim kimse olmamasından... hepinize iyi geceler.