az önce bulunduğum mekanda hür irademle sezen aksu'dan "vazgeçtim" şarkısını istedim. bu benim için çok zordu çünkü bu şarkıyı ilk senle dinlemiştim. hayatımın en zor gününü yaşadım ve sen yanımda yoktun. her ne kadar da güçlü durmaya çalışsam da başaramıyorum ve böyle günlerde yokluğunu daha çok hissediyorum. ama benim halen umudum var, var çünkü sensiz de bir şeyleri atlatabileceğim. bu aralar seni çok sık anıyorum çünkü içimi bi sana açmışım, bi sana içimi dökmüşüm, yönümü kaybettiğimde bi seni aramışım pazar yerinde anasını kaybeden bir çocuk gibi. bir çocuk gibi sana ağlayasım var otuzuma dayanmışken... seni seven kalbimi söküp atabilsem zerre düşünmezdim, hafızamdan silme şansım olsa tereddüt etmezdim, ama gel gör ki hayat bir şekilde seni bende muhafaza ediyor. diyecek o kadar çok şeyim var ki sana, anlatacak o kadar çok kötü anılarım ve korkularım var ki inan, anlatamam. anlatamam çünkü senin gibi vicdanını, çocuğunun körpe etini satan bir ana gibi satmış birisine ne anlatılabilir? mına koyayım, heyhat! hayata bak, içimi dökmek istediğim insan kalbimdeki en büyük yara, en güvenilmez insan.
hoş ya bunu okur musun bilmiyorum, okursan da bil ki ilk günkü gibiyim. ama ilişkinin ilk günündeki gibi mi yoksa son günündeki gibi mi anlarsın sen, tanırsın beni.
ama şunu da bil, sensiz kimsesiz değilim, sadece herhangi kimseyim! yerine kimseyi koyamam, bu saatten sonra da yerine birisine koyanın da ben mına koyayım. kabullendim.
seni benden alan hayatın, sonu sana çıkmayan yolun, rotasındaki liman sen olmayan geminin ve dahi o geminin kaptanının, seni anlatmayan şarkının, gözümde seni canlandırmayan roman karakterinin ve en önemlisi seni halen böyle günlerde anan (validen değil, anmak anlamında) duygularımın mına koyayım.
az önce bulunduğum mekanda hür irademle sezen aksu'dan "vazgeçtim" şarkısını istedim. bu benim için çok zordu çünkü bu şarkıyı ilk senle dinlemiştim. hayatımın en zor gününü yaşadım ve sen yanımda yoktun. her ne kadar da güçlü durmaya çalışsam da başaramıyorum ve böyle günlerde yokluğunu daha çok hissediyorum. ama benim halen umudum var, var çünkü sensiz de bir şeyleri atlatabileceğim. bu aralar seni çok sık anıyorum çünkü içimi bi sana açmışım, bi sana içimi dökmüşüm, yönümü kaybettiğimde bi seni aramışım pazar yerinde anasını kaybeden bir çocuk gibi. bir çocuk gibi sana ağlayasım var otuzuma dayanmışken... seni seven kalbimi söküp atabilsem zerre düşünmezdim, hafızamdan silme şansım olsa tereddüt etmezdim, ama gel gör ki hayat bir şekilde seni bende muhafaza ediyor. diyecek o kadar çok şeyim var ki sana, anlatacak o kadar çok kötü anılarım ve korkularım var ki inan, anlatamam. anlatamam çünkü senin gibi vicdanını, çocuğunun körpe etini satan bir ana gibi satmış birisine ne anlatılabilir? mına koyayım, heyhat! hayata bak, içimi dökmek istediğim insan kalbimdeki en büyük yara, en güvenilmez insan.
hoş ya bunu okur musun bilmiyorum, okursan da bil ki ilk günkü gibiyim. ama ilişkinin ilk günündeki gibi mi yoksa son günündeki gibi mi anlarsın sen, tanırsın beni.
ama şunu da bil, sensiz kimsesiz değilim, sadece herhangi kimseyim! yerine kimseyi koyamam, bu saatten sonra da yerine birisine koyanın da ben mına koyayım. kabullendim.
seni benden alan hayatın, sonu sana çıkmayan yolun, rotasındaki liman sen olmayan geminin ve dahi o geminin kaptanının, seni anlatmayan şarkının, gözümde seni canlandırmayan roman karakterinin ve en önemlisi seni halen böyle günlerde anan (validen değil, anmak anlamında) duygularımın mına koyayım.
ölesiçe sevgilerimle.