başlığın kategorisini ilişkiler olarak seçtiğim film.
vizyona girdiğini öğrenir öğrenmez soluğu sinemada aldığım john wick serisinin 3. filmi.
---spoiler---
halle berry'i görmeyeli tam milf olmuş. fas çatışması yine bir köpekten çıkması ve aksiyonun yine dibine vurmaları, continental new york baskınındaki juggernaut'lar çok güzel detaydı.
filmin arka planındaki detaylar, sadakatler, anlaşmalar, kendi aralarında kullandıkları para birimleri gerçekten harika kurgular.
hakem olarak gönderilen hatunun boynundaki dövmenin almanca "einfühlung" olması ve anlamının tam olarak özdeşleyim olması da almanca bilenlere gönderilmiş bir armağan.
fas sahnelerinde ump50 ile 1 metreden kafa taramak da ayrı bir psikopatlık (*:swh)
halle berry'nin serinin 4. filminde yer alacağını tahmin ediyorum, çünkü john wick'e yardım eden herkes cezalandırılırken halle ablamız cezalandırılmadı ve çocuğunun bilgisini vermesi ve yüksek şuranın peşine düşme tehlikesinden bahsetmesi sanki 4. filmin konusunu oluşturacak. tabii wincent denen onun bunun çocuğuna açılacak savaşı saymazsak. yani bir şekilde ilerleyen filmlerde halle berry olacak diye tahmin ediyorum.
matrix'teki en sevdiğim yan karakter olan anahtarcıyı doktor olarak yine görmek mutlu etti. (şaka lan şaka en sevdiğim yan karakter persephone)
ve son olarak new york'un ortasında at - motor yakın takibi ve çatışması çok farklı bir görsel şölen sunuyor.
---spoiler sonu---
geç saatte olmasına rağmen salonun dolu olması da şaşırtmıştır.
john wick serisinin üçüncü filmi. devam filmlerinin asla ilki gibi olmayacağını düşünürdüm ama serinin açık ara en iyisiydi. aynı zamanda en kanlısı. daha salona girerken heyecandan kalp ritmim değişti, çıkarken de kasılmaktan sağ kolum uyuşmuştu. —-spoiler—- böyle minik şeyler çok mutlu ediyor beni, bir ay gider bu mutluluk bana:
hikayeyi devam ettirme açısından güzel film olmuş. ancak seride benim en çok hoşuma giden aksiyon sahnelerinin ve özellikle dövüş sahnelerinin diğer filmlere nazaran sahnenin tek açıdan kesilmeden çekilmiş olması. daredevil ve ongbank gibi filmlerde gördüğümüz bu detayı yönetmen çok güzel uygulamış. yine.
vizyona girdiğini öğrenir öğrenmez soluğu sinemada aldığım john wick serisinin 3. filmi.
---spoiler---
halle berry'i görmeyeli tam milf olmuş.
fas çatışması yine bir köpekten çıkması ve aksiyonun yine dibine vurmaları, continental new york baskınındaki juggernaut'lar çok güzel detaydı.
filmin arka planındaki detaylar, sadakatler, anlaşmalar, kendi aralarında kullandıkları para birimleri gerçekten harika kurgular.
hakem olarak gönderilen hatunun boynundaki dövmenin almanca "einfühlung" olması ve anlamının tam olarak özdeşleyim olması da almanca bilenlere gönderilmiş bir armağan.
fas sahnelerinde ump50 ile 1 metreden kafa taramak da ayrı bir psikopatlık (*:swh)
halle berry'nin serinin 4. filminde yer alacağını tahmin ediyorum, çünkü john wick'e yardım eden herkes cezalandırılırken halle ablamız cezalandırılmadı ve çocuğunun bilgisini vermesi ve yüksek şuranın peşine düşme tehlikesinden bahsetmesi sanki 4. filmin konusunu oluşturacak. tabii wincent denen onun bunun çocuğuna açılacak savaşı saymazsak. yani bir şekilde ilerleyen filmlerde halle berry olacak diye tahmin ediyorum.
matrix'teki en sevdiğim yan karakter olan anahtarcıyı doktor olarak yine görmek mutlu etti. (şaka lan şaka en sevdiğim yan karakter persephone)
ve son olarak new york'un ortasında at - motor yakın takibi ve çatışması çok farklı bir görsel şölen sunuyor.
---spoiler sonu---
geç saatte olmasına rağmen salonun dolu olması da şaşırtmıştır.
devam filmlerinin asla ilki gibi olmayacağını düşünürdüm ama serinin açık ara en iyisiydi. aynı zamanda en kanlısı.
daha salona girerken heyecandan kalp ritmim değişti, çıkarken de kasılmaktan sağ kolum uyuşmuştu.
—-spoiler—-
böyle minik şeyler çok mutlu ediyor beni, bir ay gider bu mutluluk bana:
2021’de john&bowery ikilisinin intikamını izlemek keyifli olacak. girl power!
—-spoiler—-