biz kızlar çok salağız sanırım, kusura bakmayın ama saç boyatmak için kuoföre iki kişi, (biri ombre, diğeri saç kesimi+boya) ₺350 vermek nedir? bugün arkadaş ve ablasıyla kuoföre geldik. adını yeni duyduğum bir mekan, randevu alarak gelmen de cabası. bomboş mekanda neyin randevusu bu ben anlam veremedim. 2 erkek, 2 kızın çalıştığı muhteşem müessese. saçı yapmadan önce parayı konuşmak istemeseydim ₺650 vereceklerdi. parayı verecek olan ben değilim fakat kuoförüde zengin etmeye gerek yok. öğrenciyiz, biraz tolerans please. bana kalsa o ₺350 vermezdim. elite mekan, daha iyi yapıyor, malzemesi kaliteli diye bir olay söz konusu değil. kusura bakmayın ama kuoföre saç için dünyanın parasını döken gerizekalıdır net. öğrenciyse zaten double herizekalı. İllaki ucuza aynı saçı, hatta daha güzelini yapan mekanlar mevcuttur. bunun bir de sonucu var, beğenmediğin zaman ya da saçın zarar gördüğünde ne yapacaksın gitti para çöpe. zenginin kızı değilseniz, salaklığınıza yanın derim. adios.
arkanızdan konuşup, yüzünüze gülmediğim için tüm bu şerepsizlikleriniz, biliyorum.
dedikodu varsa dedikodu yapın, arkasından konuşacaksanız konuşun, arkadan konuşmayıp susunca savunmuş olduğumu düşünen bir zihniyet var çevremde. birde, açığımı yakalamaya çalışıyorsun diyen şahıs. bir insanın arkasından konuşmak zorunda değilim, sevmiyorsan ortamda da gülüp samimi olma o zaman. sırf bu yüzden 3 senelik arkadaşımla bağımı koparmış bulunmaktayım, konu açsam kıza demediğini bırakmayacak ama yan yana gelince can ciğer, kuzu sarma. söylemeyeceğimi bildikleri için bu rahatlık. yaptığı bir olayı konuşursun amenna, kırılmışsındır içini dökersin ama üçümüz yan yana gelince, az önceki lafları diyen sen değilmişsin gibi davranamazsın. 3 senedir canım dediğim insan, 1 senelik aramıza yeni katılan kızla beni çekiştiriyorlar. sonra da konuşmalarını okuduğumda şakalaşıyorduk diyor, beklemediğim lafları gördüm o mesajda. ve yaptığım tek şey gezmek için yalan söylemek yerine, doğruyu söyleyerek izin almayı tercih etmemdi. bir toplumda doğru olanı yapınca, gözlerine batıyor.
küsmek, uzaklaşmak, arkadaşsız kalmak istemiyorsanız yaptıklarının aynısını yapın, yanlış olduğunu bildiğiniz halde suyuna gidin. sizden iyisi olmaz o zaman, arkadaşlığınızda ömürlük olur. gereksiz insan ordusu. neyse allah'a emanetsiniz.
dedikodu varsa dedikodu yapın, arkasından konuşacaksanız konuşun, arkadan konuşmayıp susunca savunmuş olduğumu düşünen bir zihniyet var çevremde. birde, açığımı yakalamaya çalışıyorsun diyen şahıs. bir insanın arkasından konuşmak zorunda değilim, sevmiyorsan ortamda da gülüp samimi olma o zaman. sırf bu yüzden 3 senelik arkadaşımla bağımı koparmış bulunmaktayım, konu açsam kıza demediğini bırakmayacak ama yan yana gelince can ciğer, kuzu sarma. söylemeyeceğimi bildikleri için bu rahatlık. yaptığı bir olayı konuşursun amenna, kırılmışsındır içini dökersin ama üçümüz yan yana gelince, az önceki lafları diyen sen değilmişsin gibi davranamazsın. 3 senedir canım dediğim insan, 1 senelik aramıza yeni katılan kızla beni çekiştiriyorlar. sonra da konuşmalarını okuduğumda şakalaşıyorduk diyor, beklemediğim lafları gördüm o mesajda. ve yaptığım tek şey gezmek için yalan söylemek yerine, doğruyu söyleyerek izin almayı tercih etmemdi. bir toplumda doğru olanı yapınca, gözlerine batıyor.
küsmek, uzaklaşmak, arkadaşsız kalmak istemiyorsanız yaptıklarının aynısını yapın, yanlış olduğunu bildiğiniz halde suyuna gidin. sizden iyisi olmaz o zaman, arkadaşlığınızda ömürlük olur. gereksiz insan ordusu. neyse allah'a emanetsiniz.
ders çalışmam lazım, çalışasım yok. uyumak istiyorum uykum yok, kilo almak için yemek yemem lazım, aç değilim. telefonu bırakmak istiyorum elimden, yetim hissediyorum. boş boş tavana bakasım var, sıkılıyorum. ne şimdi bu? hayattan soğuma evresi mi yoksa tembellik mi? hâlâ karar veremedim.
hey sen egolu insan, kendini ne sanıyorsun? üstün güçlerin falan mı var? çok mu zekisin? saçma bir sistemin olgusuna göre zekilik kavramını nasıl eş değer bulabiliyorsun? milleti hafife almak sana mı kaldı? sen kim kopek? bak mahalle ağzıyla konuşacağım birazdan. hadi beni küçümse... :p narsist olunur illaki ama dozunu ayarlayamayan beyinden ne beklenir ki? zihniyetinizi değiştirin kimse mükemmel değil, sen de değilsin, bende değilim, o da değil. İnsan olun, insancıl olun. saçma sapan egolara bürünen insanlaraydı bu lafım, üstüne alınana selam olsun. adios.
sütten ağzım yanmadan akıllanmayacağım sanırım. elimde değil aslında, istemeden ya da isteyerek yaptığımın bir önemi yok. ne olduğu da mühim değil. İnsanoğlu böyle işte, düşündüğü başına gelmeden akıllanmaz. yaşayarak görmek daha ikna edici gelir. düşüncelerinde yanıldığını ya da haklı olduğunu ispat etmek amaçlıdır. sonuç ne olursa olsun bir şey kaybetmeyeceğimi de biliyorum. o yüzden bende ki bu boşvermişlik, akışına bırakma, salla gitsin hissi... her şey, er ya da geç olacağına varır. allah'a emanetsiniz.
site güzel olmuş fakat şu an hiçbir paylaşımı göremiyorum. :) yolladım gitti..
hayvanlarla iç içe yaşıyoruz. İki ayaklı bir de. aklınıza insan gelebilir. tarize başvurmadım ve tabi ki teşbihte değil. bildindik kümes hayvanı. üniversite mi, kümes mi belli değil. hoş, kümesten bir farkı yok ama bu kadar da belli olmasaydı. köpek ve kedi girmesini anlarım da, tavuk ney. :d okul kantinin önünde, tavuk vardı. bir de korkuttum hayvancağızı. amacım da o değildi aslında kaçmasaydı iyiydi. günaydın. .
bayramınız mübarek olsun. İyi bayramlar.
ben, deliriyorum sanırım. evet evet. başka açıklaması olamaz. önce gülüp sonra durulmamın. fikirlerin uçuşmasının, kuruntular yapmaya başlamamın, her söylenen söze neden, nasıl, ne için diye sorular yüklememin. saçma sapan şeylere gülmeye başlamamın. söylenen her kelimeyi hafızama kazımamın. her hangi bir manası olamaz. ya çok doldum. ya da başka çarem kalmadı. yaş ilerledikçe, zaman geçtikçe insanlar değişir. bende değişme evresindeyim sanırım. değişmeyen tek şey, değişimdir. ama bu olumsuz da olabilir, olumlu da. buna insanlar karar verecek. onların karar vermesine de gerek yok aslında. ben kendimi bilsem yeterli. neden yazma gereği duyduğum hakkında, hiçbir fikrim yok. yazıyorum sadece. yazmak istediğim için. kendimi ifade edemediğim için. rahatlayacağımı düşündüğüm için. rahatladım mı? yani. eh işte. öyle böyle. biraz biraz. yeteri kadar. yeterli olmasa da, yettirecek kadar. sebebi yok, istediğim için her şey. mutsuzmuyum? hâşâ, şükür buna da. her neyse, allah'a emanetsiniz.
tehdit edilmek bile, insanı kuşkuya sokuyor. dediğini sonuna kadar yapan, zıttına gidersen seni pişman eden, hatta yapamayacağını bildiğim halde, yapıyormuş gibi davranıp beni inandıran, konservatuvar mezunu, rolünün ustası bir kuzene sahibim. ne kadar güzel değil mi? aynen. müthiş. (!) kardeşim deli gibi gülerken, kuzenim elinde kamerası açık bir telefonu tutuyormuş. genelde onun başı ağrır, gelemez sese. sakin bir insanda değildir halbuki. ama bu seder ona değil de bana olan oldu. ben sinirlenmeye, benim başımın ağrımasına sebep olan kardeşimi uyarma çabalarına girdim. kuzenimden cesaret almış olacak ki, beni dahada öfkelendirmek için tuhaf hareketler sergiledi. (hala kamera açık) başarmış oldu. sinirden sesim yükselip, hakaret içerikli laflar etmiş olabilirim.yani birazcık işte. hani ufacık. fakat kuzenimin beni değil de, kardeşimi savunuyor olması, dikkatimi çekmedi değil. ama iş işten geçmişti. artık ben videoya göre. kardeşini ezen, şakasına anlayış göstermeyen, kendi kendine eğlenirken burnunu sokan, gürültüsü yokmuşta birazcık sesi abartan, insanların rahatsız olmayacağını düşündüren, kıskanç, garezli, herşeye yer arayan, nalet bir pislikmişim gibi videoya imzamı attırdılar. evet komplo sanki. sanki kelimesini geri silelim oradan. her şey tamam. İyi. güzel. hoş. fakat neden bunu, benim aileme atmakla tehdit edersin sen.? hayır, tabiki de bir şey demezler. ama bu video, gurbette kardeşini ezmeye çalışıp, başkalarının sahip çıktığı,küçük bir kızın dramı gibi duruyor. farklı algı yaratıyor insanda. İzlediğimde bile, bu ben değilim fotoshop dedim. mağdur olan benim aslında. herneyse velhasıl-ı kelam, tongaya düşüp, dibini görmeyin. allah'a emanetsiniz.
hani bir zamanlar, nickini kullanamayan, yazılarda kendi kendine konuşamayan, soru cümlelerine soru kelimesiyle cevap veriyormuş izlenimi yaratan, hatta siz ismini kısalt dediginiz halde bile, şekle giremeyen bir nickim vardı.hatırlıyor musunuz? biliyorum hatırlamadınız. hatırlıyormuş gibi yapın siz, gerisini ben halledeyim en iyisi. .s - evet. bilbakalimbenkimim'di. sonunda nickimi, ricamla değiştirdiler. uzunluk sorunum eskisine göre yok. soru cümlesi ile bitmiyor kelimelerim. kendi kendime konuşabiliyorum. fakat, yine bir sorun olduğunu farketmem uzun sürmedi. eskiden, kişisel olarak kendi kendime bir imada bulunamıyordum. misal, '' dedim ki kendi kendime, bilbakalımbenkimim...'' cümle bitti. gerisi yok. İlham, o nickten sonra gidiyor. tabi ki, nickimi değiştirmem akıllıca bir fikirdi. hah, tabi ki de bu daha güzel. hatta diğerinden kurtuldum diye rahatladım. fakat, tam yazımı yazacakken, kendi kendime konuşuyormuş havası verecekken, bir de baktım ki sevinmişim. vay canına. soru cümlesinden, sevinç cümlelerine geçiş yapmışım. bkz. sonra dedim ki kendi kendime, ya ba da ba du. bitti yine cümlem. gerisi yok. İlhamda gitti. yazacağım cümlelerin bile, bir ciddiyeti kalmadı. motivasyon sıffır sıffır .ff herneyse, velhasıl-ı kelam, nick oluşturmadan önce 3 sefer düşünün. allah'a emanetsiniz. (:
ben niye arkadaşlarımı, tam tanıyamıyorum. neden hep bir aksilik oluyor. ya sen benim 4 senelik kardeşim dediğim insansın. senin amacın ne? sevgili yaptı yıllar sonra, dörtlü whatsap grubu kurup, tanışalım dedik. neyse kurduk grubu, sevgilisi çok iyi insan. espriye espriyle karşılık veren bir tip. bana durup duruken başka bir isim söyledi. eski konuştuğu insanlardanmış. sonra erkek arkadaşım üstüne gitti, esprili bir şekilde. çocukta sevgilime yamamaya çalıştı. meğerse çocuk, bana başka bir isim yazdığının farkında değilmiş. kanıtladık. arkadaşım girdi, bu da sevgilime yamamaya çalıştı. ona da kanıtladım sinirlenip. o da yazıyı baştan okumamış. sevgilisinin yazısını okuyarak, yanıt verme gereği duymuş. neyse bu konu kapandı. aradan bir kaç konuşma geçti. İstanbula taşınacağımızı, erkek arkadaşıma söylememiştim. çünkü 2 sene daha oturduğumuz yerde olacaktık. fakat belli değildi. hâlâ belli değil. haberi olmasın, kafasına takıp üzülmesin diye, düşünüyordum. ve bunu ben arkadaşıma, belli etmiştim önceden. kalkıp grupta onu yazdı. hayır ne amaçla yazdın? bana özelden yazabilecek kapasiten varken, neden orası? diye sorarlar adama. açıkladım konuyu, taşınıp taşınmayacağımızın belli olmadığını. gülmeye başladı. çünkü biliyor naptığını. ve bu o kadar garip bir duygu ki. amacını hâlâ anlamış değilim. ya da salağa yatmak hobimdir. bir de bunun üstüne "sen gülme" muhabbeti oldu. bunu da ben başlattım tabi. arkadaşımın sevgilisi olaya gülüyordu. "sen gülme" dedim sonra esprisine sanane lafları vb konular oldu. arkadaşımın erkek arkadaşı "tamam gül hadi şaka yaptım" derken. kendi arkadaşım "sen gülme, hep ağla" dedi. bak, bak. lafa bak. neyse bunuda yuttum. bir değil, iki değil. baktı sesim çıkmıyor alttan alıyorum. üçüncü espriyide yapma çabasına girdi (laf atma çabası oluyor tabirinizle.) 'senin sevgiline yazık'dedi. yeter bu kadar tolerans değil mi ama? her şeyin bir sabrı vardır. sinirliyim. ve laflarımı o an düşünerek yazmaya çalışıyorum. sevgilisi yeni ve rezil etmeyeyim çabasındayım. ben erkek arakdaşıma, istesemde rezil olmam. nasıl karakterde olduğumu biliyor. rezil olsam bile, rezil oldum diye, ne o düşünür ne ben? hayır çaban neye? "sanene yazıksa, seni ne ilgilendirir kardeşim? :) " dedim. anladı "sensin yazık diyerek güldü." ortamı yumuşatacak sözde. tabi bide özelden yazışma var. arkadaşımla, hiç bir şey olmamış gibi konuyu kapattım. ben yeni olan sevgilisiyle polemiğe girdiğimde, onu koruma pozisyonuna geçiyor sanki. hani sen bir laf dersin, hemen oradan atlarda dediğin laftan pişman olursun. aynı o misal. erkek arkadaşımla konuşup, ağzına gelen lafı söylüyor tabi. bu da cabası. söylesin istediğini aralarında olan polemik o beni ilgilendirmez. amenna, sesim çıkmaz. ama senin yeni sevgilin. sevgilin bana bir şey diyor. ben cevabını veriyorum. niye koruma gereği duyuyorsun? niye atılıyorsun arkadaşım sen. cidden anlamsız ve saçma geliyor. şuan sinirden, kötü bir laf çıkacakta kızı, erkek arkadaşının önünde küçük düşüreceğim diye korkuyorum. ben de de hala bu düşünce var. tabi erkek arkadaşıda, kız arkadaşına gaz vermeler falan. bu yol nereye çıkar bilinmez. şeytan diyor, "bırak rezil olsun. erkek arkadaşıda, susup oturur yerine. " diğer yandan, " hayır saçmalama, yapma arkadaşın o senin. belli ki heveslenmiş. belkide hava atıyordur yeni erkek arkadaşına. " hay böyle işin.! neyse içimi döktüm rahatladım, yoksa arkadaşıma patlayacaktım. üzülür, rezil olurdu sonra. ben kötü insan konumuna gelirdim, olmazdı şimdi öyle de. yazık kıza sonuçta. değil mi ama? sevgilisi var, çünkü onun. sevgilisi daha değerli olur artık. sevgilisine bir etki yaratmak için, beni ezmeye çalışması gerek çünkü. aa evlenecekler onlar. her zaman yanında o oldu. o olacak. sevgilisi hep vardı... ben sonradan girmiştim hayatına. hay aksi. (!) neyse. :) rahatladım bitti. allah'a emanetsiniz.
hani hiç derdiniz olmaz da, dert edinmek için çabalarsınız ya. düşünürsünüz ama birşey bulamazsınız . hani acıklı şarkıları dinleyip ağlamak istersiniz. ama kayda değer bir derdiniz yoktur. hani seçersiniz aralarından hangisi için ağlasam diye. mutlusunuzdur ama ağlamak için çabalarsınız. aniden hiç dinlemediğiniz ama müzik listenizde olan bir müziği ferk edersiniz, duygusal ve melodisi hoş gelir. ama o an, karamsar ruh halinde değilsinizdir. moraliniz aniden çöker. hatta o şarkı, sizin hayatınızın özetini yansıtan sözlerede sahip değildir. ama güzeldir. sesi, melodisi, sözleri... İste tam da o durumdayım. derdim yokken (dertten saymazken) hüzünlenmek farklı bir rahatsızlık sanırım. neyse anlamışsınızdır siz beni. bu duruma sokan şarkıyı takdim edip, yavaştan çekileyim en iyisi. "sancak-dili yok ki gönlümün"(milanka) allah'a emanetsiniz...
bugün sahildeydik ve denize girmiştik, iki kuzenim ve ben. yüzerken daha doğrusu yüzmeye çalışırken, içi dolu fakat ıslanmış bir paket sigara önümden geçti. İçine baktığımda içilmemişti. belli ki yeni alınmış içinden 2 ya da 3 tane içilip bırakılmıştı. bizim yan taraftada yüzen 4 arkadaş tayfası bulunuyordu. İçlerinden biri kıyafetleriyle girmiş, kuzenimde paleti alıp "bu paket sizin mi?" diye sordu tabi oradaki gençlerden biri "hayır belki şuradaki amcanındır" dedi. kuzenimde çenesini tutamayıp " hayır değilmiş, arkadaşınız kıyafetle girmiş belki cebinde falan unuttuysa diye sormuştum" dedi arkadaşları tarafından dalgaya alındı, kahkaha patlatıldı. gençle, arkadaşları dalga geçti. " belki senin paketindir ceplerini kontrol et ", "oğlum sigaranı alsana niye milleti kandırıyorsun, utanma al kurutup içersin" " bak bakalım telefonunda cebinde mi?" diye gençte gülüp "ben çıkıyorum, hadi allah'a emanet olun. sigaramı kontrol edip geleyim, ne olur ne " bu da böyle bir anı oldu. ve onlarada eğlence çıktı sanırım. :d allah'a emanetsiniz.
gerçek bir birey olduğumu, şimdi daha iyi anlıyorum. kardeşim ve ben uzun bir yolculuğa çıkıyoruz şuan. o, babamlar için ağlamakla meşgulken, ben buraya duygularımı yazıyorum. kendime güvenim iyice arttı. bana güvediklerini, bir kez daha kanıtladılar sanırım. laf aramızda, çocuk gibi duruyorum. yani minyumum. açıkçası, ben kardeşime sahip çıkamamda, kardeşim bana sahip çıkarmış gibi. hani ben onun ablası değilimde, o benim ablam misali. veya daha açık bir örnek vereyim. kardeşim kavga etse dayak atarda, ben dayak yermişim gibi. garip bir duygu. neyse allah'a emanetsiniz. 😅
samsun'un terme İlçesi sancaklı mevkiinde serinlemek için arkadaşlarıyla denize giden 4 arkadaştan h.y, m. ç ve o. ş akıntıya kapılarak kayboldu. sahilde çocukları izleyen hasan yılmaz'ın babası m.y, kaybolduklarını görünce denize girdi ve o da boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. çevredeki vatandaşlar tarafından çıkarılan m. y olay yerine gelen hava ambulansı ile samsun eğitim ve araştırma hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. ölüm dışından herşeyin telafisi vardır. aralarında benim yakın arkadaşımın, eski sevgilisi de bulunuyor. ve tamda dün gece,ondan konu açılmıştı." acaba bana döner mi tekar? onun gitmemi istemediği şehri, tercihlerime ekleyeceğim. kesin garanti tutuyor bölüm zaten. profilimede yazarım, bakıp kıskanır belki hea ne dersin? hatta mesaj atabilir. ama atarsa ben cevap vermem. ya da veririm kesin. neyse yeni sevgilisi sence güzel mi? benimle olan hayalleri onunlada kurmuştur değil mi? çok canım yanıyor ama alıştım biliyor musun? beni engellemişti. engelimi kaldırmış. amacı ne sence? fotoğraf yoktu instagram da ama şuan var. ne yapmaya çalışıyor? sanada istek atıp duruyor nedenini anlamadım. sahi sana istek atmasının nedeni, benmiyim sence? acaba şuan ki sevgilisine de bana dediklerini demişmidir? hayallerimizi onunla kurmuşmudur? neden böyle yaptı? " vb. sorularıyla beni sıkıştıran arkadaşımı, üzdüğü için saydırmıştım. ama bu haberi görünce, kötü hissettim. hatta utandım. kendimi geçtim. arkadaşıma nasıl söylerim diye düşündüm. ama sağolsun (!) bizim üçüncü sahıs resim atarak söylemiş. pat diye. kız şaka sandı. ağlayarak yalancı ilan etti bizi. sonra duruldu. "bana sürpriz için bunu yapıyor biliyorum. hadi gerçeği söyle. İrtibata geçti ve bu oyunu oynuyorsunuz bana değil mi? sen böyle olsaydın, ben sürpriz yapacağını söylerdim. nasıl bir sırcısın sen. ben senin yakın arkadaşınım, yapma bunu bana lütfen. " bu laflarından sonra tutuklu kaldım. ya aklını yitirdi dedim. ya da ciddi. ama bir süre sonra anladım ki, kabullenememesinden kaynaklanıyor. her söylediği soruya sustum. nasıl teselli vereceğimi bilmiyorum. klasik lafları söylesem işe yaramayacak. ama sorun şu ki hala öldüğüne inanmıyor. herneyse, vefat eden arkadaşlarıma, allah rahmet eylesin diyorum. ve sizdende ricam bir fatihayı esirgemeyin. sağolun şimdiden. allah'a emanetsiniz.
birşeyleri kendim halletmeye çalıştıkça. dibe batıyorum sanırım. bazı olayları bilerek, sorun olur diye anlatmıyorum. sırf milletin huzuru bozulmasın, rahatları kaçmasın, mutlulukları zedelenmesin diye. sonradan ortaya çıkınca, ben suçlu konumuna geliyorum. ama benim olayım, benim sorunum sonuçta. niye sanada anlatıp, senide stresse sokayım ki? biliyorum yaptığım yanlış. hatta belkide etik bulmazsınız. ama alışmışım. lise de yaptığım küçük hatalar, şuan büyük bir sorun haline geldi. zamanla hiç birşey geçmiyor. kuzenlerimin yüzünden olmuştu aslında, heves uğrunaydı. fazla fiyakalı gelmişti gözüme, vayy be 6'mız hea kulağa hoş geliyor.(!) aslında hoş gelmesinden daha çok boş. büyüyüp, aklın başına gelince anlıyorsun. ama iş işten geçmiş oluyor. evet benide başkasına yamamaya çalışmışlardı lisede. 3 çift halinde takılalım diye. tabi olmadı, benim istemsizliğim ve zorla olan bir durum yansımıştı sanırım. İyi de olmuştu. konu kapandı bitti gitti derken, çocuğun annesi anneme isteme mevzusu açmış. lise de, 3 gün bile sürmemiş olayı sen niye annene anlatırsın? hadi onu geçtim. annen niye anneme yıllar sonra, ortada olay bile yokken isteme konusu açar ki? böyle konulardan pek anlamam. ama çocukluk olduğunu iki tarafta biliyor. büyükleri anlamak çok zor bazen. ve bir kez daha anlıyorum ki geçmiş peşini asla bırakmıyor. her ne olursa olsun, mutlaka bir yerden patlak veriyor. herşeyin hayırlısı. allah'a emanetsiniz.
allah’ım, sen bu yazısını okuduğum kişinin duasını kabul eyle. düğüne kadar eski haline dönsün, iyileşsin. amin. biraz emrivaki yaptığımın farkındayım ama kalkıpta bana dua edin yazacağıma, okuyarak duama vesile edeyim dedim. 😅 kusuruma bakmayın, bu aralar duaya ihtiyacım vardı. hadi yine iyisiniz sizide yormadım. 😆 sağolun. allah'a emanetsiniz.
hepinizin kadir gecesi mübarek olsun. dualarınızın kabul olması, hastaların şifa bulması, dertlerin dermana kavuşması, sıkıntıların teker teker aşılması, huzura, mutluluğa ve sağlığa ermeniz dileğiyle. allah'a emanetsiniz.