lavinia
açız arkadaşlar.kimisi bir bardak çaya aç , kimisi edebiyata , kimi paraya, kimisi duyguya kimisi sevgiye. hislere açız. birisinin sarılmasına manalar yüklüyoruz . oysa sahiden açız sevilmeyede sevmeyede.gözümüz doysada gönlümüz aç. sahi arkadaşlar biz nasıl birini sevmeyi deneyeceğiz bu doymak bilmeyen ruhla?
lavinia
İlk yazımı belkide bu şekilde yaptığım için özür dilemeliydim ama kendimi bir şekilde özetlemeliydimdi.
hayatın karmaşasında, ne yaptığımı bilmeden ilerliyorum çoğu zaman , sonbaharda dökülen bir yaprak misali.yine çoğu zaman hiçbir ağaca bağlanamıyor rüzgara sarılıyorum.sonrası sarıldığım rüzgara topyekün savaşmakla geçiyor . İnsanoğlu işte diyorum ağaçtan kaçmak için rüzgara sarılıyorsun, savaşmaktan bitap düşüyor-ağacı özlüyorsun. hep sevdiğini zannediyorsun ama sevdiğin şey esasında gitmek . hatta sevdiğin şey yaşadığın onca şeye rağmen sevebildiğini kanıtlamak kendine. İnsanoğlu işte diyorum garip bir paradoks.
ve bu paradoksu anlatmaya çalışmaya beni iten ruhumdan özür dilemeliydim ama yazarken dar ağacına asıldı parmaklarımdan kelimelerim.