Sümsük
madem hiçbir şey düzelmeyecek bende hepinize kötününde kötüsü geceler dilerim.
Sümsük
merhaba hepinize. aklımdasın, elim sende, ya ben kimin cebindeyim? neyim ben ha kim.. yağ satarım bal satarım ustam yok kırıklarımı ben onarırım. ya kırılacak bir kolun yoksa, benim saçlarım bana özel, ben yedi milyarla aynı yedi milyardan bir tık farklı ağlarım. herkes güzel ağlar, sende güzel ağlarsın ama farklı. ben gece saçlarını okşayacayacağım küçük kızımın.beni bekler o küçük elleriyle, kimsin sen? ben kimim? saçmalıyorum, al sana itiraf dalga geç istersen. anlamadığın herşeyle dalga geç benim seninle geçtiğim gibi. seçtiğin gibi yürümesini bile bilmezken pabuçlarının rengini. ayakkabı numaran kaç, kaç yıl eskidin bu antika simülasyonda? küçükken ellerin mini minnacıktı. bal vardı ellerimde bir tutam aç gözlüler çaldı. binlerce yıl öncesi, bilmem kaç yıl sonrası, hapsettiler beni küçük şişelere. senin ellerin küçüktü bal tutardın ellerinle, benim bildiğim herkesin elleri küçüktü. sonra çaldılar miniklerin ballarını büyüdü onlar, daha da birşey demem ben. düzenleme yapmadım, tek seferde dilimiz sürçtüyse affola. ha bu arada kimsin sen?
Sümsük
dolmakla ilgisi var. bardak taşmalı ki verecek birşeyin olsun. önce kendin suya kanmalısın. bahsettiğim şey bilgi ve yaşam doyumudur. gezip görmek para ezmek önemli fakat asıl doyumu getiren hissi yeterlilik diplomasını alabilmekle ilgili. bu nedir derseniz yaşamınızın toplam zamanının en az yüzde ellisini acı hissiyatı, yüzde on beşini gülme ve geri kalan otuzbeşlik kısmınıda uyuyarak geçirmeniz anlamına gelir. yemekleri ne ara yemeli derseniz bir yandan acı çekerken bir yandan çorbanızı için(acılı mercimek çorbası mmm enfes). hissi doyum öyle bir noktaya gelmeliki şahsında bulunan her su birikintisinin en derinlerine dalıp hayatındaki saçmalığın kaynağını bulman ve onu köfte yapıp yemen gerekiyor. sucukta olabilir kafanıza göre takılın. hani birgün oktay ustada çay içmek yerine paltomu sırtıma giyip(paltom yok yalnız) ağzımda bir sigara (sigarayı çoktan bıraktım) sırtımı güneşe dönerek ölümü beklemeyi, karizmanın dibine vurmuş bir halde başım gökyüzünde, gökyüzü göğsümde, göğsümde büyüyen güneş paltomun üstünde parlarken ölmeyi çok isterdim. çok şekil olurdu be ama ben yine çay içeceğim. güneşli geceler dilerim.
Sümsük
aklından ne geçiyor hınzır diye sormuş yukarıda. kafam çorba. arada şu balkona çıkıyorum ay fener misali asılı gökyüzünde ulan diyorum hani bu manzarada olmasa kime bakıp dertleşeceğiz. anlatıyorum aga ona dinliyor varya hiç usanmadan. ben ne kadar melankolik, saçma ve çocukça duygu varsa hepsini anlatıyorum ona o ise yılların yorgunluğu, bilgeliği ve benim gibi nice nice duygular anlatmış insanları bolca dinlemişliğin verdiği o tatlı sükunetle sadece gözlerimin içine bakıyor. sonra yaşlı fenere iyi geceler dileyip bana verilen süreyi doldurmaya devam ediyorum. İyi geceler.