tysz
bu rumuzla yazdığımı bir arkadaşım biliyor ve her defasında yazımı kopyalayıp gönderiyor bana. hadi kankam, bunu da gönder.
tysz
ulan bildiğiniz züğürdüm lan. kedilerin löplediği konteyner gibi hissediyorum. öğrenciliğin kıçına, ayağım kaldıraç olsun...
tysz
atakent atakent olalı böyle bir vakaa görmedi. taktım kulaklığımı dolandım beyhude beyhude. 14 şubat, çiftler falan vız gelir tırıs gider. yengeniz burda olmayınca, gezindim tek başıma az. ne var ne yok. atakent sahilin oralardayım, benim gibi başı boş dolanan bir hanfendi kızımız. yanından çiftler geçiyor, benim de artık bir sevgilim olsun bakışı atıyor. bir kaç kez olunca. İşte atraksiyonlu mevzum, açtım kollarımı buna doğru hafif koştum ooyy ceydam, vayy bir tanemm diye haykırıyorum, sarıldım 😀😁😀 kızın rengi pamuk ipliğine döndü. İlk şoktan bişey diyemiyor. malak malak yüzüme bakıyor. yanımızdan geçenler ne deli dolu bir haykırış diyip gülüyorlardı kesin. ya o anı fotoğraflasam washington times gazetesine kapak olurdu be. merhaba ben tysz dedim. hala da yüzüme bakıyor anlamsız anlamsız oğlum sen hasta mısın yoksa tanrı mı seni gönderdi bakışı var. hurraa güldü güldü.katıla katıla gülüştük uzun uzun. tavlaya davet ettim, allah& #39;ı var güzel oynuyordu. tabi ben aldım doğal olarak. ama olayı üzerinden alamadığını söyledi hala şokunu yaşıyordu gidene kadar. yengenizden bir tomar fırça yesem de. bence hayatımın en keşkesiz 14 şubatıydı. kafama eseni yaşıyorum. birgün birileri beni pas geçerse, yine tebessüm ederim. manyak mıyım? evet çok fazla. en azından benim teshişim doğru tespit. dsliliğimle mutlu oluyorum.
tysz
anlatılmaz yaşanır sendromu yaşıyorum şu an. rahatımdan taviz vermeyen ben,yine baş köşeme dizdim radyomu, kitabımı. hepsini bu gecenin anısına başka yaşayacağım. şato hediyemi ifşa olma pahasına, adını söylüyorum umut'a verdim.sokakta yürüyordum elimde şatom.osmanlı kahvecisinin ordan aşağı saptığım gibi sahilden gelen mutlu bir çift, yanında filinta gibi bir çocuk. bişey sorabilir miyim dedim, tabi dediler. adı ne dedim, umut dediler.biraz şaşırdılar. eğildim, ona uzattım bu senin umut. çocuk işte hemen aldı. annesi abiye teşekkür et, dedi. yanağımdan öptü. yeminlen o kadar duygusallaştım ki, oturup ağlayacaktım. çocuklara hayatta dayanamıyorum.babası ölmemiş bir gençlik dedi, ellerini sıktım. umut'tan bir söz aldım, büyüdüğünde sen de bir hediyeyi sokakta bir çocuğa vereceksin. söz dedi. sonra gittiler, umut bana hep el salladı. ben de ona. el salladığım bütün harab olmuşluklarıma inat yine yaşamayı becerebiliyorum. kıyısından köşesinden mutlu bir beni yaşıyorum û da böyle bir anımdı.
tysz
az önce a101'den bir sürü küçük küçük taksi, motosiklet oyuncak aldım. kibrit tanelerindende kocaman bir şato yaptım. şatoyu modernleştirdim epey bir. arka bahçesine havuz yaptım. merdivenlerini falan kibrit tanelerinden yaptım.sağ tarafına spor sahası, sol tarafına eğlence konsepti gibi bişey yaptım. küçük arabaların ve motosikletlerin her birine birer isim yazdım. bir sıra halinde şatoya yol alıyorlar, konvoy şeklinde. şatonun adresi aşk mahallesi, çocuk sokak, aile şatosu, no:0-5. bu bir 14 şubat hediyesi falan değil. sözüm size ahali bir aydır gıdım gıdım yaptığım şaheseri birazdan sokağa çıkacağım ve gördüğüm ilk çocuğa hediye edeceğim. şans dileyin, hepsinin yüreği yufka ama inşallah en layık olanına gider.
tysz
sevgilisi olmayanlar bak vallahi sizi de seviyoruz😘(samimiyetime inanın, sevin sevin)
tysz
kaloriferin dibine mayışıp, radyo dinliyorum, kitap okuyorum, film izliyorum. arada bir çıkıp, sahilin kokusunu çekiyorum içime. toplamında bir psikolojik toparlama süreci yaşıyorum . mesela şimdi trt fm 'de bir kadınla bir adam spikerin soruları eşliğinde, aşkla ilgili yordamalar yapıyor. arka planda çalan tıngır mıngır ritmin eşliği güzel bir büyü katıyor. sözüm ona, durup kendine soracaksın kardeşim ;nereye gidiyorum ben. bazen yaşadığının en tepesine çıkacaksın, tepeden bakacaksın yaşadığına en zerresine kadar. yaşa-dur-tart kendini - yaşamaya devam et.