5 kadar yıl önce telefonumu tuvalete düşürmüştüm. ondan beridir her tuvalete girdiğimde ceplerimi kontrol ederdim. çok eşyamı, paramı kurtardım böylelikle. ama birkaç aydır buna dikkat etmiyordum. yediğim sillenin acısını unutmuş olsam gerek. geçen gün cebimde bozuk halde duran 5 liramı tık tık tık süzülürken izledim. artık yine dikkat ediyorum ceplerime. velhasıl arkadaşlar yaptığınız hatalardan aldığınız dersleri unutmayın. böyle tekrar tekrar yaparsınız sonra. tamam mı?
babam oturma odasından başlayarak sırayla buranın da lambası yanıyo buranın da bu da bu da bu da diyerek evi dolaşıyo. adam ilk defa 5 çocuk yaptıkları için pişman oldu 😂 valla babacım onu bu kadar çocuk yapmadan önce düşünecektiniz 😂😂 ah babalar, babalarımız...
az önce sohbetten çıkınca facebook a girdim. lisedeki tarih hocamın babası vefat etmiş. şimdi size biraz hocamdan bahsetmek isterim. bence her zaman hatırlanmaya değer, bilinmeye değer bir insan kendisi. aynı zamanda örnek almamız gereken biri. gördüğüm en vefalı insan.
şuan 60lı yaşlarında ama dışardan görseniz hepimizden neşeli hayat dolu. boyu 1.50 kilosu en fazla 50 ufak tefek bir şey böyle. bu kadın ömrü boyunca hiç evlenmemiş. anne babasına bakmak için... İkisi de demans hastası. tabi demans en bilineni şeker tansiyon hak getire. bir de birinin tansiyonu yüksek birinin düşük. İlaçları en karışmaması gereken hastalar yani. belki bilmeyen vardır demans unutkanlık yapan bir hastalık babası kaç kare kayboldu, kaç kere hastanelerde karakollarda geçirdi gününü bu kadın bilemiyorum bile... ama bunca şeye rağmen baba yadigarı mesleğine o kadar bağlı ki derslere gelip bize vatan millet sevgisi öğretirdi ama oyle yapmacık değil. ancak dersini girmiş biri anlar bu dediğimi. bir de bizlere hep en çok anne babamızı sevmemiz gerektiğini söylerdi. her ders ilkokuldaki öğretmenler gibi bize söz verdirirdi "eve gidince annenizi babanızı öpüp onları çok sevdiğinizi söyleyeceksiniz " diye. bunu başkası söyleyince yapmacık geliyordu, olmuyordu yani. ama nehir hocam her söylediğinde yaptım. şimdi ondaki hüznü boşluğu düşünüyorum. hem babasını hem de örnek aldığı tek meslektaşını kaybetti. allah sabır versin. sadede gelelim arkadaşlar siz de anne babanızı sevin, sayın. tabiki tartışıcaz, ters düşücez bazen ancak unutmayalım onlara seni seviyorum demeyi...
şuan 60lı yaşlarında ama dışardan görseniz hepimizden neşeli hayat dolu. boyu 1.50 kilosu en fazla 50 ufak tefek bir şey böyle. bu kadın ömrü boyunca hiç evlenmemiş. anne babasına bakmak için... İkisi de demans hastası. tabi demans en bilineni şeker tansiyon hak getire. bir de birinin tansiyonu yüksek birinin düşük. İlaçları en karışmaması gereken hastalar yani. belki bilmeyen vardır demans unutkanlık yapan bir hastalık babası kaç kare kayboldu, kaç kere hastanelerde karakollarda geçirdi gününü bu kadın bilemiyorum bile... ama bunca şeye rağmen baba yadigarı mesleğine o kadar bağlı ki derslere gelip bize vatan millet sevgisi öğretirdi ama oyle yapmacık değil. ancak dersini girmiş biri anlar bu dediğimi. bir de bizlere hep en çok anne babamızı sevmemiz gerektiğini söylerdi. her ders ilkokuldaki öğretmenler gibi bize söz verdirirdi "eve gidince annenizi babanızı öpüp onları çok sevdiğinizi söyleyeceksiniz " diye. bunu başkası söyleyince yapmacık geliyordu, olmuyordu yani. ama nehir hocam her söylediğinde yaptım. şimdi ondaki hüznü boşluğu düşünüyorum. hem babasını hem de örnek aldığı tek meslektaşını kaybetti. allah sabır versin. sadede gelelim arkadaşlar siz de anne babanızı sevin, sayın. tabiki tartışıcaz, ters düşücez bazen ancak unutmayalım onlara seni seviyorum demeyi...
bugün memleketteki ilk günümdü. o kadar mutluyum ki allah kimseyi ailesine hasret bırakmasın. onlara kavuşmak dünyalara bedel. kalabalığız biraz gürültümüz eksik olmaz. yurtta yalnız takıldığım için çok sıkılıyordum. alışık değilim yani. şuan her şeyi unuttum mutluluktan, sanki hiç gitmemişim gibi. zaten gelir gelmez uyudum sonra uyanıp çay koydum. sofrayı falan hazırladık beraber. mutfağa girmeyeli de epey oluyor. yemeğini kendin pişirmek ayrı bir güzel. zaten evde yemekleri hep ben yaparım samsun'a gelmeden evvel tabi. neyse özlemişim işte ya bu kadar umarım herkes özlediği sevdiklerine kavuşur :)
koydum çayımı bardağa yazmaya başlıyorum. bugün okuduğum simone ve sartre hakkında yazmak istiyorum. İki dost mu aşık mı desem bilemiyorum onlara. birbirlerini seviyorlar ama yazmayı sevdikleri kadar değil. bu yüzden daha çok aşklar, sevdalar yaşamaları gerektiğini düşünüyorlar. eninde sonunda birbirlerine geri dönmeye karar vererek ayrılıyorlar. biri askere biri öğretmenlik yapmaya. simone, feminist olsa da kadınlık içgüdülerine yenik düştüğü zamanlar da oluyor, sandığı gibi kolay gelmiyor sartre'ı başkalarıyla paylaşmak. ancak zamanla bu kararlarının doğruluğu açığa çıkıyor ki ikisi de çok güzel kitaplar kaleme aliyor. sartre elle tutulmayacak birkaç ilişki yaşıyor zaten evlenmek fikrinde bir erkek olmadığından uzun vadede düzgün bir birliktelik yaşayamıyor. ama simone başka biriyle evleniyor ve ona aşık oluyor. yolunda gitmiyor işler ayrılıyorlar. ayrıldığı eşinden sonra ona ilgi gösteren biri oluyor. bu o kadar ağrına gidiyor ki şu satırları yazıyor: "hıçkırıklara boğuldum, sizinle ayrıldığımızdan beri yaşamadığım türden hıçkırıklara. biri beni sevmek istiyordu ve o siz değildiniz. kabul etmek size veda etmekle aynı şeydi."
şimdi simone'nın ölümüne az kala biraraya gelmiş bu iki insanı hikayenin başında yargılıyordum. çünkü nasıl olur da insan sevdiğini başka bir şeyle -herhangi bir eşya, bir kişi- bir görür ya da daha alçak? sonra anladım ki onların sevgilileri yazmaktı. senin, benim bir insana aşık olmam gibi onlar da kaleme kağıda aşıktı. o zaman anladım yazmayı neden hayatlarının merkezine koyduklarını. bizler de sevince öyle olmuyor muyuz?
şimdi simone'nın ölümüne az kala biraraya gelmiş bu iki insanı hikayenin başında yargılıyordum. çünkü nasıl olur da insan sevdiğini başka bir şeyle -herhangi bir eşya, bir kişi- bir görür ya da daha alçak? sonra anladım ki onların sevgilileri yazmaktı. senin, benim bir insana aşık olmam gibi onlar da kaleme kağıda aşıktı. o zaman anladım yazmayı neden hayatlarının merkezine koyduklarını. bizler de sevince öyle olmuyor muyuz?
kaburgamda bir batma var final çok yaklaşmadan doktora gideyim de öleceksem boşuna çalışmıyım 😑😑
herkes evine giderken burada sap gibi gezmek de benim kaderim 😞 hani beraber gezecektik hani eğlenecektik beni kandırdınız, çok üzdünüz dostlar 😞😞
yurttan kovdurduğunuz kediler bugün yurdun yolunu tekrar bulmuş. üstelik çok aç bir halde. önüne süt koyunca hayvanın gözünden yaş geldi. belki başka birşeyden dolayı ağladı ama ben insanlığa yordum. ne istiyorsunuz hayvanlardan siz hoşlanmıyorsunuz madem onlardan ben de sizden hoşlanmıyorum umarım sizi de bir gün yolu bulmayın diye ormanın ortasına bırakıp giderler.
kimse aynı hatayı iki kere yapmak istemez. o yüzden kendimize sınırlar koyarız bazen uygulamakta gel-gitler yaşasakta uymak istediğimiz sınırlar. anlayışlı olmak gerek vesselam
tam da hayat kısa kuşlar uçuyor kafasında bir gün iken saygıdeğer ölüm kapıyı çalar ''heey ben burdayım" demek için. evet, kabul ettik buralar senin mekanın ama biraz insaflı olsan bizlere... tabiki birgün senin olacağız; seni yeneni kim görmüş bu yarışta. doğru ya unutulmayı sevmezsin. sen istersin ki soluğunu hep ensemizde hissedelim. nedir bu kibir, bu can alma arzusu? bize ve sevdiklerimize narin davran artık.
bugün o bomboş r11deki 2 kızdan biri bendim tüm kampüsü dolaşıp kimseyi almayan şoför amca değişik el kol hareketlerimizi görünce bize kıyamadı 😂 dışardan durumu görenlerin hayret ve aynı zamanda kıskançlık dolu bakışlarını izlemek çok zevkliydi 😂😂
az önce dizi izliyorumdum kız babasına sarılınca beni bir ağlamak tuttu... aklıma babamın beni buraya bırakırkenki sarılışı geldi. hala daha ağlıyorum çünkü malın biri bana instagramdan pist yazmış "ben kedi miyim ulan" diye bağırdım sonra yine ağlamaya devam ettim. sonra arkadaşımı aradım telefonu açmadı çok üzüldüm ona da ağladım ardından aklıma yarın sınav olduğu geldi o andan sonra ağlayarak gülmeye başladım ulan ne geçirecekler bize yarın.
az önce instagramda aşk e1 de yaşanıyor adlı sayfayı görmemle şok geçirmem bir oldu. bir şeyin 💩unu çıkarmasınız olmaz mı? İnsanların işi gücü yok orda burda kız/erkek kesiyorlar. anlamış değilim henüz burayı. bir de bu tür paylaşımlar, sayfalar üniversitenin vizyonunu delik deşik ediyor bence. bu kadar mi düştünüz be ya da bu kadar mı düşmediniz r11de de kesişebiliyorsunuz. hey allahım
duygularımı anlatamıyorum kendi kelimelerimle, gelmiyor iki sözcük bir araya çoğu zaman. şiir sevdalısı olmam bu yüzdendir. onlar anlatıyor beni. onlar söylüyor söylemek istediklerimi...
yorgunum ustam;
ne katıksız somun isterim senden,
ne bir tas su,
ne taş yastıkta bir gece uykusu.
var gücünle asıl sükunetime,
çığlığım kopsun,
uzat ellerini güneşe dokun,
uyandır uykusundan,
tut yüreğimden ustam tut,
tut beni, sür güne...
yorgunum ustam;
ne katıksız somun isterim senden,
ne bir tas su,
ne taş yastıkta bir gece uykusu.
var gücünle asıl sükunetime,
çığlığım kopsun,
uzat ellerini güneşe dokun,
uyandır uykusundan,
tut yüreğimden ustam tut,
tut beni, sür güne...
uzun süredir burada bu ismimle takılmıyorum anonimden yazıyorum nedeni katıldığım son sohbet. oradaki ben, ben değildim sanki. neden böyle oldum bilmiyorum birine hakaret etmek çok alçak bir davranış ki bence herkesin anonim olduğu bir yerde daha alçak. kendime çok kızdım. telefondaki kıza demediğimi bırakmamıştım belki o unuttu bile ama ben hâlâ unutmadım kendimi kötü hissediyorum. çirkefliğin bu kadarı... neyse içimizi döktüğümüze göre haydi selâmetle👋
samsuna gelince konuşmak için babama skype indirdim. yan odadan çay koy diye beni görüntülü arıyo canım babam😂
bugün alışveriş yapmak, yemek yemek için bir avmde arkadaşlarımla buluştum yemek yedik kalkıyorduk bir suriyeli çocuk geldi yanımıza abla yemek alır mısın bana diye. İnsan önce düşünüyor acaba her gün burda insanlardan yemek mi istiyor, yoksa büyük biri bu çocuğu kullanıyor mu ya da gerçekten ihtiyacı mı var? neyse bize üçüncü seçenek daha yakın göründü aldık birşeyler oturduk çocukla... annesi babası suriye'de vefat etmiş. bir akrabası bakıyormuş o da çalıştırıyormuş çocuğu. çocuk da 9-10 yaşlarında uzak olsun kardeşimle yaşıt bir an onun yerine kardeşimi koydum o kadar içim acıdı ki... şuan iyi bir durumda olabiliriz ama ortadoğu bugün şeytan üçgeninin ortasinda yarın ne olacağımız belli değil. simdi suriyeli diyince bu gönderinin altına onların burada zevki sefa sürdüğünü yazacaklar var neden buraya geldiler savaşsaydılar diyecekler var. bakın bugün dünyada savaşlar tüfekle kılıçla yapılmıyor masumların evleri bombalanıyor. kimyasal silah bile kullanılıyor. savunma şansı insanlara verilmiyor bile... evinizin karşısında oturan suriyeli avmden poşet poşet kıyafetle dönüyor olabilir. bu devletin dengesizliği program hatası adamlara para verirlerse tabiki harcarlar. harcayana neden geldin demiyceksin devlete neden bana değilde ona veriyorsun diyeceksin. bunu ayırt edin gelmeleri bizim insanlığımız ve onların hayatı için iyi bir şey ancak yardım dengesizliği devletin senden çok ona bakıyor olması kötü bir şey. keşke bu yardımlar daha programlı daha adil yapılsaydı da hepimiz iyi niyetle yaklaşabilseydik. son olarak ne düşünüyorsanız düşünün lütfen çocukları dahil etmeyin nerede kimin çocuğu olarak doğacağımızı biz seçmiyoruz. biraz anlayış...
bugün içimdeki hevesi durduramayıp gidip kendime önlük aldım 😁 sonra arkadaşlarım hevesin vücut bulmuş halisin diyince de sinirlendim saçma bir şekilde haklı aslında😂😂 bir de ablamın eski hastane formalarını giydim içine çocuk gibi dolaştım öyle evde 😁 şuan kendime gülüyorum ama napayım çok heyecanlandım yolculuk vakti yaklaştıkça 😂😂😂
samsunda bir üniversite kazandığım için çok mutlu ama omü gibi hem öğrenci işleri hem yurtları hem öğretim üyeleri ilgisiz bir üniversite olduğu için de çok mutsuzum. çok sorumuzlar cidden gelmeden gardımı aldım. çok sinir bozucusun omü
bugün biletleri aldik. annemle babama gidiş dönüş; bana sadece gidiş. üzülmedim desem yalan olur. heyecanlı ve mutluyum tabiki yeni bir hayat güzel bir şehir yani deniz var birkere. karışık şeyler hissediyorum galiba. neyse herkese iyi akşamlar✋