kış insanları ikiye ayırıyor bence: kombiyi yakanlar ve kombiyi yakamayanlar. soğuk gecelerde balkona çıkıp sesleri dinliyorum kimin evinden kombi sesi geliyor diye. dünyada evsizler gerçeği varken bunu yapmam çok saçma belki de. dünya işte; kiminin yağlı ekmeği, kiminin ballı sofrası; kiminin yaşlı gözleri, çatlamış elleri var. bir de yalnız hissettiğimde sokak lambasına bakarak çay içiyorum yıldızların olmadığı gecelerde en büyük arkadaşlar sokak lambaları , çünkü onlar da ben gibi tüm gece uyumayıp sabaha karşı yorgunluktan uykuya dalıyorlar. tüm insanlar uyanınca sanki büyü bozuluyor gibi hissedip uyumak istiyorum.
geceye iki kelime bırakacak olsam bunlar "hele minnoş" olurdu:) , totem yaptım buraya itiraf yazmayı bu gece.
markete bira almaya girip bebe bisküvisi, bebe yağı, bebe sabunu, bebe maması, bebe duş jeli ve şampuanı (aynı şeyi kullanıyorsun), dalin 3'lü ıslak mendili ve 1 litrelik süt alıp çıktım. olayın vahimiyetini bebek oyuncağı ve emzik bakarken kavradım bir sürü bebe ürünü alınca bebeğim var da haberim yok mu diye oyuncak diş kaşıyıcı falan bakmaya başlamışım. o değil de şu an bire içmek yerine tv karşısında süt içiyorum gelinen nokta bu.
sevgilimi buluşmamıza heveslendirmek için ''gel börekler açarım sana:)'' dedim adamın ses tonu bile değişti açacak mısın cidden börek diye diye. ne bileyim bu kadar ciddiye alıp isteyeceğini neyse attık ortaya bir şey nickimin de hakkını vermek adına açtım bu saatte börek açma videoları izliyorum , bir haftada öğrenmem gerek:)
babam seni arabayla samsun'a götürürüm dediği için zibilyon kitabımı ki bunlar 1000 sayfalık textbooklar:) eve getirdim. babam da şimdi tutturmuş otobüsle gitcen tabiki diyor, hangimiz düşmedik böyle durumlara ah hangimiz?
cilde iyi geldiği için yüzümü maden suyuyla yıkıyorum. maden sularını içmem için alan annem babamdan gizli yüzüme sürerken yaşadığım adrenalini başka hiçbir çılgınlığımda bulamıyorum. önce onları kontrol edip sonra mutfağa koşup kapıyı kapatıp saniyeler içinde açıp yüzüme sürüyorum "mission completed:) " , yakalanana kadar böyle devam😜
camdan dışarı baktım sokak lambasını karşı evden kolunu uzatmış biri olarak gördüm çok geç anladım öyle olmadığını. sonra yan camdan da ışık geliyor, komşular yatmamış lan saat kaç olmuş dedim bi baktım ışık bizim evden geliyor. kafam o kadar karışık ki bu cümleyi bile bağlayamıyorum. bugün iyi ki yağmur yağdı millet evine kaçtı biz ıslana ıslana gezdik mis.
demin pencereden dışarı baktım huzurla doldum resmen, havası yapış yapış olsa da yazları bal gibi özlemişim işte atakum'u. şimdi de ömürevleri iskeleye gitmek gerek, sezon açılsa da balık tutsak bol bol:)
bir gün otobüsteyim işte şaka lan şaka arabamdayım o değil de öğrencilik bitse de "arabamis olsaaaa yasiiiiik bise. " (z yerine bilerek s yazdım sanki daha bir dramatik oldu ya da bana öyle geldi.)
anneannem tarafından yüce bir görevlendirme almıştım. odunluğa gittim kiremitlerin altına gizlenen anahtarları bulup aldım ve odunluğu açtım, içeride üst raflarda başka bir anahtarlık bulmam gerekiyordu, onu da buldum. İki yan kapıdaki başka bir kapıyı açtım. ona girip alt taraflarda bir çuval buldum, o çuvala ulaşmak için iki poşet indirdim, çuvalın içindeki kavanozlardan kırmızı kapaklı 5 kiloluk cam kavanozu buldum ve tüm yaptıklarımı tekrar başa sardım. neden kitli kapılar ardında anahtar duruyordu? o anahtar neden böyle değerliydi? odunluktaki cam kavanoz değil de altın mıydı? kafamda deli sorular var anneanne.
"çok zayıflamışsın." , "taş gibi olmuşsun." , "aaaa süzülüp bi deri bi kemik kalmışsın." diyen herkese naptın biz de yapalım diyenlere "hastayım, böbrek taşı düşürüyorum, 3 gece acilde yattım, bir aydır bağırsaklar pert , taş düşürün, sancı çekin bakın renk bet bez kalıyor mu "diyemiyorum sadece gülüp geçiyorum dışı sizi çeker içi beni yakar tüm yaz hastanelerde geçti nerdeyse.
bugün 12 bölüm dizi izledim nerdeyse sabah olacak 2 bölüm daha izleyip bitirmeyi düşünüyorum diziyi. bu halimi hiç iyi görmüyorum, 5 saat odamdan hiç çıkmamışım bugün mesela su şişesi elimde su içtim acıkınca bile. leptobum kendini yok etmek istedi buz kalıpları koydum. ama tüm bunlardan sonra aklımda sadece tek soru: "spartacus gibi bir dizi bir daha gelir mi?"
kanepenin altına eğilmiş uğraş veriyordu, naptını bir süre sonra anladım bi tekini sandalyenin üstünden alıp giydiği çorabının öteki tekini çıkardı, itina ile giydi, tamam hazırım çıkalım dedi ya ben bu erkeklerin düzenine hiçbir şey demiyorum artık.
bugün bana şarkı söyledi sesi çok güzeldir sağ olsun:) siz de romantikli şeyler bekliyorsunuz benim gibi değil mi ama durun söylediği şarkıyı söylüyorum: "hele hele minmoş minnoş minnoş helee minnoş minnoş..."
sevgilim ve kankası geçen gün rakı içmişlerdi. kankası sosyal medyaya "gelecekte bizi kendilerine aşık edecek o harika kadınlara kadeh kaldırdık." yazmış. hadi kankasının hayatında biri yok da pardon da benimkine ne oluyorsa artık! kırarım o kadehi de şişeyi de! kırmasın minnoş gönlümü!!!