dorttebirhukukcu
eeee tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıymış. dörttealtıyı görmeden mezun oldum, ailemi ardımda bırakıp bambaşka bir şehre taşındım, stajyer maaşıyla geçinmeye çabaladım, defalarca kayboldum ama yolu buldum, kendimle çok defa gurur duydum.dedim ki işte senin hayatın, tahmin edemeyeceğin kadar özgürsün ve nihayet huzurlusun. sonra pufff... 7 yıldır görmediğin lise arkadaşınla karşılaşıyorsun, arayı kapatmaya çalışırken bir bakıyorsun abayı yakmışsın. flört edip etmediğimizi bir türlü anlayamadığım 1-2 aydan sonra bir gece yarısı 'ne olacaksa olsun' diye dürten şeytandan sonra şuna benzer şeyler söyledim 'kafamı karıştırıp durma, nasıl davranmam gerektiğini düşünmekten, acabalardan yoruldum' ve ardından bütün kız gruplarına artık enişteleri olduğunu ilan ettim. sonra bir bomba daha gukkiiiii eski sevgilisi, sevmemiş, ama çok şey yaşanmış, hatta evliliğin kıyısındalarmış desem yeri , kız benimkinden ayrılmış gitmiş başkasıyla evlenmiş cart curt. hayaleti resmen peşimi bırakmıyor, karşılaştırma yapmaktan kendimi alamıyorum çünkü hissedemiyorum arkadaşlar, sevildiğimi hissedemiyorum. tam olarak ne hissetmem gerek onu da bilmiyorum ama her seni seviyorum dediğinde doğru mu acaba diye düşünmekten yorulmuş vaziyetteyim
dorttebirhukukcu
2014 yılında henüz 18 yaşında koca bir çocukken çok sevdiğim bir hocamızın ' benim dörttebir hukukçularım' hitabından esinlenerek dörttebirhukukçu olarak bu mecraya giriş yaptım. yolu yarıladığımı sandığımda artık koca bir çocuk değil omuzlarındaki yükleri taşımakta zorlanan küçük bir kadındım. dörttebeşhukukçu olarak buraları terk etme umudunda olduğum şu sıralarda çok düşünüyorum.' - eee sen neler yapıyorsun?' sorusuna verilen ' - okuyorum cevabının ' içinde ne çok mücadele barındırdığını, 'sizin için çalışıyoruz, her şey sizin için, sizin için yaşıyoruz' edebiyatı yapan ailemin neden bir kere 'nasılsın, hiçbir şey senden kıymetli değil'demediğini, yalandan da olsa mezuniyet günümde tebrik beklediğim dayımın ' o cübbe asıl annenin hakkıydı' demesinin kendimi nasıl değersiz hissettirdiğini; lafa geldiğinde arkadaş gibi olduğumuzu iddia edip sadece bütün sıkıntılarını üstüme kusmakla yetinen, kocasının aynı zamanda benim babam olduğunu unutan anneme ne kadar kızgın olduğumu.... herkesin sorunlarla başa çıkabilme potansiyeli aynı değil, şu sıralar içinde bulunduğum psikoloji derdimin çok olmasından değil bunlarla başa çıkamamamdan;kızgınlıklarımı, kırgınlıklarımı ardımda bırakamamamdan... 7-8 yaşındayken annemin kardeşimi eve gelen misafirlere - işte bu benim umudum diye tanıtmasını unutamıyorum mesela, ne için söylediğini hatırlamasam da -senden umudu kestim dediği aklımda... bizim için ne kadar çabaladıklarını, sıfırdan başlayıp ne kadar çok yol aldıklarının farkındayım, hep farkındaydım, 'yok'tan hep anladım. dünyaya gelmeyi ben seçmedim bana bakmaya mecburlar demedim hep yaptıklarının karşılığını vermek için yaşadım, onları hayal kırıklığına uğratmak en büyük korkum oldu, kendi hayal kırıklıklarımı hep sineye çektim. köpek gibi hep bir aferin bekledim. keşke biraz bencil olabilseydim, bu kadar yıpranmaz, güçsüz kalmazdım, belki o zaman 'hiçbir şey benden değerli değil' diyebilirdim. çünkü bir zaman sonra buna kendini inandırmak çok zor oluyor. dönüp baktığınızda hayatınızın 23 yılını ne kadar saçma sapan bir şekilde harcadığınızı, halden anlayan çocuk olmanın omzunuzda koca bir yükle dolaşmak demek olduğunu fark ediyorsunuz... eğer aranızda anne baba olanınız varsa çocuklarınıza sizin projenizmiş gibi davranmayın, başarısız olduğunda nasıl fark ediyorsanız başarılı olduğunda da fark edin; onlar için yaptıklarınızı, vazgeçmek zorunda kaldıklarınızı nimet gibi yüzüne vurmayın ... telafisi güç olabiliyor. size olan siniri, kırgınlığı size olan sevgisini, sizi kırma ihtimalinin korkusunu aşamadığından siz farkına bile varmadan bu hayata ancak ilaçlarla katlanabilecek hale geliyor...
dorttebirhukukcu
bu kadar yaslanmis hissetmem normal mi? bu +1/4 ün getirisi mi? her geçen yıl neşemin de 1/4' ünü alacaksa isimiz vaaar 😕 bi çare arıyorum a dostlar! uzuuuunnncaaa bir aradan sonra çeyreğimi de yanıma katarak geri döndüm. dedim kiiiii " dedikodu pis bi seydir, lakin kiii oyle degildiiir". İtiraflar istiyorum, dedikodular istiyoruuuuuumm 🙋🙌🙌💪💪💪💪
dorttebirhukukcu
bir insanı tanımadan etmeden demediğini bırakma, tanıştıktan sonra da 'aslında iyi insanmış' de. İnsaf be kardeşim.. hiç mi utanmıyorsun onun yüzüne bakarken!!


dorttebirhukukcu
küçüklüğümden beri bayılırım bir köşede oturup da insanları izlemeye. bu nedenle sanırım: "anlıyorum"... kafasını dinlemek için bankta oturan insanla arkadaşını bekleyen ayırt edebiliyorum mesela... ya da birisiyle karşılaştığımda aldığım gülümsemenin kaç saniye sonra o insanın yüzünden silineceğini biliyorum...
İnsanları gerçekten anlayabiliyorum çünkü birini dinlerken kendi duygularımı,düşüncelerimi, önyargılarımı... bir kenara atabiliyorum.
İnanın kendinizi karşındakinin yerine koymak zor bir şey değil.
o sizin gibi düşünmüyor olabilir, siz onun gibi düşünün. o zaman karşınızdakinin boşlukları doldurmasına yardım edebilirsiniz.onu yanlışlarından bu şekilde döndürebilirsiniz. ya da kendi yanlışınızı görebilirsiniz.
demem o ki, sizden farklı düşündüğü için
uzaklaşmayı insanlardan. sırf sizin gibi değil diye bir tebessümü çok görmeyin..
dorttebirhukukcu
birimleriyle bir 'an'ı paylaşmışsam, ortak bir etkinlik yapmışsak; sanki yirminci buluşmamız gibi samimi davranıyorum. sonra acaba beni yanlış anlamışlar mıdır diye kendi kafamda bir şeyler kuruyorum ve mesafe koymaya çalışıyorum. bu sefer işler daha kötü oluyor tabiki 😕 İlk başta mesafeyi ayarlayamıyorum bir türlü, insan eğlenirken nasıl mesafeli olabilir ki? güzel bir ortam varsa nasıl olmadığım birisi gibi davranabilirim 😕😕😕 hiç anlamıyorum bu işlerden, boşverdim arkadaş ortamı filan istemiyorum, en iyisi eve kapatayım kendimi 😀
dorttebirhukukcu
sınavların bir sürü sona ermemiş olmasının gerginliğiyle insanları kırmamak için odamdan dışarı çıkmıyorum ama bir şey oluyor ve karşındaki insanın bütün yaptıkları birer birer gözünün önünden geçerek seni sinir krizine sokabiliyor. bana yapılan bir şey yok belki ama insan gördüklerine katlanamıyor bazen. şöyleki ;
her şeyi biliyormuş gibi davranıp da aslında bi halttan haberi olmayan; düşüncelerini, fikirlerini kulaktan dolma bilgiler üzerine kurmuş insanlara katlanamıyorum. hele ki kendisi her şeyi doğru yapıyormuş gibi, tanımadığı insanların arkasından atıp tutanlar yok mu çıldırıyorum.
şu kasiyerlere, garsonlara tepeden bakanlar... sonra da yaptığı şey çok normalmiş gibi gelip anlatan, karşısındaki insan kim olursa olsun üzmekten,kırmaktan çekinmeyenleri gördükçe sinirimden kuduruyorum. 4 kişi dolaşırken yanımızdan ayrılana gülerek el sallayıp da uzaklastiğı an demediğini bırakmayan, ertesi gün hiçbir şey söylememiş gibi onunla konuşan, dünyanın en dindar insanıymış gibi davranıp da yapılmaması emrolunanları yapmaktan çekinmeyen,.... ( bu liste uzar gider) insanın suratına bi tokat atıp kendine getiresim geliyor.. biliyorum ki konuşmak çözüm değil, kavgaya dönecekken alttan almaktan sıkıldım 😠 öyle işte ben çok iyiyim yaa sorun yok 😑 sabahtan akşama kadar aynı odanın içinde kafayı filan yemiyorum, düşünüp düşünüp de insanlara karşı kendi kendimi dolduruşa da getirmiyorum, hatta 6 günlük boşluğa rağmen çalışmayı son güne bırakan da ben değilim 😅😆😂
dorttebirhukukcu
çok güzel olmuş, çok da iyi olmuş 😆 elinize sağlııııkkkk 🙌🙌.