kupakizi
sanırım yaşama gitmeyi sevmeye başlıyorum. mesela isim vermesem de şöyle tarif etsem, yaşamda üst katta buram buram kahve kokan mekan... samimiyetin gözünü seveyim yahu
kupakizi
belki de kızgınlığın kalbine doğrulttuğun bir kızgın demirdir? olamaz mı, olabilir. İnsanları affetmeyi beceremediğim için mi böylesine solumdan kalkıyorum yoksa her sabah, her neyse. yalnızlık güzel
kupakizi
bazı insanlar gerçekten bazen insanlar. arkadaşlar kendinize çook iyi bakın, bir nevi ayrılıyorum siteden. dostluğunuz, samimiyetiniz ve verdiğiniz tebessümler için çokca teşekkür ederim. herşey gönlünüzce olsun, hoşçakalın 💕
kupakizi
hayatımda ilk kez bir buçuk saatte üç paket sigara bitirdim. ne vardı beni bu kadar yıpratacak? herşeye eyvallah çekiyorsun da konu ailen olunca o işler öyle olmuyor işte. senin canından, kanından, rahminde filizlendiğin can, seni o rahme yerleştiren canan nasıl oluyor da seni bu denli yıkabiliyor? senin evrenindeki tüm gezegenler sana böyle yaparsa meteor yağmurundan kalbine düşen ateş parçası yarenin sana neler yapmaz? "elalem ne der?" deriz ya hep, elalem neler demez? neler yapmaz bu durumda? belkide olması gereken kendi başının çaresine bakmaktır. belkide artık çayımda şekere, nanemde limona, üzerimde yorgana ihtiyacım yoktur. devrim kaya-huma kuşu. gecenin ateşini fitillemiş bulunmaktayım arkadaşlar, hediyem olsun
kupakizi
hava bugün ciddi anlamda kasvet boşaltıverdi içime. böyle sanki içimde ne olduğunu bilmediğim bir sıkıntı yeşeriveriyor. o zaman İncesaz-firar dinleyebiliriz değil mi? kahve yapmak lazım şimdi, ah unutmadan bi' kahve yapanının olması şart oldu. bi' kahve? ☕️
kupakizi
neden bu kadar karanlık şeyler yazıyorsunuz beyler bayanlar? İçinizin çürüdüğünü görebiliyorum resmen. neden bu bıkkınlık? bu karamsarlık, vazgeçişler, ağır acılar neden? kendinize şans vermeyi deneseniz, belki çok daha farklı olacak herşey, belki boğazınızı düğüm düğüm eden iplerin ucu sizin elinizdedir? mutluluk ufak fefek şeylerin içinde saklı, belki bir gazoz kapağında, bir deniz kabuğunda, minik bir çocuğun gözlerinde, bir serada, kum tanelerinde, belki de yağmur damlalarında. yerinizde olsam kendimi kendime överdim; "bak yaşıyorsun, hayattasın hâlâ herşeye rağmen herşeyinle mutluluk vadediyorum sana!"
kupakizi
bak, nasıl da solmuş tanrıça kederden. belki de bu yüzden saklıyorumdur halâ solmuş çiçekleri, renkleri güzelleştiği için. sahi azizim, rengim güzelleşir diye saklayan olur mu dersin beni de parçasının bir köşesinde? güzel aynalarda ıslak saçlar, kurular mı dersin? olmazsa da olsundu, hayal etmek benimdi. yok canım uykusuzluğu sende, alt tarafı pencere önü çiçeği olmuşum. nükhet duru-destina diyelim, geceye üfleyelim
kupakizi
"kuş uçsun fürûğ, sen onu boşver. yarın intihar ettim, dün aşık olacağım." zaman kavramım bile şu sıralar öylesine karmaşık ki, geç yapacağım şeyler erken yapıp erken yapmam gereken şeyleri ise geç yapıyorum. o değil de, bu sabah bir uyandım her yer ıslak, yağmur yağmış tabiki ya biliyordum böyle olacağını -haşa tahmin ediyordum- neyse dedim, olsun yine de koşumu yapayım ben. güzelce bir kahvaltı yaptım eşofmanları çekip sahile indim, 15 dk falan koştum koşmadım o ıslak yere basıp yere düşmem bir oldu. sonuç olarak yine haftasonu dilediğim gibi geçmeyecek sanırım, yine bana hüsran, bacağımdaki yara bandımla en sevdiğim eşofmanımın yırtılması da cabası... cümleten güünaaydıın! :)
kupakizi
o değil de ben halâ eğitim b deki çocuktayım,bakıyor muu bakmıyor mu? kırıvereceğim bir gün kafasını, dengesiz soyka!
kupakizi
omü'de ilk senem olması sebebiyle bu siteyi de keşfedeli birkaç günü geçmed sanırım ama diğer üniversitelerinkinden haberdar olduğum için şöyle birşey söyleyebilirim; burası o sitelerle pek kıyaslanamaz çünkü burda samimiyet var, dostluk, sıcaklık, içtenlik kokuyor resmen buram buram. uzunca baktım öncek mesajlara neredeyse kimse kimsenin arkasından atıp tutmamış, oldukça masumane şeyler var. merak ediyorum da, burada yorumlaştığım insanlarla kampüste karşılaşsam içimde bir hissiyat oluşur mu? uzun lafın kısası, çok sevdim sizleri! eğitimden boolca selam :)
kupakizi
her cumartesiyi cumaya bağlayan gece "ah, evet evet kesinlikle yarın tek başıma dışarıda güzel bir kahvaltı yapayım" diyorum ve sabahları hüsran. umarım yarın güzel bir haftasonu başlangıcı olur, değil mi?
kupakizi
İçimizde şeytan var. can kırıkları var. nefret var, yalanlar var. bir yanımız bizi çoktan terk etmiş, kaçıyor. melankoli ve hüsran var. keşke bazı geceler hiç sabah olmasa.
kupakizi
uzun süredir kendimi hiç böylesine boşlukta hissetmemiştim, hiç böylesine hıçkıra hıçkıra ağlamayı dilememiştim. yirmi yaşıma gelene kadar ağladığımı gören insanların sayısının bir elin beş parmağına erişmemiş olmasına sevinmeli miyim yoksa üzülmeli miyim, bilemiyorum. her sabahın köründe kalkıp sahile sigara içip, nefes almaya, kendinize gelmeye gittiğinizi ve dönerken de maskenizi takındığınızı düşünün; durum tam da bu aslında. çevremdeki her insan "sen güçlü bir kızsın m.!" tasviriyle durumlara açıklık getirmeye çalışsa da ben böyle mi düşünüyorum bilemiyorum. bazen dünyanın en acımasız bayanı, bazense en şefkatli varlık halinde buluyorum kendimi. nedir bu? hayattan tat alamayışımın sebebi nedir? hayattan her zaman haz almayı biliyorken böylesine karmakarışık durumda bulunmamın sebebi... boşverin azizim, mutluluk payidardır elbette. güzel günler göreceğiz, güneşli günler. öyleyse; neşet ertaş-cahildim dünyanın rengine kandım diyelim.
kupakizi
haftada yalnızca iki gün dersimin olması benim canımı sıkarken insanlardan aldığım tepkilerin tam zıttı olmasına ne demeli?
kupakizi
eğitim b bloktaki her görüşümde tekrar tekrar baktığım çocuk da bana mı bakıyor yoksa ben mi yanlış anlıyorum resmen araftayım
kupakizi
sınıf öğretmenliği 1.sınıf öğrencisi olarak diyorum ki; sınıfımdaki bu laubali cesareti nedir?
kupakizi
şiir sevmeyen ya da kitap okumayan insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz arkadaşlar? yani gerçekten bu durum karşısında takıntılı olmaya başladığımı düşünüyorum