Leropin
bir düşünelim, varoluş öncesi daimi sürecimiz de, bizim var oluşumuz sonrasında oluşmuş bir zıtlığın tezahürü müdür? özün, soyutsal tözden sürüklenme olduğunu içimize sindidirek nasıl kabul ederiz? peki tüm bunların önemi var mı?
Leropin
ruhumdan içeri sızan hiçlikle, tüm beklentilerimi öldürüp; bekleyenlere teslim ettim kendimi. hissizliğimin öyküsüdür tüm yolların kasvetli sonları. her yeni günde geçmişe aralanan göz kapaklarının müsebbibidir bütün bu çağlayan zamanın ulaşacağı daimi kimsesizliktir. şimdinin hükümsüzlüğünün nedeni: günün, geçmişten yarına bağladığımız erteleyicilerinin, palyatif bir bilinmezcilik heyecanı olduğu gerçeği olsa gerek. o zaman elde dünün tahlili kalıyor yalnız. ama bir bütün olarak nasıl okumalayız tüm bu zamanı?