sekiz yaşimdan beridir sürekli yanlız uçarım ve genelde oturdugum koltugun yani bos olur ve ikram servisi yapılırken hep beni es geçerek yan ucluden başlarlar. ama bu gün sabah esb -szf arasında ilk defa ikram servisi yapılırken beni es geçmediler fakat hostes kahve alirmisiniz derrken ağzımin dolu olmasından (tikindigimdan) dolayı cevap veremedim ve rezil oldum :/ makus talih bu olsa gerek..
liseden beridir canım ciğerim olan, mutlu olduğumuzda hep beraber güldüğümüz, mutsuz olduğumuzda hep beraber üzüldüğümüz çok sevimli çok cici "canımın içi" kız arkadaşlarımdan bu gun çok acı bir gerçek öğrendim. meğerse beni bir an önce "evermeye" çalışıyorlarmış. hatta düğününe gelip göbek atacağız sonunda @makineciyarim evlenebildi diye dediler. ben hala şoklar içerisindeyim. :o :o :d ( @melodii lise zamanımda bizim sınıfta (sınıf 35 kişilik) nadir bulunan en sevimli toplam 10 kızdan 5 idir bunlar :) )
bu gün bir arkadaşımla günlük ve aynı zamanda klasik olan instagramdan komik fotoğraf atma etkinliğimizi yaparken arkadaşım bana dısarıdan vucudu ikiye ayrılmış gibi görülen bir insan resmi attı. benimde o an aklıma benim dönemimden olanların çok iyi hatırlayacağı bir isim geldi. "david copperfield". bu adam hiç kimsenin kolay kolay başaramayacağı bir ilke imza atarak "emmy ödüllünü" 21 kez kazanan tek isimdi. hatta hatırlarmısınız bilmem 1996 yılında francis ford coppola, david ives ve eiko ishioka ile birlikte yaptığı dreams &nightmares adlı broadway gösterisi, new york da martin beck sahnesinde sahnelenmiş ve o zamanlar madonna ve michael jackson'ın gösterilerinin biletlerinin toplamını tek başına kendi satmıştı ve tüm zamanların gişe rekorunu kırmıştı benim hatırladığım. ben copperfield'ı ilk kez orient express show'u ile tanımıştım. daha sonraları şu an show'unun ismini hatırlayamıyorum bu hani kendini ortadan ikiye keserek sokaklarda gezdiği ve tek bacağından kendini asarak ateşin ortasına attığı showları ile ilgim daha da artmıştı. "harry houdini" ' ye günümüzde tek rakip olma özelliği ile bizleri hala ekran başına kitleyebiliyor bu adam. vay be ne günlerdi o zamanlar. şimdiki nesilin bunları bilmeden büyüyor olması cidden çok üzücü bir durum..
bazen kendi kendime şöyle bir düşünüyorum yalnızlık mı? hayatını paylaşabileceğin bir hayat arkadaşımı? yoksa meslek hayatındaki kariyerin mi? benim için daha önemli diye. bu konu ne zaman aklıma gelse ya "normal bir kız arkadaşımla" kavga etmişimdir saçma sapan bir konu yüzünden ya da hiç olmadık zamanda gelen bir telefon yüzünden işim ortada kalmıştır. siz olsaydınız nasıl bir seçim yapmayı düşünürdünüz?
geçen gün twitterda yozgat'lı bir dayının amanda cerny'e yazdığı yazıdan sonra bütün sosyal medya adeta yıkılıyor şuan. bir tenkitte bulunmak istiyorum. kadın bizle dalga geçiyor gençler. ağlanacak halimize gülüyoruz resmen ama kimsenin umurunda olmuyor. "i just booked my flight to europe... leaving tomorrow!! on a mission to see my people🇹🇷 !!!! #CernyYenge" - amanda cerny. cidden geliyorum diye paylaşımlar yapıyor iki gündür. :) canım sen bir yozgata o mini şortunla git bakayım bu havada bak bakalım nasıl koşarak geri donüyorsun memleketine :)
üniversiteye ilk giriş yılımı hatırlıyorumda o zamanlar omu dedikoduda böyle kayıt ol giriş yap gibi şeyler yoktu anonim olarak her saat başı bir nickname değiştirerek çok değişik ve orijinal yazılar yazar ve okurduk. şimdi aradan dört yıl geçti ve üniversite birinci sınıfın ara döneminde derslerden yazmayı ve okumayı bıraktığım buraya ilk defa geri dönüyorum ve ne kadar çok şeyin değiştiğini gördüm. hüzünlendim açıkcası :'( şöyle bir yorumlara göz attımda geleneksel r11 muhabbeti dışında benim bir türlü gerçekleştiremediğim "sevgili, aşık olma" muhabbetleri en azından hala seyir zevki iyi derecede yazılıyor. çünkü okuduğum tek yazı konusu oydu bu grupta :d neden mi? makineci olmak ayrıcalıktır diye dört yıl önce adımımı attığım bu üniversiteye yalnız geldim yalnız gidiyorum. şimdiki nesil sevgili diyince "sen benim avradımsın bundan sonra dişi sinek bile sana yan gözle bakamaz" mantığında bir yaklaşım içinde olduğundan ve kız arkadaşlarımda bu tutumlar yüzünden sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek mantığında olduklarından dolayı eskiden olduğu gibi "normal kız arkadaşlarımla bile" oturup muhabbet edemez oldum. benim dönemimde bırak bir kıza böyle bir davranış içinde olmayı yüzündeki tebessümü yanağındaki gamzesine dokunmadığı zaman pişmanlık duyardık neden böyle oldu diye. şimdiki nesile bakıyorum bırak o tebessümü elinden gelse yolda yürürken kızın etrafına tuğla örecek ki kimse görmesin diye. gerçekten komedi ötesi bir durumdayız. zaman her derdin ilacı der üstatlar fakat ben katılmıyorum. zaman geçtikçe nesil kendini yenilemek yerine kendini başka birşeylerin içine absorbe ediyor asimile olmaya çalışıyor.