murphy
yaşıyoruz, hayatımızı var etmek çabasıyla olanca gücümüzle yaşıyoruz. küllerimizden yeniden doğmak için sayısız vurgun yiyoruz. çünkü hayatın hiçbir acıması yok. o yıkacak, o öldürecek; biz yeniden geleceğiz dünyaya, hayata sıfırdan başlamak pahasına yeniden kalkacağız ayağa. ancak unutmamak gerekir ki; bazen hayata direnmek için yeterli gücü bulacak şans ellerimizin arasından kayıp gidebilir. ve o giderse bizde gideriz hayattan. bir 'tutunamayan' oluveririz hayatın acımasız kollarında atılıp giden.

"bir silgi gibi tükendim ben.
başkalarının yaptıklarını silmeye
çalıştım: mürekkeple yazmışlar
oysa, ben kurşunkalem silgisiydim.
azaldığımla kaldım.."
oğuz atay
murphy
unutulmuyor ne kadar unutursun derlerse desinler unutulmuyor. azalıyor ama içerde bi yerler de hep oluyor hissediyorsun lakin o eksildikçe sende yusuf hayaloğlu'nunda dediği gibi santim santim çürüyorsun.
murphy
yoruluyor insan ya güçlü durmaya çalışmaktan, ayakta kalmaya çalışmaktan, iyi görünmeye çabalamaktan. yalan söylemeye utanıyor nasılsın diye sorduklarında iyiyim demekten. ağlayamamaktan bile yoruluyor ya. kaçmak istiyorsun en sonunda ama kendinden bile kaçamıyorsun.
murphy
bu zamana kadar hep kaybetmişiz. kazandıklarımız kaybettiklerimizin yanında hiçbir şey ama hala vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. çünkü biliyoruz ki kaybettiğimizde değil vazgeçtiğimizde yeniliriz. savaşan kaybedebilir, savaşmayan çoktan kaybetmiştir. ne kadar kaybedersek kaybedelim savaşmaya, ayakta kalmaya devam edeceğiz. ve yine biliyoruz ki elbet bir gün kazanacağız.
murphy
sait faik'in dediği gibi ; yalnızlık dünyayı doldurmuş. sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.
murphy
ya mutlu olmayı bilmiyoruz yada gerçekten mutlu olamıyoruz. ama nerden bilecez ki hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olamamışız hep bir şeyler eksik kalmış hiç tam olmamış her seferinde de hissetmişiz o eksikliği