yarın, yani bugün sınavımın olduğunu öğrenip samsun'a yeni gelmişim başarılı olmamı bekleyenlere buradan çok çok selamlar :d
İnsanların böyle özel günlerde illa alkol kullanıp da bazı şeyler yokmuş gibi davranıp mutlu olmaya çalışmasının yanlış olduğunu bugün bir kez daha anladım. sevdiğiniz arkadaşlarınızla birlikte herhangi bir yerde bir müzikle dans etmek, halay çekmek, oyun oynamak, penguen dansı bile yapmak varken niye içer ki insanlar. hem cebinize zarar, hem kendinize. İnsanlar bir şeyler içip bazı şeyleri unutmak yerine daha güzel günler yaşamak için bir şeyler yapmalı bence. herkese mutlu yıllaaar :)
kızılay'da gönüllü olmanın verdiği mutlulukla 5 aralık dünya gönüllüler gününde memlekete gittim ve yapılan yürüyüşte en ön sıralardaydım. tabii yürüyüş başlamadan 1-2 saat erken gittim belki yapılacak bir şey vardır diye ve gittiğimde balon şişirme görevini verdiler sağolsunlar(!) ama allah'tan makine varmış :) her neyse balon şişirirken; esmer, kahverengi gözlü bir kızın gözleri gözlerime ilişti. ben çok masum düşündüm tabi sonuçta orada iyi şeyler için bulunuyorduk. neyse yürüyüş başlamadan birisi seslendi. "seni daha önce görmedim buralarda gönüllü müsün?" dedi. bende işte gizli gönüllüyüm ya pek görünmem öyle falan muhabbetine girdim. neyse yürüyüş boyunca gözüm ondaydı sebebi neydi bilmiyorum ama beni ona çeken bir şey vardı. yürüyüşü tamamladık, halay çekilecek denildi. çemberler oluşturulurken bir baktım soluma yan yana halay çekiyoruz. 1-2 dakika böyle devam etti sonra araya birileri girdi ama ikimizde bozulmuştuk onların aramıza girmesinden suratlarımızdan belliydi. sonra penguen dansı tabii olmazsa olmaz :) belimden tutan yine o. organizasyon bitti tüm ekip toplanıp bir yerlere gidelim dedik. 20-30 kişi varız. bir x kafesine gittik. herkes birbirini tanıyor zaten muhabbetler koyu. sonra sesi güzel olanlar şarkı mı söylese falan dediler. 4 kişi geçtik oraya, ikisi bizden büyük ve benim yanımda yine o vardı. başladık şarkı söylemeye 20-30 dakika söyledik. sonra bizden büyük olanlar arkadaşlarının yanına geçtiler biz şarkıyı söylerken göz gözeydik şarkı bitmesine rağmen o gözler birbirinden ayrılmadı. İnatlaştıkça inatlaştık. sonra iddia konusu oldu bu durum. gözünü kim çekerse diğerine yemek borçlanacaktı. 5 dakika boyunca en ufak bir hareket yok ve bu durumdan fazlasıyla mutlu bir şekilde devam ediyorduk. telefonu çalınca dikkati dağıldı birden ve gözünü çekti. kaybetti dolayısıyla. pazartesi günü için sözleştik. her neyse oradan çıktıktan sonra okey oynamaya gidelim denildi ve ortada sadece ikimiz kaldık ve eş olduk ve kaybettik :) yenildiğimiz çift sevgililerdi ve biz gerçekten bir çift olduğumuz için bizi yenmeniz imkansız falan dediler o da biz o safhaya gelemedik henüz deyince ben bir cesaretlendim. o arada kalan bir gün yani pazar günü istemsiz bir şekilde gittiğimiz aynı kafede karşılaştık. ufak tebessümlerle konuşmadan bitirdik o günü numarasını almam dışında. yemek için yer kararlaştırmak içindi tabii numara :) neyse büyük gün geldi çattı. yemekleri söyledik beklerken yine göz göze gelip duruyoruz bu sefer vazgeçmeyeceğim falan diyor tabi. yemekler geldi ve başladık. sonra bir an durduk ve ben konuşmaya başladım. 3 gündür o gözlerden başka bir şey düşünemediğimi söyledim açık bir şekilde. tam güzel bir şey diyecekti ortak arkadaşlar geldi masaya oturdu. bütün muhabbete ettiler. neyse onlar gitti yine güzel muhabbet başlamışken yine birileri... bu durum böyle devam ederken en sonunda baş başa kalabildik ve birbirimize birer söz verdik. diğerleri gibi kalmak için değil gitmemek için söz verdik ve o an ilk defa eli elime değdi. henüz taze sayılabiliriz belki ama hayatımdan en güzel anlarını geçiriyorum. farklı şehirlerdeyiz belki ama bu konularda mesafelerin öneminin olmadığını her gün fazlasıyla anlıyorum. yılbaşı için baya iddialı sürprizlerim var gerçekleştirebilirsem onları da sizinle paylaşacağım.
bunu daha önce söylemeliydim belki ama ali baba ve yedi cüceler'e gitmeyi düşünen varsa gitmesin. beklenenin altında bir mizah var. aslında bunun da sorumlusu biziz. cem yılmaz varsa olağanüstü bir şey beklememizden kaynaklanıyor ama yine de dediğim gibi bu çok farklı hiç gerek yok gitmenize bir şey kaybetmiş sayılmazsınız :d
sınava günlerdir çalışan arkadaşlarıma seslenmek istiyorum, siz çalışın çalışın hoca test yapsın ben sizden daha iyi bekleyeyim nasıl ama :d her şey oturup saatlerce çalışmak değil be canım devam eden bi hayat var bunu unutma :)
gece gece baya kafa ütüleyeceğim sanırım ama paylaşmak istedim sizinle. anlatacaklarım 3 yıl önce gerçekleşti. bir arkadaşım var, kan kardeşim, tek dostum. sivas'a tatile gidiyor ablasıyla ve orada terk edilmiş tren istasyonunda fotoğraf çekinme sevdasına bir vagonun üzerine çıkıyor. kader bu ya fotoğraf makinesinin flashı patlayınca üzerindeki yüksek gerilim kablosu etkileşime geçiyor ve bunu 15-20 metre öteye fırlatıyor. yavaş yavaş duman çıkıyor vücudundan ve sonra birden alev alıyor. ablası biçare eliyle vura vura söndürüyor iyi kötü ve hastaneye kaldırılıyor. oradan kayseri'ye naklediyorlar. 3 ay gözlerini dahi açmıyor. annesi, ablası perişan. canıma tak etti, ehliyet falan da yok ama gittim tanış bir galeriden araba kiraladım atladım, gittim. o gün akşama kadar annesine, ablasına moral vermeye çalıştım ama çare etmiyor. sonra bir hemşire sesi duyduk. "çocuk gözlerini açtı, doktoru çağırın hemen." gittiğim günde böyle bir şey olması inanılmaz bir şeydi. o zamana kadar mutluluğu hep farklı tanımlarda arayan bir insandım. ta ki hemşire onu dedikten sonra annesinin gözlerindeki onu görene kadar. mutluluğu. hastaneden çıktığı zamanlarda yanından bir an olsun ayrılmak istemedim. devamsızlıktan kalacak duruma kadar geldim. ellerimle yemeğini yedirdim, duşunu aldırdım, afedersiniz tuvaletini yaptırdım. tamam insan bunlara karşılık bir şey beklemiyor ama bir kız için insan arkadaşını hatta kan kardeşini satar mı ya? bunu neden anlattım bilmiyorum ama birisinin yüzüne anlatamıyorum bunları ve anlatabileceğim tek yer olarak burayı gördüm. biraz kafa şişirmiş olabilirim, kusuruma bakmayın bu seferlik. son şu sözlerle bitireyim yazımı. demem o ki mutluluk arayıp da bulunacak bir şey değil ama hep sizin yanınızda, sizin içinizde. İnsanların hayatta daima tercihleri olacaktır. bazı şeylerden vazgeçmeleri gerekecektir. ama siz siz olun yeni sahip olduğunuz bir şeyi birden bire varolanın yerine koymayın. ya üzülürsünüz ya pişman olursunuz.
aklıma gelmişken kamu spotu gibi olacak belki ama ben babam anneme el kaldırmaya kalktı diye hayatımdan sildim. bende erkeğim tamam eyvallah da abi kadına şiddet nedir ya. sana karşı duramıyo olabilir veya senden güçsüz olabilir ama bu sana, ona şiddet uygulama hakkı vermez. ya yapmayacaksın ya da erkeğim diye gezmeyeceksin. neyse hadi eyvallah.
geçen hafta başımdan geçen bir olay onu da anlatmazsam olmaz :)
abi bi mekanda oturuyorum arkadaşlarla bi iki masa ilerde de iki kız oturuyo neyse birisiyle şöyle biraz göz ucuyla bakıştık falan derken bizim arkadaş kızı tanıyomuş adını soyadını öğrenmesi için yanına gönderdim (taniyo ama sadece meraba merabaymis) neyse kiz niye sordun deyince bizimkide direk beni demis. insta dan takip attım buna geri döndü, bi fotoğrafını beğendim o da beğendi. baktım swarm dan o eklemiş check-in beğenmeler falan derken o sırada da bakışıp gülüyoruz. en sonunda tak etti naber diye bi mesaj atayım dedim gördü ve cevap atmadı. biri dram mı demişti buyrun
abi bi mekanda oturuyorum arkadaşlarla bi iki masa ilerde de iki kız oturuyo neyse birisiyle şöyle biraz göz ucuyla bakıştık falan derken bizim arkadaş kızı tanıyomuş adını soyadını öğrenmesi için yanına gönderdim (taniyo ama sadece meraba merabaymis) neyse kiz niye sordun deyince bizimkide direk beni demis. insta dan takip attım buna geri döndü, bi fotoğrafını beğendim o da beğendi. baktım swarm dan o eklemiş check-in beğenmeler falan derken o sırada da bakışıp gülüyoruz. en sonunda tak etti naber diye bi mesaj atayım dedim gördü ve cevap atmadı. biri dram mı demişti buyrun
hayatin size neler hazirladigini asla bilemezsiniz. ama sunu biliyorsunuz, iyilikler her zaman odullendirilmiyor ve bazen hatali kararlar, sahane olaylarin baslangici olabiliyor. her yolculugun sonunda basa dönüp tekrar baslayin, unutmayın, herkes ikinci bir şansı hakeder.