kızılay'da gönüllü olmanın verdiği mutlulukla 5 aralık dünya gönüllüler gününde memlekete gittim ve yapılan yürüyüşte en ön sıralardaydım. tabii yürüyüş başlamadan 1-2 saat erken gittim belki yapılacak bir şey vardır diye ve gittiğimde balon şişirme görevini verdiler sağolsunlar(!) ama allah'tan makine varmış :) her neyse balon şişirirken; esmer, kahverengi gözlü bir kızın gözleri gözlerime ilişti. ben çok masum düşündüm tabi sonuçta orada iyi şeyler için bulunuyorduk. neyse yürüyüş başlamadan birisi seslendi. "seni daha önce görmedim buralarda gönüllü müsün?" dedi. bende işte gizli gönüllüyüm ya pek görünmem öyle falan muhabbetine girdim. neyse yürüyüş boyunca gözüm ondaydı sebebi neydi bilmiyorum ama beni ona çeken bir şey vardı. yürüyüşü tamamladık, halay çekilecek denildi. çemberler oluşturulurken bir baktım soluma yan yana halay çekiyoruz. 1-2 dakika böyle devam etti sonra araya birileri girdi ama ikimizde bozulmuştuk onların aramıza girmesinden suratlarımızdan belliydi. sonra penguen dansı tabii olmazsa olmaz :) belimden tutan yine o. organizasyon bitti tüm ekip toplanıp bir yerlere gidelim dedik. 20-30 kişi varız. bir x kafesine gittik. herkes birbirini tanıyor zaten muhabbetler koyu. sonra sesi güzel olanlar şarkı mı söylese falan dediler. 4 kişi geçtik oraya, ikisi bizden büyük ve benim yanımda yine o vardı. başladık şarkı söylemeye 20-30 dakika söyledik. sonra bizden büyük olanlar arkadaşlarının yanına geçtiler biz şarkıyı söylerken göz gözeydik şarkı bitmesine rağmen o gözler birbirinden ayrılmadı. İnatlaştıkça inatlaştık. sonra iddia konusu oldu bu durum. gözünü kim çekerse diğerine yemek borçlanacaktı. 5 dakika boyunca en ufak bir hareket yok ve bu durumdan fazlasıyla mutlu bir şekilde devam ediyorduk. telefonu çalınca dikkati dağıldı birden ve gözünü çekti. kaybetti dolayısıyla. pazartesi günü için sözleştik. her neyse oradan çıktıktan sonra okey oynamaya gidelim denildi ve ortada sadece ikimiz kaldık ve eş olduk ve kaybettik :) yenildiğimiz çift sevgililerdi ve biz gerçekten bir çift olduğumuz için bizi yenmeniz imkansız falan dediler o da biz o safhaya gelemedik henüz deyince ben bir cesaretlendim. o arada kalan bir gün yani pazar günü istemsiz bir şekilde gittiğimiz aynı kafede karşılaştık. ufak tebessümlerle konuşmadan bitirdik o günü numarasını almam dışında. yemek için yer kararlaştırmak içindi tabii numara :) neyse büyük gün geldi çattı. yemekleri söyledik beklerken yine göz göze gelip duruyoruz bu sefer vazgeçmeyeceğim falan diyor tabi. yemekler geldi ve başladık. sonra bir an durduk ve ben konuşmaya başladım. 3 gündür o gözlerden başka bir şey düşünemediğimi söyledim açık bir şekilde. tam güzel bir şey diyecekti ortak arkadaşlar geldi masaya oturdu. bütün muhabbete ettiler. neyse onlar gitti yine güzel muhabbet başlamışken yine birileri... bu durum böyle devam ederken en sonunda baş başa kalabildik ve birbirimize birer söz verdik. diğerleri gibi kalmak için değil gitmemek için söz verdik ve o an ilk defa eli elime değdi. henüz taze sayılabiliriz belki ama hayatımdan en güzel anlarını geçiriyorum. farklı şehirlerdeyiz belki ama bu konularda mesafelerin öneminin olmadığını her gün fazlasıyla anlıyorum. yılbaşı için baya iddialı sürprizlerim var gerçekleştirebilirsem onları da sizinle paylaşacağım.